"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/279 Esas, 2023/1283 Karar
DAVA TARİHİ: 21.09.2018
KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ: Bismil 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/960 Esas, 2019/428 Karar
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; ...(...) köyü 144 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı usulüne uygun tebligata rağmen cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile işbu bedele davanın dört ay içinde sonuçlandırılmadığı gözetilerek bu sürenin bitiş tarihi olan 22.01.2019 tarihinden karar tarihi olan 13.12.2019 tarihine kadar yasal faiz işletilmesine, davacı idarenin kıymet takdir komisyonunca belirlenen kısmının işlemiş faiziyle birlikte derhal davalıya ödenmesine, tespit ve depo edilen fark bedelin ise karar kesinleşince davalı hak sahibine ödenmek üzere üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılmasına, karar kesinleştiğinde işlemiş faizi ve tüm nemalarıyla birlikte davalıya ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline, taşınmazın baraj gölü sahası içerisinde kalması nedeniyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 16 ncı maddesinin (c) bendi uyarınca tapudan terkinine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle;hükme esas alınan bilirkişi raporunda tespit edilen bedel ile idarenin kıymet takdir komisyonunun hazırladığı rapordaki bedel arasında idare aleyhine fahiş farkın bulunduğunu, münavebeye alınan ürünlerin verim miktarları ve ürün fiyatlarının resmi verilerin aksine yüksek alındığını, buna karşılık üretim masrafları ile kapitalizasyon faiz oranı düşük alınarak taşınmazın bedelinin suni olarak yükseltildiğini, kapitalizasyon faizinin dava konusu taşınmazda % 5-6 alınması gerekirken % 4 alındığını, hükümde ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda birçok hesap hatası yapıldığını, lehlerine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, karar kanun hükmü gereği tescil yönünden kesin olmasına rağmen bu hususun kısa kararda belirtilmediğini, kurum harçlardan muaf olmasına rağmen bu hususun dikkate alınmadığını ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; sulu tarım arazisi niteliğindeki davaya konu taşınmaza % 4 oranında kapitalizasyon faiz oranı uygulanması suretiyle gelir metodu esas alınarak resmi verilere göre değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmediği, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alınarak, davanın niteliği gereği davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı ancak, Anayasa Mahkemesinin 27.11.2020 tarihli ve 31317 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 16.07.2020 tarihli ve 2018/104 Esas, 2020/39 Karar sayılı kararı ile 2942 sayılı Kanun'un 7139 sayılı Kanun'la değişik 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrasının dördüncü cümlesinin; “İdarenin kıymet takdir komisyonunca tespit edilen bedelden az olması durumunda hâkim tarafından tespit edilen bedel, fazla olması durumunda idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedel, peşin ve nakit olarak hak sahibi adına, kalanı ise bedele ilişkin kararın kesinleşmesine kadar üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılmak ve kesinleşen karara göre hak sahibine verilmek üzere” bölümü ile yedinci cümlesinde yer alan “İdarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedelden fazla olması halinde fazla olan tutarın bloke edildiğine” ibaresinin Anayasa'ya aykırı olduğu ve iptal edildiği nazara alınarak tespit ve depo edilen fark bedele, davalı tarafın istinaf talebi olmadığı gözetilerek İlk Derece Mahkemesinin karar tarihine kadar yasal faiz işletilip, işlemiş faizi ve tüm nemalarıyla birlikte derhal davalıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken; bu husus dikkate alınmaksızın "karar kesinleştiğinde ödenmesine" şeklinde karar verilmiş olmasının doğru olmadığı gerekçesiyle, davacı idare vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak düzeltilerek fark kamulaştırma bedelinin davalı tarafa derhal ödenmesi yönünde yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ve 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Sulu tarım arazisi niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca net geliri esas alınarak değer biçilmesi yerindedir.
3. Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda...İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünün değerlendirme tarihindeki veri cetvelinde belirtilen verim ve masraflar esas alınarak hesaplama yapılması doğru olup herhangi bir hesap hatası da bulunmamaktadır.
4. Dava konusu taşınmazın hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre uygulanan kapitalizasyon faiz oranı uygun görülmüştür.
5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
29.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.