Logo

5. Hukuk Dairesi2024/1909 E. 2024/7167 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tespiti ve davalı idareden tahsili istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Fiilen el atılmayan ve imar planında kamuya tahsisli kısım dışında kalan alanların imar durumu ve yapılaşma imkanı konusunda çelişkili tespitler bulunması ve bu çelişkinin giderilmemesi nedeniyle eksik inceleme yapıldığı gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/34 Esas, 2023/466 Karar

DAVA TARİHİ: 06.09.2017

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/347 Esas, 2021/325 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerine ait İstanbul ili, ... ilçesi,...Mahallesi 295 parsel sayılı taşınmaza fiilen yol yapılarak el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na (2942 sayılı Kanun) 18.6.2010 tarihli, 5999 sayılı Kanun'la eklenen ve 24.05.2013 tarihli, 6487 sayılı Kanun'un 21 nci maddesiyle yeniden düzenlenen geçici 6 ncı maddenin onuncu fıkrasıyla, uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 3194 sayılı İmar Kanunu'nda öngörülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabileceğini, dava konusu, taşınmaz, 15.02.2010 tasdik tarihli ... 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planında kısmen park, kısmen yol, kısmen de TAKS:0,40 KAKS:1,00 4 kat konut alanında kaldığını, dava konusu parselde yapılan kaldırım ve asfalt imalatlarının imar sınırlarına uygun olarak yapıldığını, dava konusu taşınmazın davacının taşınmazı satın aldığı tarih olan 23.08.2012 tarihinde de imar planında aynı alanda kaldığını, tazminatı gerektirir mağduriyetinin bulunmadığını, adı geçen davacının taşınmazı edinim tarihindeki plan fonksiyonununda “park ve yol” olarak belirlendiğini ve davacının bu kısıtlılığı bilerek ve isteyerek taşınmazı satın aldığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulü ile taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bedeline hükmedilen davacı payının tapusunun iptali ile davalı idare adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu uyuşmazlığın çözümünde, idari yargının görevli olduğunu, imar plan tadilatının bakletici mesele yapılması gerektiğini, bedelin yüksek belirlendiğini, dava konusu taşınmazın davacı tarafından satın alınma tarihindeki imar ile dava tarihindeki imar durumunun aynı olduğunu, emsal seçiminin hatalı, karşılaştırmanın yetersiz olduğunu, yargılama sırasında alınan üç rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kamulaştırmasız el atılan arsa niteliğindeki taşınmaza mahallinde yapılan keşif sonucu emsal karşılaştırması yapılarak değer biçen, usul ve kanuna uygun olarak düzenlenen bilirkişi raporuna göre el atma bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesi doğru olduğu gibi, dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazın emlak metrekare rayiç değerlerinin doğru orantılı olduğu, proje bütünlüğü gereği fiilen el atılmayan ve imar planında yolda ve konut alanında kalan bölümün bedeline hükmedilmesinin de yerinde olduğu, böylece mahkeme kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair hüküm kurulmuştur.

V. Temyiz

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekilinin temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın ana arterde yer aldığından husumetten reddedilmesi gerektiğini, bedel belirlenirken esas alınan emsalin uygun olmadığını, emsal kıyaslamasının hatalı olduğunu, bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu, belirlenen bedelin fahiş olduğunu ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin sorumlu idareden tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci ve Ek Madde 1 nci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arsa niteliğindeki dava konusu İstanbul ili, ... ilçesi,...Mahallesi 295 parsel sayılı taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesi ve alınan rapor uyarınca taşınmazın fiilen el atılan ve imar planında kamuya tahsisli kısmında kalan yerlerin bedelinin tahsiline karar verilmesi yerindedir.

3. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı idare vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

4. Dosyanın incelenmesinde; dava konusu taşınmazın fiilen ve imar planında kamuya tahsis edilmek suretiyle el atılan alanlar dışında kalan 955,65 m²lik ve 279 ,85 m²lik bölümlerinin imar durumu ile ilgili olarak dosya arasında bulunan 22.01.2024 tarihli ... cevabı yazısında kamuya tahsis edilmek suretiyle imar planında el atılan alanlar dışında kalan bölümlerin her birinin ayrı ayrı meri imar planı ve plan notları doğrultusunda tevhit şartı olmaksızın yapılaşmaya uygun olduğu belirtildiği halde hükme esas alınan ek bilirkişi raporunda ise arta kalan kısımların parsel derinliklerinin dar olmasından dolayı üzerinde ekonomik değeri olan bir yapının yapılamayacağı belirtildiğinden; Mahkemece bu husustaki çelişkinin giderilmesi için 955,65 m²lik ve 279,85 m²lik alanlarda müstakil yapılaşmanın mümkün olup olmayacağı ve inşaat alanında bir kısıtlamanın söz konusu olup olmadığı hususunda ek rapor alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,

Davalı idareden peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.