Logo

5. Hukuk Dairesi2024/2371 E. 2024/7674 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada, tazminat miktarının belirlenmesi ve davalı idarenin tespiti uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın niteliğinin arazi olduğunun tespit edilmesi, gelir metodu ile değerinin belirlenmesi, 4721 sayılı Kanun’un 1007. maddesi gereğince Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunması ve 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde davanın açılmış olması gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1186 Esas, 2023/3521 Karar

KARAR : Esastan ret/ Düzeltilerek esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ: İstanbul 40. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/457 Esas, 2022/248 Karar

Taraflar arasındaki taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin maliki bulunduğu İstanbul ili,... ilçesi,...köyü 164 parsel sayılı ve 110.264 m² alanlı taşınmazın, 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu çerçevesinde önceki maliklere 1955 yılında tapu tescillerinin yapıldığını, davacı şirketin taşınmazın maliki tarafından tapudan satışı yapılarak 01.05.1986 tarihinde devralındığını, sonrasında taşınmaza Orman Genel Müdürlüğünün 40 nolu Orman Kadastro Komisyonu tarafından 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B maddesine göre yapılan tahdit sonucu taşınmazın orman alanı için alındığını ve bu hususta Gaziosmanpaşa Kadastro Müdürlüğü yazılarına istinaden tapu kaydına ''orman ilişkisi vardır'' şerhi konulduğunu, ilgili şerhin kaldırılması amacıyla dava açılmış ise de Orman Genel Müdürlüğü tarafından aslen orman arazisi olduğu iddiasıyla tapu iptali davası açıldığını ve her iki dosyanın birleştirildiğini, İstanbul 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/78 Esas sayılı dosyasında görülen tapu iptali ve tescil davasında taşınmazın orman arazisi olduğu kabul edilerek müvekkiline ait tapunun iptal edildiğini, 2006/78 Esas, 2015/141 Karar sayılı dosyanın kesinleşmiş olduğunu, bu nedenle davaya konu taşınmaz üzerinde mülkiyet hakkını sona erdiren işlem sebebi ile ortaya çıkan gerçek zararın tümünün hesaplanarak tapunun iptalinin kesinleştiği tarih olan 12.05.2017 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesini, yargılama giderleri, harç ve nispi vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine ve tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz ile ilgili açılan tazminat davasının hukuka aykırı olması nedeni ile reddinin gerektiğini, yapılan incelemeler neticesinde 164 parselin Hazine adına kayıtlı olmadığını, 3402 sayılı Kadastro Kanunu ve 6831 sayılı Orman Kanunu (6831 sayılı Kanun) uyarınca orman sınırlandırma işlemlerinin Orman İdaresinin sorumluluğunda olduğunu, tapu siciliyle ilgili işlemlerin de ilgili Tapu ve Kadastro İdaresince yerine getirildiğini, ayrıca 6831 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler tarafından açılacak sınırlamaya itiraz davalarında da hasmın Orman Genel Müdürlüğü olduğunu, söz konusu taşınmazın Maliye Hazinesi adına kayıtlı olmadığından açılan davada Hazineye husumet yöneltilemeyeceğini, davacının davasını kanunun öngördüğü sürelerde açmamış olduğunu ve talebinin zamanaşımına uğradığını, bu nedenlerle hukuka aykırı davanın öncelikle husumetten reddine, masraf ve vekâlet ücretinin davacıya bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, taşınmazın tespit edilen bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararında ve karara esas alınan bilirkişi raporunda eksiklik ve hatalı değerlendirmeler bulunduğunu, taşınmazın değerinin eksik hesaplandığını, dava konusu taşınmazın arsa olarak değerlendirilmesi gerektiğini, arazi olarak değerlendirme yapılırken kapitalizasyon faizinin %4 alınmasının hukuka aykırı olduğunu, taşınmazın değerini yükselten durumlar sayılırken taşınmazın 3. Havalimanına yakın olduğu taşınmazın büyüklüğü itibari ile projelere daha uygun olduğu hususunun gözden kaçırıldığını ve bu durumun değerin düşük hesaplanmasına sebebiyet verdiğini, taşınmazın sulama havzasında olduğunu, sulanıp sulanmadığının yönünde Mahkemece yazılan müzekkerelere yeterli cevap gelmediğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmadığını, dava dilekçesinin sonuç ve istem kısmı incelendiğinde davanın fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak belirsiz alacak davası olarak açıldığının belirtildiğini, davanın belirsiz alacak davası olarak nitelendirilmesi halinde davanın hukuki yarar yokluğu sebebiyle usulden reddedilmesi gerektiğini, davacının ıslah dilekçesi sunmuş olması karşısında davanın kısmi dava olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, ıslah edilen bedele ilişkin faiz başlangıç tarihinin ıslah tarihinden itibaren olması gerektiğini, husumetin Orman Genel Müdürlüğüne yöneltilmesi gerektiğini, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmadığını belirterek Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kaldırma kararından sonra dosya kendisine iade edilen İlk Derece Mahkemesince Belediye Başkanlığı ile İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünden gerekli kayıt ve belgeler celbedilerek yeniden yapılan keşif ve alınan bilirkişi kurulu raporu ile kaldırma nedenlerinin karşılanmış olmasına, değerlendirme tarihi itibarIylA vasfı arazi olarak olarak belirlenen taşınmazın değerinin resmî veriler ışığında net gelir yöntemiyle belirlenmesine göre Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir; Ancak İlk Derece Mahkemesinin kaldırma öncesi verilen kararına karşı sadece davalı Hazine vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmadığı, bu nedenle kaldırma öncesi verilen miktar yönünden davalı Hazine lehine usuli müktesep hak oluşturduğu, Mahkemece davalı Hazinenin müktesep hak durumu dikkate alınarak davanın kabulüne karar vermek gerekirken sonradan yapılan ıslah talebine değer verilerek bu miktar üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin iki numaralı alt bendi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş, ayrıca davalı Hazine lehine usuli kazanılmış hak oluşacağına dair kararın hatalı olduğunu ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek temyiz yoluna başvurmuştur

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemesinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosya içeriğinden dava konusu taşınmazın davacı tarafından herhangi bir şerh olmaksızın 30.03.1987 tarihinde edinildiği Orman İdaresi tarafından açılan İstanbul 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/78 Esas, 2015/141 Karar sayılı kararı ile davacı üzerindeki tapunun iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tescil edildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek 10.04.2017 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 28.08.2017 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde açıldığı anlaşılmıştır.

3. Arazi niteliğindeki taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına, davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydeilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.