"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/2004 Esas, 2023/1134 Karar
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazlar bedelinin tahsili istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davalarda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacılar vekili asıl dosyaya ilişkin dava dilekçesinde özetle; murislerinin hissedar olarak malik olduğu Şanlıurfa ili, ..., ...köyü 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24 ve 25 parsel sayılı taşınmazların usulüne uygun kamulaştırma işlemi yapılmadan Hazine adına tescil edildiğini ve kamulaştırmasız el atıldığını ileri sürerek belirlenecek tazminatın davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davacılar vekili birleştirilen dosyaya ilişkin dava dilekçesinde özetle; taşınmazlar bedelinin Siverek 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/104 Esas sayılı dosyasındaki bilirkişi kurulu raporunda 3.300.000,00 TL olarak belirlendiğini ve asıl dosyada 10.000,00 TL beedele hükmedilmesi talep edilmiş olduğundan, 3.290.752,04 TL'nin davalı idareden tahsilini ve işbu dosyanın asıl dosya ile birleştirilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı idare vekili asıl dosyaya ilişkin cevap dilekçesinde özetle; husumetin kendilerine düşmediğini, hak düşürücü sürenin sona ermiş olduğunu, uzlaşma yoluna gidilmesi gerektiğini, kamulaştırma işlemlerinin usulüne uygun olarak yapıldığını, bir kısım taşınmazın iade edildiğini, dava dilekçesinde yer alan iddiaları kabul etmediklerini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
2. Davalı idare vekili birleştirilen dosyaya ilişkin cevap dilekçesinde özetle; husumetin kendilerine düşmediğini, zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazlarının bulunduğunu, kamulaştırma işlemleri neticesi mülga 1757 sayılı Toprak ve Tarım Reformu Kanunu'na göre gerekli kamulaştırma işlemlerinin yerine getirildiğini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 06.11.2019 tarihli ve 2014/404 Esas, 2019/416 Karar sayılı kararı ile asıl dava yönünden bir kısım davacı ile ilgili olarak davanın kabulüne, bir kısım davacı ile ilgili olarak davanın açılmamış sayılmasına, birleştirilen dava yönünden bir kısım davacı yönünden davanın usulden reddine, bir kısım davacı yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare ile bir kısım davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; 18 parselden ifrazen oluşan 341 parselde davacılar murisine isabet eden alan 750.217,60 m², 343 parselde 44.005,60 m² olup murise isabet eden toplam alan 794.223,20 m² olduğu hâlde, bilirkişi kurulunca 795.918,00 m² olarak kabul edilmesi ve 25 parselde davacılar murisine iade edilen alanın çıkartılması sonucunda 16.833,33 m² üzerinden hesaplama yapılması gerekirken 57.000,00 m² üzerinden hesaplama yapılması doğru değil ise de asıl davada taleple bağlı kalınarak hüküm kurulduğundan bu hususlar bozma nedeni yapılmayarak, arazi niteliğindeki Şanlıurfa ili, ..., ...köyü, 19, 20, 21,22, 23,24, 25 ve 18 parselden ifraz, 341 ile 343 parsel sayılı taşınmazların, net gelir metoduna göre m² birim bedelinin belirlenmesinde, asıl davada ..., ..., ..., (.......), ... (........, ve ... yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmeyerek, asıl ve birleştirilen dava yönünden; dosyada yer alan tapu kayıtlarına göre muris ...........,olup, verasetnamede ise ........... oğlu ... olduğu anlaşıldığından, belirtilen çelişkinin tapu kayıtlarında ya da veraset ilamında düzeltilmesi için süre verilip sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, asıl dava yönünden yapılan incelemede; dosyaya vekâletleri sunulmuş olan davacılar ... Durbin (Şengül) hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi ve ... hakkında da davanın esası hakkında bir hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi, davanın mahiyeti gereği taraflar lehine tek vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması, birleştirilen dava yönünden yapılan incelemede; birleştirilen davanın davacıları olmayan ..., ..., ...,........(..........), ... (..........) ve ... hakkında hüküm kurulması doğru olmadığı gibi birleştirilen davanın davalısı olarak Tarım Reformu Genel Müdürlüğü gösterilmişse de Tarım ve Orman Bakanlığının yasal hasım olması ve davanın Hazine vekilince takip edilmesi nedeniyle işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken, birleştirilen davanın davacılarından ... ve ... de hüküm fıkrasında gösterilmeden, birleştirilen davanın davacıları yönünden yazılı şekilde dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verildiğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, birleştirilen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; veraset ilamında tashih yapılmış ise de tapu kayıtlarındaki malik ile veraset ilamındaki muris aynı kişi mi bu hususa ilişkin bir mahkeme kararı alınmadığını, usulüne uygun olarak kamulaştırma işlemlerinin yürütülmüş olduğunu, murisin işlemlerden haberdar olduğunu, davanın kısmen kabuulüne karar verildiği halde lehe vekâlet ücretine hükmedilmediğini, davacı yararına maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, yeterli inceleme ve araştırma yapılmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazlar bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Mahkemece hükmün gerekçesinde murisin toplam payı 1.111.518,00 m² olarak kabul edilmişse de asıl ve birleştirilen davada hüküm altına alınan bedel murisin toplam 1.069.656,53 m² hissesi ile uyumlu olduğundan bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.
3. Birleştirilen davanın kısmen kabulune karar verilmiş olup 18.01.2024 tarihli ve 32433 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 30.11.2023 tarihli ve 2023/101 Esas, 2023/207 Karar sayılı kararı ile kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davalarına ilişkin olarak 6100 sayılı Kanun'un 326 ncı maddesinin kinci fıkrasında düzenlenen "Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır." hükmünün Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verildiğinden davacılar aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmemesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakta olup davacı idare vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
5. Asıl ve birleştirilen dava yönünden; dosyada yer alan tapu kayıtlarına göre muris Şeh oğlu Mehmet Durbil olup, veraset belgesinde ise Şeehmus (veraset ilamı Şehmus olarak tashih edilmiştir) oğlu ... olduğu anlaşıldığından, belirtilen çelişkinin idari yoldan giderilmesi, mümkün olmaması halinde bu hususa ilişkin olarak tapu kayıtlarındaki murisin baba adı ile soyadının düzeltilmesi için dava açmak üzere davacılar vekiline süre verilmesi ve verilecek kararın kesinleşmesi beklenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu hususta eksik inceleme yapılarak, veraset ilamındaki muris ile tapu kayıtlarındaki murisin aynı kişi olduğu kanaatine varılarak hüküm kurulması hatalıdır.
6.Asıl ve birleştirilen davanın taraflarının aynı olup, her iki dava konusunun aynı olduğu gözetilerek davacılar yararına tek vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği gibi, dava konusu taşınmazlara idare tarafından hangi tarihte el atıldığı araştılarak, 04.11.1983 tarihinden önce fiilen elatılmış olduğunun tespiti halinde davacılar yararına tek maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,
02.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.