Logo

5. Hukuk Dairesi2024/239 E. 2025/558 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tapu malikleri ile davalı idare arasında, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tespiti ve tahsili istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: 7201 sayılı Kanun'un 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanun'a eklenen Ek Madde 3’ün birinci fıkrasının ikinci cümlesindeki "dava tarihi itibarıyla" ibaresinin Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilmiş olması ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu'nun her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyetin hükme esas alınması gerektiği yönündeki ilkesi gözetilerek, taşınmaza dava tarihi itibarıyla değer biçilmesi ve bu doğrultuda hüküm kurulması gerektiğinden yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/278 Esas, 2023/453 Karar

DAVACILAR : ... vd. vekili Avukat ...

Avukat ...

DAVA TARİHİ : 02.06.2011

KARAR : Kısmen ret, kısmen kabul

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın davacı ... yönünden açılmamış sayılmasına, diğer davacılar yönünden kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davalı idare vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 14.01.2025 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davalı idare vekili Avukat Cevahir Leyla Sipahi ile davacılar vekili Avukat ... gelmişlerdir.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; İzmir ili,... ilçesi, ... Mahallesi 233 ada 22 parsel sayılı taşınmazın 1979 yılında toplu konut yapılması amacıyla Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü tarafından kamulaştırıldığını, ancak kamulaştırma evrakının mirasçılara tebliğ edilmediği gibi kamulaştırma bedelinin de ödenmediğini belirterek belirlenecek tazminatın davalı idareden tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 27.06.2013 tarihli ve 2011/303 Esas, 2013/362 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 27.06.2013 tarihli ve 2011/303 Esas, 2013/362 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda; 6487 sayılı Kanun’un 22 nci maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na (2942 sayılı Kanun) eklenen Geçici 7 nci maddesi uyarınca mahkemelerce idare adına tescil kararı verilen kamulaştırılmalarda tebligatların usulüne uygun yapılmış ve kamulaştırma işlemlerinin tamamlanmış sayılacağının hükme bağlandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de işbu düzenlemenin 13.03.2015 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak 14.09.2015 tarihinde yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 tarihli ve 2013/95 Esas, 2014/176 Karar sayılı kararı ile iptal edildiği anlaşıldığından Mahkemece işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi hatalı olduğundan kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar

Mahkemenin 07.03.2017 tarihli ve 2016/169 Esas, 2017/94 Karar sayılı kararı ile davacı ... yönünden taleple bağlı olarak davanın kabulüne, davacılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... tarafından açılan davanın reddine, davacı ... yönünden ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 07.03.2017 tarihli ve 2016/169 Esas, 2017/94 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosyada bulunan bilgi ve belgelere göre, dava konusu 233 ada 22 parsel sayılı taşınmazın Mülga Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünce kamulaştırılmasına karar verildiği, kamulaştırma işleminin davacı ...'e tebliğ edilmediği, bu nedenle bu davacı yönünden kesinleşmiş bir kamulaştırma işlemi olmadığından davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği; ancak davacılar ..., ... ve ... adına çıkartılan tebligatlarda soyadlarının ...olarak yazıldığı; davacı ......(...) adına çıkartılan tebligatta isminin... olarak yazıldığı; ... ve.....adına çıkartılan tebligatların 12.10.1979 tarihinde kime tebliğ edildiğinin belli olmadığı tebligatların bizzat bu davacılara yapılıp yapılmadığı araştırılarak; davacı ...'e çıkartılan tebligatın 12.09.1979 tarihinde "kızı Binaz" imzasına davacı ... adına çıkartılan tebilgatın 12.10.1979 tarihinde "oğlu ..." adına, .........adına çıkartılan tebligatın 12.10.1979 tarihinde "oğlu ..." adına tebliğ edildiği anlaşılmakla, davacılar ile tebligatta adı geçenlerin tebliğ tarihinde birlikte oturup oturmadıkları, tebligat almaya ehil olup olmadıkları araştırılıp, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şeklide eksik inceleme ile bu davacılar yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığı gibi davacı ... yönünden gerekçesi gösterilmeden ve denetlenemeyecek şekilde taleple bağlı kalınarak karar verilmesi de yerinde olmadığından hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

3. Dairemiz bozma kararına karşı davalı idare vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.

4. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; davalı idare vekilinin karar düzeltme talebi kabul edilerek, 21.12.2019 tarihinde kabul edilerek 24.12.2019 tarihli ve 30988 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 7201 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen Ek Madde 2 uyarınca; "29.04.1969 tarihli ve 1164 sayılı Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun kapsamında 08.12.2004 tarihinden önce yapılmış olan kamulaştırma ve avans karşılığı kamulaştırma iş ve işlemlerine ilişkin davalar, ... aleyhine açılır. Avans karşılığı kamulaştırmalarda rücu davalarını Bakanlık açar, takip eder ve sonuçlandırır. Bakanlık bu davalarda davalı ... davacı olabilir.” Yine aynı Kanun'un 7 nci maddesi ile 2942 sayılı Kanun’a eklenen Ek Madde15 uyarınca; "1164 sayılı Kanun kapsamında 08.12.2004 tarihinden önce yapılmış olan kamulaştırma ve avans karşılığı kamulaştırma iş ve işlemlerine ilişkin olarak ... leh ve aleyhine yargı mercilerine açılmış veya husumet yöneltilmiş devam eden davalar ile icra takipleri, ek 2'nci madde hükmü uygulanarak sonuçlandırılır.'' hükümlerine göre işlem yapılması gerektiğinden bahisle de hükmün bozulması gerektiğinden bozma kararına ekleme yapılmıştır.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar

