"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/159 Esas, 2023/315Karar (...1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/335 Esas)
ASIL VE BİRLEŞTİRİLEN DAVADA
ASIL VE BİRLEŞTİRİLEN DAVADA
DAVA TARİHİ : 10.12.2010
KARAR : Kısmen Kabul
Taraflar arasında kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin asıl dava ile ilk davada saklı tutulan bölümün tahsili istemine ilişkin birleştirilen davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kısmen kabulüne, birleştirilen davanın ise reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davacılar vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 28.05.2024 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davacılar vekili Avukat ... gelmiş, davalı idare vekili duruşmaya katılmamıştır.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacılar vekili asıl dosyaya ilişkin dava dilekçesinde özetle; dava konusu ...ili, ..., Kavakyazısı Mahallesi 650 ada 76 parsel sayılı taşınmazın 1.439 m²lik kısmının ...Büyükşehir Belediyesi ile takas işlemine konu yapıldığını, taşınmazın 1.439,00 m²lik kısmı yerine tamamının belediye adına tescil edildiğini bu nedenle belediye adına sehven tescil edilen 1.719,00 m²lik kısma davalı ... tarafından kamulaştırmasız el atıldığını belirterek belirlenecek bedelin davalı idareden tahsiline karar verilmesini istemiştir.
2. Davacılar vekili birleştirilen dosyaya ilişkin dava dilekçesinde özetle; ...2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/45 Esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu ile belirlenen 1.879.900,00 TL tazminat bedelinden, ilk davada talep edilen 1.082.970,00 TL'nin indirilmesinden sonra aradaki fark olan 796.930,00 TL'nin ilk dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizle birlikte davalı idareden tahsilini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; ...5.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/598 Esas, 1998/391 Karar sayılı dosyasında görülen davanın taraflarının ve konusunun aynı olduğunu, o dosyada davacıların taleplerinin bir yıllık sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verildiği ve verilen kararın kesinleştiğini, davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 02.06.2011 tarihli ve 2010/1236 Esas, 2011/333 Karar sayılı ilamı ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosyada bulunan kanıt ve belgelerden; 27.01.1978 tarihli ...Belediyesi Encümen kararına göre, dava konusu taşınmazın 1.439 m²lik bölümü ile 631 ada 3 parsel sayılı taşınmazın 8.830 m²lik kısmının alınmasına; buna karşılık 765 ada 15 parsel sayılı taşınmaz içerisine oturan 12 kata müsaadeli toplam 900 m² inşaat mesahalı arsa ile parselasyon haritasında 28 parsel nolu 800 m²lik arsa ve 1607 ada 1964 parselin davacılara verilmesine karar verildiği, ancak tapuda tescil aşamasında dava konusu taşınmazın 1.439 m²lik kısmı yerine, sehven tamamının davalı idare adına tescil edildiği anlaşılmıştır. Bu durumda, takas sözleşmesi dışında kalan 1.719 m²lik bölüm için yolsuz tescil söz konusu olup, burada 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (6098 sayılı Kanun) hükümlerinin uygulanmaması gerektiğinden, hak düşürücü süreden, dolayısıyla kesin hükümden bahsedilemez. Dava konusu taşınmazın bedeli 5999 sayılı Kanun da gözönünde tutularak süreye bağlı olmaksızın istenebileceğinden, davanın kabulü yerine yazılı gerekçelerle reddine karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
Mahkemenin 17.07.2014 tarihli ve 2012/495 Esas, 2014/267 Karar sayılı ilamı ile ıslah dilekçesi gözetilerek 1.082,970,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin 09.04.2015 tarihli ve 2015/3264 Esas, 2015/5592 Karar sayılı kararı ile yapılan inceleme sonucunda; her ne kadar Mahkemece bozma ilamına uyularak hüküm kurulmuşsa da, ...5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.06.1998 tarihli ve 1997/598 Esas, 1998/391 Karar sayılı kararının incelenmesinden; belirtilen kararın tarafları, dava konusu ve talep sebebi aynı olan bu dava için kesin hüküm oluşturması karşısında, kesin hükme rağmen verilmiş olan bozma kararına uyulması kazanılmış hak oluşturamayacağından Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi yerine kabulü doğru görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.
3. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen bozma kararına karşı davacılar vekilinin karar düzeltme talebinde bulunulması üzerine Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; davacılar vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile, dava konusu taşınmazın takas sözleşmesi dışında kalan 1.719 m²lik bölüm için yolsuz tescil söz konusu olup, hak düşürücü süreden, dolayısıyla kesin hükümden bahsedilemeyeceğinden, dava konusu taşınmazın bedeli 5999 sayılı Kanun da gözönünde tutularak süreye bağlı olmaksızın istenebileceğinden bozmaya uygun olarak davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı belirtilerek Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin 09.04.2015 tarihli ve 2015/3264 Esas, 2015/5592 Karar sayılı bozma kararının kaldırılmasına karar verildikten sonra; hükme esas alınan bilirkişi raporunda emsal olarak incelenen taşınmazın dosya içerisinde bulunan satış akit tablosuna göre satış tarihi 24.11.2010 olduğu halde 30.10.2012 olarak gösterildiği ve imar parseli olduğu anlaşılan dava konusu taşınmazın emsal karşılaştırması sonucu tespit edilen değerinden düzenleme ortaklık payı düşülmeden hesap yapılması gerektiği gözetilmeden, düzenleme ortaklık payı düşülerek değer biçildiğinden, bu rapora göre karar verilmesi mümkün olmadığından yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi hatalı olduğundan ve yargılama sırasında ölen davacı ...'in mirasçıları davaya dahil edildiği halde karar başlığına isimlerinin yazılmaması doğru görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar
Mahkemenin 18.04.2029 tarihli ve 2018/45 Esas, 2019/306 Karar sayılı ilamı ile; bozmadan sonra yapılan ıslaha değer verilmediğinden asıl dava dosyası yönünden dava dilekçesindeki miktar üzerinden davanın kabulüne ve ilk davada saklı tutulan bölümün tahsili istemine ilişkin birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
E. Üçüncü Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi yöntem itibarıyla doğru olduğu gibi; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 06.05.2016 tarihli ve 2015/1 Esas, 2016/1 Karar sayılı kararına göre bozmadan sonra ıslah suretiyle talep sonucunun arttırılması mümkün olmadığından, dava dilekçesi ile talep edilen miktar üzerinden hüküm kurulmasında da bir isabetsizlik görülmediği, ancak bozma kararı öncesi verilen kararda hükme esas alınan raporda dava konusu taşınmazın metrekare birim fiyatının 630,00 TL olarak belirlendiği, bozma kararı sonrasında hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda ise yeterli olmayan gerekçeyle bozma öncesi tespit edilen bedele kıyasla fahiş bedel tespit edildiği gibi; Dairemizin 2017/27065 Esas sayılı dosyası ile denetimden geçen dosyada Pervane Mahallesi 915 ada 12 parsel sayılı taşınmaza Kasım 2015 değerlendirme tarihi itibarıyla 810.00 TL/m² değer biçildiği anlaşılmış olup, aradaki zaman farkı dikkate alındığında dava konusu taşınmaza Aralık/2010 değerlendirme tarihi itibarıyla 1.100,00 TL/m² birim fiyatı üzerinden bedel tespit eden bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli ve inandırıcı görülmediği belirtilerek yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi doğru olmadığından kararın bozulmasına karar verilmiştir.
3. Dairemizin yukarıda belirtilen bu bozma kararına karşı davacılar vekilinin karar düzeltme talebinde bulunması üzerine Dairemizce yapılan inceleme sonucunda, davacılar vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 04.02.1959 tarihli ve 1957/13 Esas, 1959/5 Karar sayılı kararı ve 22.07.2020 tarihli 7251 sayılı Kanun'un 18 nci maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 177 nci maddesine eklenen ikinci fıkrasında “Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz.” şeklinde yapılan düzenleme dikkate alındığında ıslah yönünden bir usulsüzlük bulunmadığı ve ıslahın kabulü gerekirken asıl dava yönünden dava dilekçesindeki talep üzerinden hüküm kurulması hatalı olduğundan bu hususta bozma ilamına ekleme yapılmıştır.
F. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Dördüncü Karar
Mahkemenin 19.10.2023 tarihli ve 2021/159 Esas, 2023/315 Karar sayılı ilamı ile asıl davanın kısmen kabulüne, birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; belirlenen bedelin düşük olduğunu, yargılama gideri ve vekalet ücretinin hatalı hesaplandığını belirterek Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacıların taraf ehliyetinin olmadığını, kesin hüküm nedeni ile ret gerektiğini, hak düşürücü sürenin geçtiğini, belirlenen bedelin yüksek olduğunu belirterek Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu malikleri ile davalı idare arasında kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 11 inci maddesi ile Geçici 6 ncı maddesinin birinci, ikinci ve altıncı fıkraları.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 437 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu ...ili, ..., Kavakyazısı Mahallesi 650 ada 76 parsel (imar uygulaması sonrası 2420 ada 4 parsel) sayılı taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmek suretiyle belirlenen bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesi yerindedir.
3. Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesi hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
4. Dava konusu taşınmazın 27.01.1978 tarihli Belediye Encümen Kararı ile davalı idare adına tescil edildiği, bu nedenle el atmanın 04.11.1983 tarihinden önce olduğu kabul edilerek 2942 sayılı Kanun'un "Kamulaştırılmaksızın kamu hizmetine ayrılan taşınmazların bedel tespiti" kenar başlıklı Geçici 6 ncı maddesinin altıncı fıkrası uyarınca maktu harca hükmedilmesi gerekirken, 26.11.2022 tarihinde 7421 sayılı Kanun'la 2942 sayılı Kanun'a eklenen Ek Madde 4'ün son fıkrası gereğince maktu harç takdiri sonucu itibari ile doğru ise de, davacı taraf lehine maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken nispi vekalet ücretine hükmedilmesi hatalıdır.
5. 18.01.2024 tarihli ve 32433 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 30.11.2023 tarih ve 2023/101 Esas, 2023/207 Karar sayılı kararı ile kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davalarına ilişkin olarak 6100 sayılı Kanun'un 326 ncı maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen “Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır.” hükmü Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verildiğinden kısmen kabul kararı verilen asıl davada yargılama giderlerinin kabul ve ret oranına göre paylaştırması ve davacılar aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir.
6. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13 üncü maddesinin 4 ncü bendinde belirtilen “Maddi tazminat istemli davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur.” hükmü gözetilmeden red kararı verilen birleştirilen davada davacı taraf aleyhine vekalet ücreti takdiri bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 438 inci maddesinin yedinci fıkrası hükmü uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Taraf vekillerinin Mahkeme kararına yönelik temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının hüküm fıkrasının asıl dava dosyasına ilişkin bölümünün,
a) 3 üncü bendinden "(26.11.2022 tarihinde 7421 sayılı kanunla 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na eklenen ek 4/son madde gereğince)" ibaresinin çıkartılmasına,
b) 7 nci bendinden “139.672,20” sayısının çıkartılmasına, yerine “17.900.00” sayısının yazılmasına,
c) 5 inci bendinden “yargılama giderinden kabul ve red oranı nazara alınarak hesaplanan 4.445,01 TL'nin” ibaresinin çıkartılmasına, yerine “yargılama giderinin” ibaresinin yazılmasına,
d) 8 inci bendinin tümüyle çıkartılmasına,
3. Mahkeme kararının birleştirilen ...1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/335 Esas sayılı dava dosyasına ilişkin bölümünün,
3 üncü bendinden “117.570,20” sayısının çıkartılmasına, yerine “17.900.00” sayısının yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 21.09.2023 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya ödenmesine,
Taraflardan peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
28.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.