"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/835 Esas, 2023/1177 Karar
DAVA TARİHİ: 15.03.2019
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ: Diyarbakır 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/142 Esas, 2021/10 Karar
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Diyarbakır ili, ... ilçesi,... Mahallesi 101 ada 73 parsel (eski 101 ada 16 parsel) sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkinini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmazın arsa vasfında olduğunu, Diyarbakır ilinin gelişme gösterdiği, TOKİ ve diğer özel girişimciler tarafından çok sayıda konut projelerinin yapıldığı istikamette Diyarbakır-Elazığ şehirlerarası yolu üzerinde olduğunu, taşınmazın yakınında Organize Sanayi Bölgesi, Karayolları 92. Şube Şefliği, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı Hayvan Koruma Barınağı, Yeni Lojistik Merkezi ve Tekstil Organize Sanayi Bölgesi alanı yer aldığını, yanı başında restaurant, fabrika, mobilya teşhir atölyesi, beton santralleri, akaryakıt istasyonu, ticari amaçlı hayvancılık tesisleri, bulunduğunu, bunun yanı sıra taşınmazın belediyeye ait Devegeçidi piknik alanı ve dubleks niteliğindeki çok sayıda konutun bulunduğu alanın karşısında olduğunu, taşınmazın kamulaştırılan kısmından arta kalan bölümünde ciddi değer düşüklüğü oluştuğunu, dava konusu taşınmazın karşısında viyadük yapılması nedeniyle taşınmazın manzarasının kısmen kapandığını ve ileride taşınmaz üzerindeki yapılaşmayı olumsuz etkilediğini, kamulaştırmadan arta kalan bölümlerindeki değer düşüklüğünün hesaplanıp kamulaştırma bedeline eklenmesi gerektiğini, adil ve hakkaniyete uygun bedelin tespiti ile davaya konu taşınmaza fiilen el atıldığından el koyma tarihinden işleyecek olan kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiziyle birlikte davacıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile davalıya ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkinine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan raporun bilimsellik ve objektiflikten uzak olduğunu, kuru tarım arazisi vasfındaki taşınmazın sulu tarım arazisi olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, münavebeye esas alınan ürünlerin bölgenin gerçek durumunu yansıtmadığını, bilirkişi raporunda elde edilebilecek ürün miktarı, ürün bedeli ve gelirler yüksek; ancak masraflar düşük hesaplanmak suretiyle taşınmazın değerinin fazla çıkartıldığını, kapitalizasyon faiz oranının düşük, uygulanan objektif değer artışı oranının fahiş olduğunu, arta kalan kısım bakımından değer artışının değerlendirilmediğini ileri sürmüştür.
2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın arazi olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, arsa olarak değerlendirilerek değer biçilmesi gerektiğini, arta kalan alan bakımından değer azalışının değerlendirilmesi gerektiğini, uygulanan objektif değer artışı oranının düşük olduğunu, % 3 oranında kapitalizasyon faiz oranı uygulanması gerektiğini ileri sürmüşlerdir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın sulu tarım arazisi olarak o yörede mutat olarak ekilen münavebe ürünleri esas alınıp, kapitalizasyon faiz oranı % 4 uygulanarak çıplak metrekaresine 35,59 TL değer biçildiği, taşınmazın konumu, ana yollara ve yerleşim alanlarına uzaklığı gözetilerek gelir metoduna göre tespit edilen metrekare birim fiyatına % 150 oranında objektif değer artırıcı unsur ilave edilerek sonuç metrekare birim fiyatının 89,00 TL olarak belirlendiği ancak gelir metoduna göre elde edilen dekara düşen gelir miktarı dışında başka bir miktar kapitalizasyon faiz oranına bölünerek çıplak metrekare fiyatı bulunurken hata edildiğinden Mahkemece yeniden hesaplama yapılıp toplam kamulaştırma bedelinin 317.493,75 TL olduğu yönünde hüküm kurulduğu anlaşılmakla, taşınmazın vasfına, konum ve niteliklerine, aynı bölgeden intikal eden dava dosyalarına göre bilirkişi kurulunca belirlenen kapitalizasyon faizi ile objektif değer artırıcı unsur oranlarının ve dava konusu taşınmaz için belirlenen metrekare birim fiyatının uygun ve resmî verilerle uyumlu, belirtilen nedenlerle hükme esas alınan bilirkişi raporunun yasal niteliklere haiz ve hüküm kurmaya elverişli bulunduğu tespit edilmekle, tüm dosya kapsamına ve kararın dayandığı gerekçelere göre, dava konusu taşınmazın sulu tarım arazisi niteliğinde olduğunun kabulü ile zeminine 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca gelir metoduna göre değer biçilmesi doğru olduğu gibi, taşınmazın vasfı, konumu, bilirkişi raporunda belirtilen özellikleri ve aynı bölgeden intikal eden dava dosyaları gözetilerek kapitalizasyon faizinin % 4 oranında alınmasında bir isabetsizlik görülmediği, taşınmazdan arta kalan kısımda herhangi bir değer düşüklüğünün oluşmadığı, zira değer düşüklüğünün asıl sebebinin kamulaştırma değil viyadük yapılması olduğu, dolayısı ile iddia edilen değer düşüklüğünün kamulaştırma işlemi ile illiyet bağının bulunmadığı, arta kalan kısımda ekonomik yararlanma imkanının azalmadığı, yola ulaşma imkânının devam ettiği, arta kalan kısımda tarımsal faaliyet yapılmasının mümkün olduğu yönündeki değerlendirme ve parsel sorgu sistemi üzerinden yapılan inceleme karşısında tarafların değer artışı ve değer azalışı taleplerine dair istinaf sebepleri yerinde görülmediği, Dairece yapılan incelemede; aynı mahallede kain ve dava konusu taşınmaza komşu 1345 parsel (ifrazen 1539, 1540, 1541, 1542, 1543, 1544 parseller) hakkında Diyarbakır 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/1355 Esas sayılı dosyası üzerinden görülen kamulaştırma bedel tespit ve tescil davası neticesinde tesis edilen hükmün taraflarca temyizi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 12.10.2021 tarihli, 2020/196 Esas, 2021/11203 Karar sayılı kararı ile tespit edilen metrekare birim fiyatına ilave edilecek objektif değer arttırıcı unsurun %150 oranında olacağı gözetilmeden hüküm tesis edildiği gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verildiği anlaşılmakla; Mahkemece objektif değer artış oranının %150 oranında uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, tüm dosya kapsamına ve kararın dayandığı gerekçelere göre, sulu tarım arazisi niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca gelir metodu esas alınarak değer biçilmesine ve tespit edilen bedelin kararın kesinleşmesi beklenmeden derhal davalı tarafa ödenmesine ilişkin İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul ve kanuna uygun olduğu anlaşıldığından tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrarlamış; ayrıca Anayasa mahkemesinin iptal kararı gereği faize hükmedilmesi gerektiğini, müvekkilinin mağduriyetini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... olarak davacı idare ile davalı tapu maliki arasındaki kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ile 12 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arazi niteliğindeki Diyarbakır ili, ... ilçesi,... Mahallesi 101 ada 73 parsel (eski 101 ada 16 parsel) sayılı taşınmaza 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir esas alınarak değer biçilmesi yerindedir.
3. Dava konusu taşınmazın hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre uygulanan kapitalizasyon faiz oranı ve objektif değer artış oranı uygun görülmüştür.
4. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması yerindedir.
5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davalıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.