Logo

5. Hukuk Dairesi2024/2398 E. 2024/8862 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hatalı tapu kaydı nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazmini isteminde zamanaşımının dolup dolmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının tapu kaydındaki hatanın farkına varmasından itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi geçmiş olması ve davalı Hazine vekilinin de süresinde zamanaşımı def'i ileri sürmesi gözetilerek, tazminat isteminin zamanaşımı nedeniyle reddine dair yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2916 Esas, 2023/2535 Karar

DAVA TARİHİ : 23.07.2019

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Demirköy Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/83 Esas, 2022/4 Karar

Taraflar arasındaki tapu kaydının hatalı oluşması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Kırklareli ili, Demirköy ilçesi, 36 parselde kayıtlı arsa vasıflı 240 m² taşınmazı 05.10.1992 tarihinde 325 yevmiye nolu işlemle...oğlu Mustafa Dere'den satın aldığını, satın aldığı sıralarda kadastro işleminin yapılmadığını, dava açılmadan hemen önce yaptığı kontrolde söz konusu taşınmazın kendi adına kayıtlı olmadığını gördüğünü, yapmış olduğu araştırmalar neticesinde Demirköy ilçesinde 2000 yılında tesis kadastrosunun geçtiğini ve bu işlemler yapılırken müvekkilinin satın aldığı taşınmazın önceki malik ...adına kayıt edildiğini öğrendiklerini, taşınmazın 214 ada 31 parsele dönüştüğünü tapu sicilinin hatalı olduğunu, müvekkillerinin zararının oluştuğunu ileri sürerek belirlenecek tazminatın işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle;dava konusu taşınmazın adına kayıtlı olduğu taşınmaz malikinin askı ilan süresi içinde tespite itiraz etmeyip aradan uzun süre geçtikten sonra Hazineye husumet yöneltilerek tazminat talep etmesinin iyiniyet olarak değerlendirilemeyeceğini, hak düşürücü süre itirazı ve zamanaşımı defiinde bulunduğunu, bu nedenle davanın önce usulden, aksi halde esastan reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin mağduriyetine sebep olan ve kadastro faaliyetleri sırasında yapılan hata ve hukuka aykırılıklar ile bu kayıtların tapu siciline yanlış geçirilmesi durumunda ortaya çıkan yanlış sicil kayıtları nedeniyle ortaya çıkacak hukuka aykırılıklar nedeniyle devletin sorumluluğunun söz konusu olacağını 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 sayılı Kanun) ilgili maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü süreden bahsetmenin mümkün olmadığını, taşınmaza ait Demirköy Tapu Sicil Müdürlüğünde yapmış oldukları harici incelemeler neticesinde taşınmazın geldisi kütüğünün kadastro tesisi sırasında gittisi kütüğüne yazılmadığının taraflarınca fark edildiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile somut olayda davacının eski tapu kaydına dayalı olarak satın aldığı taşınmazın gitti kaydının sicile işlenmemesi nedeniyle tapunun eski malik Mustafa Dere adına devam ettiği ve 2000 yılında yapılan arazi kadastrosu sırasında tapunun 214 ada 4 parsele revizyon görerek eski malik adına tescil edildiği, davacı tarafından askı ilan süresi içinde ve 10 yıllık hak düşürücü süre içinde herhangi bir tespite itiraz davasının açılmadığı, arazi kadastro çalışmaları sırasında revizyon görmeyen ve işleme tabi kayıt niteliği kalmayan eski tapu kaydının hukuki değerini yitirdiği ve 4721 sayılı Kanun‘un 1007 nci maddesi gereğince hukukî değerini yitiren tapu kaydına dayalı olarak 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde tazminat talep edilebileceği, davacıya ait eski tapunun hukuki değerini yitirdiği 05.04.2000 tarihinden itibaren davanın açıldığı 23.07.2019 tarihi itibarıyla zamanaşımı süresinin dolmuş olduğu, davalı Hazine vekili tarafından süresi içinde zamanaşımı definde bulunulduğu, ayrıca yukarıda belirtilen Anayasa Mahkemesi kararı ile 18.11.2009 tarihli Yargıtay Hukuk Genel Kurul kararından önce zamanaşımı süresi dolan talepler yönünden makul süre içinde dava açılma imkanının bulunduğu, eldeki davada zamanaşımı süresinin 18.11.2009 tarihinden sonra dolduğu gibi Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararından yaklaşık 10 yıl sonra açılan davanın makul süre içinde açıldığının kabulünün mümkün olmadığı, mahkemece verilen kararın usul ve kanuna uygun olduğu belirtilerek davacı vekilinin istinaf başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; davacının eski tapu kaydına dayalı olarak satın aldığı taşınmazın gitti kaydının sicile işlenmemesi nedeniyle tapunun eski malik Mustafa Dere adına devam ettiği ve 2000 yılında yapılan arazi kadastrosu sırasında tapunun 214 ada 4 parsele revizyon görerek eski malik adına tescil edildiği, davacı tarafından kadaştro çalışmalarının ilan edildiği tarihten itibaren askı ilan süresi içinde tespite itiraz davası açılmadığı gibi 10 yıllık hak düşürücü süre içinde herhangi bir tapu iptal tescil davasının açılmadığı anlaşılmış olup arazi kadastro çalışmaları sırasında revizyon görmeyen eski tapu kaydına dayanarak 23.07.2019 tarihinde 10 yıllık zaman aşımı süresi geçtikten sonra eldeki tazminat istemli davanın açıldığı anlaşılmıştır.

3. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında, mülkiyet kaybının kesinleştiği tarihten itibaren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 146 ncı maddesine (eski 125 inci md.) göre 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içinde dava açılması gerekmektedir. Eldeki dava 23.07.2019 tarihinde açılmış olup davalı Hazine vekilinin süresinde zamanaşımı def'inde bulunduğu anlaşıldığından tazminat istemli davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi hukuka aykırı bulunmamıştır.

5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,19.11.2024 tarihinde tarihinde oy birliğiyle karar verildi.