"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1908 Esas, 2023/1530 Karar
DAHİLİ DAVALI : Maliye Hazinesi vekili Avukat ...
DAVA TARİHİ : 26.06.2020
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ: Sivas 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/39 Esas, 2022/376 Karar
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın...Organize Sanayi Bölgesi adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece mahkemesi hükmü kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı ve dahili davalı Hazine vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ve dahili davalı Hazine vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Sivas ili, ..., Doğanca köyü 124 ada 168 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın...Organize Sanayi Bölgesi adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın değerinin kıymet takdir raporunda çok düşük belirlendiğini, taşınmazın gerçek değerinin tespit edilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelin ileride ortaya çıkacak hak sahibine ödenmek üzere 2942 sayılı Kanun’un 18 inci maddesi uyarınca üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılmasına, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile...Organize Sanayi Bölgesi adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ve dahili davalı Hazine vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kamulaştırma bedelinin düşük belirlendiğini, objektif değer artış oranı ile kapitalizasyon faiz oranının hatalı belirlendiğini, dava konusu taşınmazın imar planı içinde olduğunu, dava konusu taşınmaza ilişkin kesinleşmiş bir müsadere kararı bulunmadığını, ileride müsadere kararının gündeme gelmesi ihtimalinde ise taşınmazın elden çıkması karşısında bedel üzerinden değerlendirme yapılabileceğini, bu halde kamulaştırma bedeli hakkında doğrudan hüküm kurulması gerekirken dava konusu taşınmazın mülkiyetinin çekişmeli olduğundan bahisle 2942 sayılı Kanun’un 18 inci maddesi uyarınca hüküm kurulmasının usul ve kanuna aykırılık teşkil ettiğini, davalı lehine hükmedilen vekâlet ücretinin hatalı hesaplandığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Dahili davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; 2942 sayılı Kanun’un 30 uncu maddesi uyarınca Hazine aleyhine işbu davanın yöneltilemeyeceğinden davanın Hazine yönünden husumetten reddine karar verilmesi gerektiğini, Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararında gerekli koşulların yerine getirilmesinden sonra Hazinenin davaya dahil edilmesi gerektiğini belirttiğini, ancak Bursa 5. Ağır Ceza Mahkemesinin ilgili dosyasında müsadereye ilişkin henüz karar verilmediği halde Hazinenin davaya dahil edildiğini, Hazine lehine vekâlet ücretine takdir edilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç:
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın kuru tarım arazisi olarak değerlendirilmesi ve buna göre münavebe usulü uygulanarak taşınmaza değer biçilmiş olması, kapitalizasyon faiz oranı %5, taşınmazın bulunduğu mevki itibariyle %10 oranında objektif değer artışı uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, davanın açıldığı tarihten itibaren 4 ay sonrasından başlatılarak karar tarihine kadar faiz işletilmiş olması, vekâlet ücretine yönelik değerlendirmelerin ve ayrıca devam eden ceza dosyasında henüz müsadereye karar verilmediğinden 2942 sayılı Kanun’un 18 inci maddesinin üçüncü fıkrası gereğince verilmesi muhtemel bir müsadere kararında mülkiyetin Hazineye geçebilme ihtimali olacağından İlk Derece Mahkemesince bu madde çerçevesinde bedelin üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılarak, ilerde çıkacak hak sahibine ödenmesi yönünde hüküm kurulmasında usul ve kanuna uygun bulunduğundan davalı ve dahili davalı Hazine vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ve dahili davalı Hazine vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ettiği, ayrıca Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli iptal kararı uyarınca en yüksek faiz oranının uygulanması gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Dahili davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın mülkiyeti ve kamulaştırma bedelinin kime ödeneceği hususunun çekişmeli olduğunu, Hazinenin dosyada taraf sıfatının olmadığı gerekçesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, Hazine müsadere kararı kesinleştiğinde taşınmazın mülkiyetine sahip olacak olup taraf sıfatına haiz olduğunu, hükmedilen bedelin düşük olduğunu, objektif değer artış oranının düşük belirlendiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Tarım arazisi niteliğindeki dava konusu taşınmazın zeminine 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri üzerinden değer biçilmesi ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek ileride ortaya çıkacak hak sahiplerine ödenmek üzere üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılmasına karar verilmesi yerindedir.
3. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması doğrudur.
4.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere dahili davalı Hazine vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
5. Dosya kapsamına göre seri dava niteliğinde olmadığı anlaşılan uyuşmazlıkta karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 22 nci maddesi uyarınca uyuşmazlığın seri dava niteliğinde olduğu kabul edilerek yazılı şekilde davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Dahili davalı Hazine vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, davalı vekilinin temyiz itirazının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının vekâlet ücretine ilişkin (11) numaralı bendinde yer alan “(2022 yılı AAÜT genel hükümleri madde 22 gereğince) 2.550,00 TL” ibaresinin hükümden çıkartılmasına yerine “5.100,00 TL” ibaresi yazılmak suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davalıdan peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde iadesine, dahili davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.06.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(Karşı Oy) KARŞI OY
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.
Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın en yüksek faiz oranının uygulanmasına yönelik Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas - 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar” Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak faize hükmedilmelidir.
Hâl böyle iken, eldeki derdest davada Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının geriye yürümezliğinden ve her davanın açıldığı tarihteki fiilî ve hukukî uruma göre karara bağlanacağından bahisle uygulanamayacağı yönündeki gerekçeli kararın "Değerlendirme" bölümünün 3 No.lu bendinde yazılı sebep ve gerekçesine katılmıyorum. 10.06.2024