"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1683 Esas, 2023/2574 Karar
DAVA TARİHİ: 23.11.2016
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ: Cizre 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/109 Esas, 2023/205 Karar
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Şırnak ili, ..., ... köyü 181 ada 12 ve 182 ada 14 parsel sayılı taşınmazların kamulaştırma bedelinin tespitini ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; belirlenen ve teklif edilen değerin az olduğunu, bu nedenle teklif edilen bedeli kabul etmediklerini, keşif kararı verilerek taşınmazın talepleri doğrultusunda kamulaştırılmasını talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelin davalıya ödenmesine, dava konusu taşınmazların davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline, göl alanı olarak tapudan terkinine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; karara esas teşkil eden raporu tanzim eden bilirkişi kurulunun, arazinin toplam hesaplanan bedeline %25 ve %40 gibi çok yüksek bir objektif değer artışı ilave ederek kamulaştırma bedelini haksız ve hukuka aykırı olarak yüksek hesapladığını, kapitalizasyon faiz oranının %6-7 olması gerektiğini, askı ilan tarihinden sonra yapılan yapıların bedeline hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, dava konusu 182 ada 14 parsel üzerinde daha önce yapılan tespitlerde herhangi bir yapı vasfı taşıyan taşınmaza rastlanılmadığını, yapıların sınıfının hatalı, yıpranma payı ve eksik imalat yüzdelerinin düşük gösterildiğini, yapı bedelinin hesabında maddi hata yapıldığını, kamulaştırma bedelinin yüksek hesaplandığını ileri sürmüştür.
2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazların değeri hesaplanırken % 30 amortisman payı kesilerek hesaplama yoluna gidilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, taşınmazda bulunan evlerin metrekaresinin eksik ölçüldüğünü, bilirkişi heyet raporunda taşınmazın bulunduğu bölgede mutat olarak ekilen müvavebe ürünlerine yer verilmediğini, objektif değer artışının eksik uygulandığını, kapitalizasyon faiz oranının hatalı belirlendiğini, hükmedilen kamulaştırma bedeline işletilen faizin eksik hesaplandığını ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazların dava tarihi itibarıyla kuru tarım arazisi vasfında kabul edilerek buğday, buğday samanı, kavun münavebesinin uygulandığı, taşınmaza %5 oranında kapitalizasyon faiz oranı, %40 oranında objektif değer artışı uygulanarak metrekare birim değerinin 8,55 TL olarak hesaplandığı, bu metrekare birim değeri üzerinden dava konusu taşınmazın değerlerinin tespit edildiği, Mahkemece de bilirkişi raporundaki miktar üzerinden davanın kabulüne dair karar verildiği anlaşılmakla, dava konusu taşınmazın kuru tarım arazisi niteliğinde olduğu, bilirkişi kurulunca 2016 yılı verilerine göre ve kuru tarım arazisi niteliğindeki taşınmazlara net gelirine göre değer biçilmesi ve bilirkişi kurul raporunda belirtilen taşınmaz özellikleri dikkate alınarak %40 oranında objektif değer artışı uygulanması dosya kapsamına uygun bulunmuş ayrıca bilirkişi raporu ile dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatlara ve zemin bedeline usulünce değer biçilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiş ve taraf vekillerinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, bu haliyle davaya konu taşınmazlar bakımından 2942 sayılı Kanun'un 11 nci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca net gelir metodu esas alınarak İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü resmi verilerine göre değer biçilmesinde ve bu değer üzerinden toplam kamulaştırma bedelinin hesaplanmasında bir isabetsizlik bulunmadığından taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile ayrıca bilirkişi raporunda verim miktarları ile ürün fiyatının yüksek, üretim masraflarının düşük gösterildiğini ileri sürmüştür.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile ayrıca hükmedilen kamulaştırma bedeline işletilen faizin eksik hesaplandığını, fark kamulaştırma bedeline kesinleşme tarihine kadar faiz işletilmesine karar verilmesi gerekirken, karar tarihine kadar faiz işletilmesinin hatalı olduğunu, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı gereği dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini, ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazların kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu ve 11 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arazi niteliğindeki Şırnak ili, ..., ... köyü 181 ada 12 ve 182 ada 14 parsel sayılı taşınmazların zeminine 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri üzerinden; üzerindeki yapılara ise aynı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi uyarınca resmi birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı düşülerek değer biçilmesi ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden davalı tarafa ödenmesine karar verilmesi yerindedir.
3. Dava konusu taşınmazların hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre uygulanan kapitalizasyon faiz oranı ve objektif değer artış oranı uygundur.
4. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması uygundur.
5. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre; davacı idare vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
6. Mahkemece tespit edilen kamulaştırma bedeline uygulanan faizin başlangıç tarihinin hatalı yazılması bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca İlk Derece Mahkemesinin kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı idare vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2.Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Mahkemenin gerekçeli kararının hüküm fıkrasının (3) numaralı bendinde yer alan “04.07.2017” tarihinin hükümden çıkartılmasına, yerine “24.03.2017” tarihinin yazılmak suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.06.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(Karşı Oy)
K A R Ş I O Y
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.
Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın dava tarihinden itibaren Anayasa'nın 46 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasına yönelik 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin (davalı vekilinin 19.01.2024 tarihli temyiz dilekçesi) de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar” Anayasa'nın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak faize hükmedilmelidir.
Hâl böyle iken, eldeki derdest davada Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı çoğunluk görüşüne katılmıyorum. 05.06.2024