"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/3889 Esas, 2023/1279 Karar
DAVALILAR : ... vd. vekili Avukat ...
DAHİLİ DAVALILAR : 1. ...vd. vekili Avukat ...
DAVA TARİHİ : 21.09.2018
KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : ...1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/836 Esas, 2019/423 Karar
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı idare vekili, davalılar vekili ile bir kısım dahili davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı idare ve bir kısım dahili davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Diyarbakır ili, ...ilçesi, ... köyü 21 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalılar, usulüne uygun tebligata rağmen cevap dilekçesi sunmamışlardır.
2. Bir kısım dahili davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; kamulaştırmaya konu taşınmazın aynına ilişkin davalılar aleyhine açılan davanın derdest olduğunu, söz konusu davanın eldeki dava için bekletici mesele yapılması gerektiğini, tespit edilen kamulaştırma bedelinin çok düşük olup taşınmazın rayicinin altında kaldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın ...Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/90 Esas, 2010/693 Esas, 2015/568 Esas sayılı dosyalarında ihtilaflı olduğu gözetilerek işbu bedelin ileride çıkacak hak sahipleri adına ödenmek üzere üçer aylık vadeli hesaba aktarılarak nemalandırılmasına, kıymet takdiri raporu ile belirlenen kısmına 22.01.2019 tarihinden karar tarihi olan 13.12.2019 tarihine kadar, fark kamulaştırma bedeline ise 22.01.2019 tarihinden kararın kesinleşmesine kadar yasal faiz işletilmesine, kamulaştırılan taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline, tapudan göl olarak terkinine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare, davalılar ve bir kısım dahili davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; tespit edilen kamulaştırma bedelinin fahiş olduğunu, bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağını, resmi verilerin aksine ürün verimi ve fiyatının yüksek, üretim masraflarının düşük alındığını, % 4 oranında uygulanan kapitalizasyon faiz oranının hatalı olduğunu, davaya konu taşınmazın sulu tarın arazisi vasfında olmadığını, sulama kaynağının belirtilmediğini, fark bedel için kararın kesinleşmesine kadar yasal faiz işletilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, davacı idare harçtan muaf olduğu hâlde, bu hususun gözetilmediğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporuna karşı itirazları karşılanmadan karar verildiğini, objektif değer artırıcı unsurlar bulunduğu hâlde, objektif değer artışının uygulanmamasının doğru olmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
3. Bir kısım dahili davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; tespit edilen kamulaştırma bedelinin taşınmazın gerçek değerini yansıtmadığını, hüküm altına alınan kamulaştırma bedeline kararın kesinleşmesine kadar yasal faiz işletilmesi gerektiğini, bilirkişi raporuna karşı itirazları karşılanmadan karar verildiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; sulu tarım arazisi niteliğindeki davaya konu taşınmaza % 4 oranında kapitalizasyon faiz oranı uygulanması suretiyle gelir metodu esas alınarak resmi verilere göre değer biçilmesinde, taşınmazın konumu, ana yollara ve yerleşim alanlarına uzaklığı gözetilerek tespit edilen metrekare birim fiyatına objektif değer artırıcı unsur ilave edilmemesinde bir isabetsizlik görülmediği, davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinin usul ve kanuna uygun olduğu, ancak Anayasa Mahkemesinin 27.11.2020 tarihli ve 31317 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 16.07.2020 tarihli ve 2018/104 Esas, 2020/39 Karar sayılı kararı ile 2942 sayılı Kanun'un 7139 sayılı Kanun'la değişik 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrasının dördüncü cümlesinin; “İdarenin kıymet takdir komisyonunca tespit edilen bedelden az olması durumunda hâkim tarafından tespit edilen bedel, fazla olması durumunda idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedel, peşin ve nakit olarak hak sahibi adına, kalanı ise bedele ilişkin kararın kesinleşmesine kadar üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılmak ve kesinleşen karara göre hak sahibine verilmek üzere” bölümü ile yedinci cümlesinde yer alan “İdarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedelden fazla olması halinde fazla olan tutarın bloke edildiğine” ibaresinin Anayasa'ya aykırı olduğu ve iptal edildiği nazara alınarak hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle, istinaf başvurularının kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare ve bir kısım dahili davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararı temyiz etmiştir.
2. Bir kısım dahili davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazın aynına ilişkin ihtilaf bulunduğu da gözetilerek kamulaştırma bedeline fiili ödeme tarihine kadar faiz işletilmesi ve nemalandırılan bedelin hak sahiplerine ödenmesine karar verilmesi gerektiğini, dava henüz derdest olduğundan, Anayasa Mahkemesinin iptal kararının somut uyuşmazlığa uygulanması gerektiği ortada olup bu durumda, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1 nci maddesi gereğince Anayasa Mahkemesinin iptal kararının yerine getirilmesi için, kamulaştırma bedeline uygulanması gereken faiz oranı, Anayasa'nın 46 ncı maddesinde belirtilen en yüksek faiz olan "Kamu Alacaklarına Uygulanan En Yüksek Faiz" olması gerektiğini ve faizin dava tarihinden itibaren işlemesi gerektiğini, aynı köy içinde 12 parsele birim bedel olarak 24 lira verildiğini, dava konusu taşınmaza verilen bedelin düşük olduğunu ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Sulu tarım arazisi niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca net geliri esas alınarak değer biçilmesi yerindedir.
3. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir.
4. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline dava tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması yerindedir.
5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre, usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı idare ve bir kısım dahili davalılar vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dahili davalılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine, davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.06.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(Karşı Oy)
K A R Ş I O Y
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.
Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın Anayasa'nın 46 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasını yönelik Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin (Bir kısım dahili davalı vekillerinin 19.01.2024 tarihli temyiz dilekçesindeki; “Anayasa Mahkemesinin faizle ilgili iptal kararının yerine getirilmesi için kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanması gerektiğine" ilişkin talebi) de dosya dosya münderacatında bulunması karşısında , 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete'e yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar” Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak faize hükmedilmelidir.
Hâl böyle iken, eldeki derdest davada Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı Sayın çoğunluğun “Onama kararına ve 4 No’lu faizle ilgili Değerlendirme görüşlerine” ' faizin başlangıç tarihi ve türü yönüyle' açıkladığım nedenlerle katılmıyorum. 26.06.2024