Logo

5. Hukuk Dairesi2024/1593 E. 2024/5264 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırma bedelinin tespiti davasında, hesaplanan bedelin doğru olup olmadığı ve uygulanacak faiz oranına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazın sulu arazi vasfında olduğu, uygulanan kapitalizasyon faiz oranının ve hesaplanan bedelin doğru olduğu, benzer özellikteki taşınmazlara ilişkin emsal kararlarla uyumlu olduğu, ayrıca yasal faiz ile banka faizinin farklı nitelikte olup hukuka aykırılık oluşturmadığı, davanın Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından önce açılmış olması sebebiyle 2942 sayılı Kanun’un 10. maddesinin 9. fıkrasının uygulanması gerektiği gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1418 Esas, 2023/1118 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ:...Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/715 Esas, 2020/257 Karar

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı Hazine temsilcisi ile bir kısım davalı vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı Hazine temsilcisi ile davalı ... vd. vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı Hazine temsilcisi dava dilekçesinde özetle; ... ili,...ilçesi, ...Mahallesi 140 ada 25 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın Maliye Hazinesi adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne kamulaştırma bedelinin tespiti ile davalılara ödenmesine, taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile Maliye Hazinesi adına tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine temsilcisi ile bir kısım davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı Hazine temsilcisi istinaf dilekçesinde özetle; kamulaştırma bedelinin nemalandırılarak bloke edildikten sonra bedele faiz işletilmesinin mükerrerliğe sebep olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmaz bedelinin yüksek hesaplandığını, %10 objektif değer artışı uygulanmasının hukuka aykırı olduğunu, münavebeye alınan ürünlerin verim ve birim fiyatlarının yüksek hesaplandığını, aynı bölgede taşınmazların 12,50 TL bedelden geçtiğini, diğer yandan münavebeye esas alınan ürünler için belirlenen ve net gelir hesabına etki eden masraflar da, resmî kurumlarca bildirilmiş olan masraflardan daha az hesaplanmak suretiyle tarımsal gelirin olması gerekenden ve resmî kurumlarca bildirilen net gelir tutarlarından çok daha fazla çıktığını, motopomp ile sulama maliyetinin kamulaştırma bedelinin hesabında hükme esas alınan bilirkişi raporunun “taşınmazın özellikleri” başlıklı 2 nci maddesinde, dava konusu taşınmazın motopomp ile sulanabilme imkânı mevcut olduğunun belirtildiğini; ancak hesaplama tablosunda motopomp ile sulama maliyetinin dikkate alınmadığını ve masraf olarak düşülmediğini ileri sürmüştür.

2. Bir kısım davalı vekili Avukat ... istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan raporda taşınmazın niteliğine bahçe sulu arazi vasfına uygun tespit yapılmadığını, sulama maliyetine ilişkin resmî veriler olmadan değerlendirme yapılmış olup bu haliyle bilirkişi raporunun hatalı ve eksik olduğunu, %10 objektif değer artış payının çok daha yüksek olması gerektiğini, münavebeye ilişkin değerlendirmenin hatalı olduğunu, taşınmazın özellikleri doğru tespit edilmediğini, kapitalizasyon faiz oranının yüksek tutulduğunu, bilirkişi raporuna karşı itirazlarının değerlendirilmediğini ileri sürmüştür.

