Logo

5. Hukuk Dairesi2024/10798 E. 2025/3358 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırma bedelinin tespiti davasında, bedelin doğru hesaplanıp hesaplanmadığı, faiz ve vekâlet ücretine hükmedilmesinin doğru olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Emsal taşınmazın değer tespitinde dikkate alınması, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararının derdest davaya uygulanması ve kamulaştırma davalarında idare lehine vekalet ücretine hükmedilemeyeceği gözetilerek, mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2016/129 Esas, 2021/211 Karar

KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili ve yol olarak terkini davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı idare ve davalılar ... vd. vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare dava dilekçesinde özetle; Gaziantep ili, ..., Beyler Mahallesi 122 ada 101 (ifrazen 138) parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Bir kısım davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; bedelin düşük olduğunu, keşif ve bilirkişi marifetiyle emsal araştırması yapılarak gerçek bedelin tespit edilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece 16.04.2015 tarihli ve 2013/589 Esas, 2015/235 Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin 16.04.2015 tarihli ve 2013/589 Esas, 2015/235 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairece yapılan temyiz incelemesi sonucunda; alınan rapor ve yapılan inceleme hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki; arsa niteliğindeki taşınmaza değer biçilirken dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazın zaruret olmadıkça yakın bölgelerden ve benzer yüzölçümlü olması gerekir. Dava konusu taşınmaz 6070,73 m² somut emsal olarak alınan taşınmaz ise 423,56 m² olup aralarındaki büyüklük farkı dikkate alındığında değerlendirmede yanıltıcı sonuçlara ulaşılacağı gibi somut emsalin farklı bir mahallede bulunduğu da göz önünde bulundurulduğunda, rapor hükme esas alınacak nitelikte olmadığından, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışların bildirilerek yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu ile mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin ve davalılardan ... ile tapu kayıt maliki Fatma Süngü arasında hukuki irtibatı sağlayacak şekilde, muris Fatma Süngü'ye ait veraset ilamı taraflardan temin edilip, adı geçen davalının taraf sıfatı ve hisse durumu da denetlenmek suretiyle hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi nedenleriyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 22.04.2021 tarihli ve 2016/129 Esas, 2021/211 Kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare ve davalılar ... vd. vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaza rayicinin çok üzerinde bir değer takdir edildiğini ileri sürmüştür.

2.Davalılar ... vd. vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkil ... yargılama sırasında vefat ettiğinden mirasçıları ..., ... ve ...'in kendisini vekil olarak tayin ettiğini, kamulaştırma bedeli olarak tespit edilen ve önceki kararla birlikte davalılara ödenmiş olan bedele 24.04.2014 tarihinden ilk karar tarihi olan 24.03.2015 tarihine kadar faiz işletilmesi gerektiğini, emsal taşınmazın satış tarihi itibarıyla imar parseli olup olmadığı kesin olarak belirlenemediğinden, kıyaslama kapsamında %40 oranında düzenleme ortaklık payının düşülmesinin yerinde omadığını, taşınmazın kök parsel 122 ada 101 parsel iken; kamulaştırma nedeniyle ifraz edilerek, 122 ada 137, 138 ve 139 parseller oluştuğunu, arta kalan kısımda diğer sebeplerle birlikte oluşan kot farkı da dikkate alınarak meydana gelen değer düşüklüğü dikkate alınmaksızın kamulaştırma bedeli belirlendiğini, davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini, belirlenen bedele dava tarihinden itibaren kamu alacakları için ön görülen en yüksek oranda faize hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ... olarak davacı idare ile davalı tapu malikleri arasındaki kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.

2. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arsa niteliğindeki taşınmazın zeminine 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi yerindedir.

3. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla, davacı idare vekilinin tüm, davalılar vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

4. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü nazara alındığında kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması gerekmektedir. Mahkemece ilk karar ile tespit edilen 437.093,00 TL'ye davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrası olan 23.04.2014 tarihinden tarihinden ilk karar tarihi olan 16.04.2015 tarihine kadar yasal faiz işletilmesi gerekirken bozma sonrası bu konuda hüküm kurulmamış olması bozmayı gerektirir.

5. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alınarak, davanın niteliği gereği davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerekirken idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmiş olması bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi uyarınca 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesinin 7 nci bendi gereğince kararın düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı idare vekilinin tüm, davalılar ... vd. vekilinin diğir temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalılar ... vd. vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının 3 üncü bendinde yazılı "TESPİTİNE" ibaresinden sonra gelen cümlenin çıkarılması, yerine " bozma sonrası 437.093,00 TL kamulaştırma bedeline 23.04.2014 tarihinden ilk karar tarihine kadar yasal faiz işletilmesine" cümlesinin yazılması,

3. 8 numaralı bendinde bulunan "Davalı Kurum kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 4.080,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine" cümlesinin hükümden tamamen çıkartılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davalı ... vd. peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine,

12.03.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

SA.

KARŞI OY

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.

Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasına yönelik Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin (Davalı tarafın 03.06.2021 tarihli temyiz dilekçesindeki; faize ilişkin talebi) de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas - 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar” Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faize hükmedilmelidir.

Hâl böyle iken, eldeki derdest davada Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı, Sayın çoğunluğun "Düzeltilerek Onama kararına" ve "4 No.lu Değerlendirme görüşüne" bu yönüyle (faize ilişkin olarak) katılmıyoruz. 12.03.2025