"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/741 Esas, 2023/2879 Karar
ASIL DAVADA DAVACI
BİRLEŞTİRİLEN
DAVADA DAVALI: ... vekili Avukat ...
ASIL DAVADA DAVALI
BİRLEŞTİRİLEN
DAVADA DAVACI: ... vekili Avukat ...
DAVA TARİHİ : 10.12.2020/ 14.04.2021
KARAR : Esastan ret/ Yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ: Gölbaşı (Ankara) 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/546 Esas, 2022/103 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsiline ilişkin asıl dava ile 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın tapudan yol olarak terkinine ilişkin birleştirilen davada yapılan yargılama sonucunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, birleştirilen davanın ise kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince asıl davada davalı birleştirilen davada davacı idare vekilinin istinaf isteminin esastan reddine, asıl davada davacı birleştirilen davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı vekili asıl dava dilekçesinde özetle; Ankara ili, ...,...Mahallesi, 121398 ada 29 (ifrazen aynı ada 135 ) parsel sayılı taşınmaza davalı idare tarafından yol yapılmak suretiyle fiilen kamulaştırmasız olarak el atıldığını ileri sürerek tespit edilecek tazminat bedelinin dava tarihinden itibaren faiziyle davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
2. Birleştirilen davada davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle Ankara ili, ...,...Mahallesi, 121398 ada 29 (ifrazen aynı ada 135) parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın tapudan yol olarak terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili asıl davaya cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın kamulaştırılması için kamu yararı kararı alıdığını, kamulaştırma çalışmalarının devam ettiğini, taşınmaza el atılmadığını, davacının iddia ettiği oranda el atılmadığının tespit edilmesi durumunda davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere dava konusu taşınmazın tarla vasfında olduğunu, yöntemine göre inceleme ve araştırma yapılmasını talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, birleştirilen davanın ise kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Asıl davada davacı-birleştirilen davada davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın arsa vasfında olduğunu, bilirkişi raporunda verilerin hatalı alındığını, objektif değer artış oranının düşük alındığını, arta kalan kısımda değer azalışının daha fazla olduğunu, düşük bedele karar verildiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2 Asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; uygulanan münavebenin ve kapitalizasyon faiz oranının hatalı alındığını, güncelleme yapılmaması gerektiğini, fazla bedele hükmedildiğini, idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararı ile asıl dava yönünden; dava konusu taşınmaza fiilen yol olarak el atıldığı davalı idarenin cevabi yazısına göre dava konusu taşınmaza fiilen 2019 Kasım ayında girildiğinin bildirildiği ve fen bilirkişinin raporunda dava konusu taşınmaza kısmen yol olarak el atıldığının gösterildiği anlaşıldığından davacı davasında haklı ise de asıl olan bedel tespit tescil davası olup, yargılama sırasında açılıp bu dava ile birleştirilmek suretiyle kabulüne karar verildiğinden asıl dava yönünden davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru görülmüş, birleştirilen dava yönünden ise arazi niteliğindeki taşınmaza net geliri esas alınmak suretiyle değer biçilmesi yöntem olarak doğru olduğu gibi kamulaştırmadan arta kalan kısmın yüzölçümü, geometrik durumu, ulaşım olanakları dikkate alındığında %50 oranında değer kaybı bulunduğuna dair mahkeme kabulünde de bir isabetsizlik görülmemiş; ancak hükme esas alınan ek raporda 2020 yılı için hesaplanan değerin değerlendirme tarihi olan 2021 yılına güncellenmek suretiyle bedel tespiti doğru görülmediğinden, birleştirilen bedel tespit tescil davasında; 2021 yılı buğday bostan ürünleri net gelirine göre yeniden hesaplama yapılarak; Dairelerinin denetimi ve Yargıtay denetiminden aynı kamulaştırma kapsamında geçen dava dosyalarında 2. ve 3. sınıf kuru tarım arazisi niteliğindeki taşınmazlara değer biçilmesinde esas alınan ve uygun görülen verim miktarları ile dava konusu taşınmazın 3. sınıf arazi niteliğinde olduğu da nazara alındığında, münavebeye esas alınan ürünlerin dekara verim miktarlarının buğday yönünden 400 kg, saman yönünden 350 kg, bostan yönünden 1800 kg olarak değerlendirilmesi, Dairelerinin denetimine aynı bölgeden gelen 2021 değerlendirme tarihli dosyalarda uygulanan şekilde buğday satış fiyatının 2,25 TL, samanın 1,10 TL, bostanın 1,80 TL, buğday giderinin 367,63 TL, bostan giderinin ise 858,72 TL alınıp, Coğrafi Bilgi Sistemleri Parsel Sorgulama Uygulamasından yapılan gözlemde dava konusu taşınmazın konumu, bilirkişi raporunda yazılı özellikleri değerlendirildiğinde %100 oranında objektif değer artışı uygulanması suretiyle değer biçilmesi ve kamulaştırma bedelinin hesaplanması için bilirkişi kurulundan ek rapor alınıp İlk Derece Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak son bilirkişi raporunda belirlenen bedelin asıl davanın davacısı-birleştirilen davanın davalısına ödenmesine ayrıca 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 2942 sayılı Kanun'un değişik 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrasındaki “Kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılamaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren kanuni faiz işletilir” hükmü Anayasa'ya aykırı görülerek iptal edildiğinden hükmün ilgili bölümleri düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davalı birleştirilen davada davacı idare vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Asıl davada davalı birleştirilen davada davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını tekrar ederek, münavebe ürünlerinin hatalı alındığını, masraf kalemlerine sermaye faizi ve genel idari giderlerin eklenmesi gerektiğini, objektif değer artışı uygulanmaması gerektiğini, kapitalizasyon faiz oranının hatalı belirlendiğini, aynı bölgede taşınmazlar için daha düşük bedel belirlendiğini, kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faizin uygulanmasının hatalı olduğunu ve idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, birleştirilen davadaki kamulaştırılan taşınmaz bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu, 11 inci ve 12 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arazi niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca gelir metodu esas alınarak; dava konusu taşınmazın konumu, yola ve yerleşim yerine mesafesi nazara alındığında hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirlenen çıplak birim değerine %100 oranında objektif değer artışı uygulanmak ve kamulaştırmadan arta kalan kısımda değer azalışının %50 oranında olduğu kabul edilmek suretiyle adil ve hakkaniyete uygun olarak tespit edilen bedelin, davalı tarafa ödenmesine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
3.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartların, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre asıl davada davalı birleştirilen davada davacı idare vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
4. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Asıl davada davalı birleştirilen davada davacı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2.Asıl davada davalı birleştirilen davada davacı idare vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 2 numaralı bendinin a) ile gösterilen alt bendinde yer alan "bu bedelin 264.288,97 TL’lik kısmına dava tarihinden ilk derece mahkemesinin karar tarihi olan 01.02.2022 tarihine, kalan 535.614,26 TL’lik kısmına dava tarihinden iş bu karar tarihine kadar geçen süre için kamu alacaklarına uygulanan en yüksek oranda faiz işletilmesine" ibaresinin hükümden çıkartılarak yerine "dava 4 ay içinde sonuçlandırılmadığından kamulaştırma bedelinin 264.288,97 TL'lik kısmına 15.08.2021 tarihinden İlk Derece Mahkemesinin karar tarihi olan 01.02.2022 tarihine, bakiye 535.614,26 TL’lik kısmına ise aynı tarihten Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi olan 29.11.2023 tarihine kadar yasal faiz işletilmesine" cümlesi yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.