3. Bir kısım davalı vekili Avukat ... istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporlarının eksik ve hatalı inceleme sonucu oluşturulduğunu, hükme esas alınan raporda...İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünün resmî verileri tam olarak dosyaya celp edilmeden hazırlandığını, raporda taşınmazın özellikleri dikkate alınmadığını, zira dosyaya sunulan bilirkişi raporunda; dava konusu edilen taşınmazın nitelikleri belirtilirken sulu tarım arazisi olarak saptandığını; fakat bu sulu tarım arazisinin kendi imkânları ile değil de o bölgede bazılarının motopompla, bazılarının ise cazibe ile sulama imkânın bulunduğunun belirtildiğini, bu doğrultuda sulama yatırım giderleri, yakıt, elektrik gibi maliyetlerin düşülerek hesaplama yapıldığını, münavebeye esas alınacak ürünlerin o bölgede arazinin niteliğine göre mutat olarak en çok ekilen ürünlerin olması gerektiğini, yüksek oranlı kapitalizasyon faiz oranı belirlendiğini, bilirkişi heyeti tarafından objektif değer artışı % 10 olarak düşük değerlendirme yapıldığını ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın vasfının arazi olarak kabulü ile net gelir metoduna göre değer biçilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, taşınmazın sulu tarım arazisi olarak kabulü ile kot farkı nedeniyle motopomp ihtiyacının olduğunun değerlendirilerek ek maliyetin bilirkişilerce hesaplanması, taşınmazın yerleşim yerlerine uzaklığı ve konumu değerlendirildiğinde belirlenen %10 objektif değer artışının isabetli olduğu, seçilen münavebe deseninin daha önce aynı yöreden Yargıtay' intikal eden dosyalar ile tutarlılık gösterdiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, 22.01.2020 tarihli bilirkişi raporuna göre hüküm tesisinde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı, (Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 2022/15266 Esas ve 2023/3484 Karar sayılı kararı bu yöndedir.) yine Anayasa Mahkemesinin 27.11.2020 tarihli, 31317 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 16.07.2020 tarihli ve 2018/104 Esas, 2020/39 Karar sayılı kararı ile 7139 sayılı Kanun'la değişik 2942 Kanun’un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrasının dördüncü cümlesi;“idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit edilen bedelden az olması durumunda hâkim tarafından tespit edilen bedel, fazla olması durumunda idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedel, peşin ve nakit olarak hak sahibi adına, kalanı ise bedele ilişkin kararın kesinleşmesine kadar üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılmak ve kesinleşen karara göre hak sahibine verilmek üzere” bölümü ile yedinci cümlesinde yer alan “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedelden fazla olması halinde fazla olan tutarın bloke edildiğine” ibaresinin iptal edilmesinin, kamulaştırma bedelinin tamamının ... Bölge Adliye Mahkemesinin 4. Hukuk Dairesinin 08.02.2022 tarihinde verilen ödeme ara kararı ile davalılara ödenmesine dair ara karar tesis edilmesi karşısında sonuca etki etmeyeceği kanaati ile hüküm yerinde bırakılmasında sakınca görülmediği, kararda usul ve kanuna aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından davacı ve davalı tarafların yerinde bulunmayan istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine temsilcisi ile bir kısım davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.

2. Bir kısım davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrarla; ayrıca Anayasa Mahkemesinin iptal kararı gereği kamulaştırma bedeline kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanması gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddesi

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arazi niteliğindeki dava konusu ... ili,...ilçesi, ...Mahallesi 140 ada 25 parsel sayılı taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir esas alınarak değer biçilmesi yerindedir.

3. Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda dava konusu taşınmazın ... Nehri'nin ana kollarından sulandığı anlaşıldığından, sulu arazi niteliğinde kabul edilerek uygulanan kapitalizasyon faiz oranı doğru olduğu gibi, tespit edilen bedel aynı kamulaştırma kapsamında kalan benzer özellikteki Dairemiz denetiminden geçen dosyalarda tespit edilen metrekare birim fiyatı ile uyumludur.

4. Karar kesinleştiğinde davalıya ödenmek üzere üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılmasına karar verilen bedele bankaca faiz ödemesi yapıldığı halde, ayrıca faiz hükmü kurulmasının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüşse de, banka tarafından ödenen faiz ile Kanun gereği ödenen yasal faizin birbirinden farklı nitelikte olduğu ve hukuka aykırılık oluşturmadığı sonucuna varılmıştır.

5. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması yerindedir.

6. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı Hazine temsilcisi ile bir kısım davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına, davalı ... vd.'den peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

02.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.