Logo

5. Hukuk Dairesi2024/1602 E. 2024/7748 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırılan taşınmazın bedelinin tespiti ve yol olarak terkini davasında, bedelin doğru hesaplanıp hesaplanmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın arazi vasfında değerlendirilmesinin doğru olduğu, uygulanan kapitalizasyon faiz oranının uygun olduğu ve kamulaştırma bedeline yasal faiz uygulanması gerektiği gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: Adana Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/813 Esas, 2023/1263 Karar

DAVA TARİHİ: 19.12.2019

KARAR : Esastan ret/ Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ: Mut 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/902 Esas, 2021/25 Karar

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak terkini davasında yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı idare vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, düzeltilerek yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekilince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Mersin ili, ..., ... Mahallesi 322 ada 100 parsel (eski 2687 parsel) sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitini ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak terkinini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı taraf cevap dilekçesi ibraz etmemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, kamulaştırma bedelinin tespitine, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline ve tapudan yol olarak terkinine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın m² birim fiyatını yüksek hesaplamak için biber-buğday-fasulye münavebesi kullanıldığını, ancak seçilen münavebe yönteminin o yörenin münavebesine uymadığını, dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgenin daha taşlık ve kuru tarım arazisi olduğunu, arta kalan parsellerde %40 değer düşüklüğü hesaplanmasının hatalı olduğunu, arta kalan alanların yol çalışmaları tamamlandıktan sonra ileride petrol ofisi, lokanta ya da güzergâhı kullanan yolcuların dinlenebileceği bir yer haline getirilebilecek duruma geleceğini, bu etkenler göz önüne alındığında değer düşüklüğü yerine değer artışı olacağını belirterek kararı istinaf etmiştir.

2.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın arsa vasfında değerlendirilmesi gerekirken, tarım arazisi vasfında değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, etrafında yerleşim yeri, meskenler ve sanayi sitesinin bulunduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmaz bedelinin çok düşük belirlendiğini, yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu, mahkemece muhdesatların bedeli belirlenip, tespit edilen taşınmaz bedeline ilave edilmek suretiyle taşınmazın m² birim fiyatının bulunması gerektiğini, ancak hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu hususun göz ardı edildiğini, dava konusu taşınmaza ilişkin en az %200 oranında objektif değer artışı uygulanması gerekirken herhangi bir objektif değer artışı uygulanmamasının hatalı olduğunu, kapitalizasyon faiz oranının %3’ü geçmeyecek şekilde saptanması gerektiğini, Mut İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü verilerinin hatalı olduğunu, taşınmaz üzerindeki ürün cinsi, verim ve satış fiyatı eksik; işletme gideri ise yüksek belirlenmiş olup, yapılan hesaplamanın yanlış olduğunu, bilirkişi raporunda, kamulaştırma işlemi nedeniyle taşınmazın arta kalan kısmında %40 değer kaybı olacağının belirlendiğini, ancak arta kalan kısımlarda; kot farkı nedeniyle, taşınmazın yol ile bağlantısının zorlaşacağı, taşınmazın yola cephesinin azalacağı, geometrik şeklinin bozulacağı hususunun göz ardı edildiğini, en az %100 oranında değer azalışı yaşanacağını belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Dairece parsel sorgu üzerinde yapılan incelemede dava konusu taşınmazın etrafının meskun olmadığının anlaşılması, taşınmazın bulunduğu bölgeden daha öncesinde istinaf incelemesinden geçen dosyalardaki taşınmazların arazi olarak değerlendirilmesi, dosya kapsamındaki bilirkişi tespitleri ve uydu fotoğrafları, taşınmazın merkezi yerlere uzaklık durumları hep birlikte değerlendirildiğinde bilirkişi kurulunca taşınmazın arazi vasfında olduğunun kabulü ile 2942 sayılı Kanun'un 11 inci ve 12 nci maddeleri çerçevesinde taşınmazın değerinin belirlenmesinin doğru olduğu, kıymet takdir raporunda dava konusu taşınmazın sulu tarım arazi olarak değerlendirildiği, taşlılık durumunun bulunmadığının belirtildiği ve buğday/biber/taze fasulye münavebesi yapıldığı anlaşılmakla, davacı tarafın dava konusu taşınmazın kuru ve taşlık arazi olduğuna, münavebe planının değeri artırmak için seçildiğine ilişkin itirazlarının yerinde olmadığı, taşınmazın konumu ve özellikleri ile aynı bölgeden intikal eden dava dosyaları da dikkate alınarak hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda taşınmazın gelir metoduna göre tespit edilen çıplak metrekare birim fiyatına objektif değer artırıcı unsur ilave edilmemesinin yerinde olduğu, kamulaştırmadan arta kalan 322 ada 99 ve 101 parsel sayılı taşınmazlarda idarenin kamulaştırması sebebiyle oluşan 1,709 metrelik kot farkı ve yola cepheli hale gelmeleri birlikte değerlendirildiğinde %40 oranında değer kaybı oluştuğuna kanaat edildiği anlaşılmakla, gerekçesi açıklanan değer kaybı oranının yerinde olduğu, dava konusu taşınmazın sulu tarım arazisi niteliğinde olduğunun kabulü ile gelir metoduna göre değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmediği, ancak dava konusu taşınmazın tapu kaydında bulunan takyidatların hükmedilen bedele yansıtılmamasının isabetli bulunmadığı anlaşılmakla; davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı idare vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın arsa vasfında değerlendirilmesi gerekirken, tarım arazisi vasfında değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, etrafında yerleşim yeri, meskenler ve sanayi sitesinin bulunduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmaz bedelinin çok düşük belirlendiğini, yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu, Mahkemece muhdesatların bedeli belirlenip, tespit edilen taşınmaz bedeline ilave edilmek suretiyle taşınmazın m² birim fiyatının bulunması gerektiğini, ancak hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu hususun göz ardı edildiğini, dava konusu taşınmaza ilişkin en az %200 oranında objektif değer artışı uygulanması gerekirken herhangi bir objektif değer artışı uygulanmamasının hatalı olduğunu, kapitalizasyon faiz oranının %3’ü geçmeyecek şekilde saptanması gerektiğini, Mut İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü verilerinin hatalı olduğunu, taşınmaz üzerindeki ürün cinsi, verim ve satış fiyatı eksik; işletme gideri ise yüksek belirlenmiş olup, yapılan hesaplamanın yanlış olduğunu, bilirkişi raporunda, kamulaştırma işlemi nedeniyle taşınmazın arta kalan kısmında %40 değer kaybı olacağının belirlendiğini, ancak arta kalan kısımlarda; kot farkı nedeniyle, taşınmazın yol ile bağlantısı zorlaşacağı, taşınmazın yola cephesinin azalacağı, geometrik şeklinin bozulacağı hususunun göz ardı edildiğini, en az %100 oranında değer azalışı yaşanacağını, Anayasa Mahkemesi iptal kararı uyarınca kamulaştırma bedeline dava tarihinden karar tarihine kadar gerçekleşen enflasyondan aşağı olmayacak şekilde faiz işletilmesi gerektiğini ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.

C.Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, ... olarak davacı idare ile davalı arasındaki kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ile 12 nci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arazi niteliğindeki Mersin ili, ..., ... Mahallesi 322 ada 100 parsel (eski 2687 parsel) sayılı taşınmaza 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir esas alınarak değer biçilmesi yerindedir.

3. Dava konusu taşınmazın hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre uygulanan kapitalizasyon faiz oranı uygun görülmüştür.

4. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması yerindedir.

5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.