Mahkemenin 17.02.2022 tarihli ve 2020/103 Esas, 2022/45 Karar sayılı kararı ile davacı ... yönünden davanın açılmamış sayılmasına, diğer davacılar yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.

C. Üçüncü Bozma Kararı

1. Mahkemenin 17.02.2022 tarihli ve 2020/103 Esas, 2022/45 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; davacı murisleri adına çıkartılan noter tebligatlarının kanun hükümlerine uygun olmadığı, bedelin de davacılar ya da murisleri tarafından alındığı ispatlanamadığı anlaşıldığından esasa girilmesinde bir isabetsizlik görülmediği belirtilerek 21.12.2019 tarihinde kabul edilerek 24.12.2019 tarihli ve 30988 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7201 sayılı Kanun’un 6 ncı ve 7 nci maddesi ve 09.06.2021 tarihinde kabul edilerek 19.06.2021 tarihli ve 31516 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7327 sayılı Kanun’un 20 inci ve 22 nci maddeleri ile 2942 sayılı Kanun’a eklenen Ek-3, Geçici 15 ve 17 nci maddesi ile Ek-3 ncü maddesi ile "Mülga 31.8.1956 tarihli ve 6830 sayılı İstimlâk Kanunu'nun 16 ncı ve 17 nci maddeleri ile bu Kanun’un mülga 16 ncı ve 17 nci maddeleri uyarınca kesinleşmiş mahkeme kararlarına istinaden idareler adına tescil edilen taşınmazların eski malikleri adına kamu bankalarına yatırılan ancak hak sahiplerine ödenmediği tespit edilen kamulaştırma bedelleri nedeniyle idareler aleyhine açılacak her türlü davada değer; taşınmazın idare adına tescil edildiği tarih, değerleme tarihi olarak esas alınmak ve o tarihteki nitelikleri gözetilmek suretiyle tespit edilir. Tespit edilen bu bedel, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) tablosundaki aylık değişim oranları esas alınmak suretiyle dava tarihi itibarıyla güncellenir ve ortaya çıkan bedel hak sahibine ödenir. (Ek cümle: 9/6/2021-7327/20 md.)" Bu hüküm, tebliği dâhil eksik veya hatalı kamulaştırma işlemleri bulunmasına rağmen idare adına tescil edilmiş olan taşınmazlar hakkında da uygulanır ve Geçici 15 inci maddesi ile “Mülga 6830 sayılı Kanunun 16 ncı ve 17 nci maddeleri ile bu Kanun’un mülga 16 ncı ve 17 nci maddeleri uyarınca kesinleşmiş mahkeme kararlarına istinaden idareler adına tescil edilen taşınmazların eski malikleri adına kamu bankalarına yatırılan ancak hak sahiplerine ödenmediği tespit edilen kamulaştırma bedelleri nedeniyle idareler aleyhine açılmış ve devam eden davalar, Ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak sonuçlandırılır.” hükmü uyarınca işlem yapılması gerektiğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.

3. Dairemizin yukarıda belirtilen bozma kararına karşı davacılar vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.

4. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; davacılar vekilinin karar düzeltme talebi kabul edilerek dava konusu taşınmazın 2942 sayılı Kanun'un (mülga) 17 nci maddesine dayalı olarak idare adına tesciline ilişkin İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.09.1984 tarihli ve 1983/190 Esas, 1984/565 Karar sayılı dosyasının UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede davacılar vekilince temyiz edilmiş olduğu anlaşıldığından, işbu dosyanın bekletici mesele yapılarak belirtilen kararın kesinleşmiş olduğunun anlaşılması halinde işin esasına girilerek 21.12.2019 tarihinde kabul edilerek 24.12.2019 tarihli ve 30988 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7201 sayılı Kanun’un 6 ncı ve 7 nci maddesi ve 09.06.2021 tarihinde kabul edilerek 19.06.2021 tarihli ve 31516 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7327 sayılı Kanun’un 20 inci ve 22 nci maddeleri ile 2942 sayılı Kanun’a eklenen Ek Madde 3 ve Geçici 15 ve 17 nci maddeleri uyarınca hüküm kurulması gerektiğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Dördüncü Karar

Mahkemenin 14.11.2023 tarihli ve 2023/278 Esas, 2023/453 Karar sayılı kararı ile davacı ... yönünden davanın açılmamış sayılmasına, diğer davacılar yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; belirlenen bedelin düşük olduğunu, bilirkişi raporunun hatalı olduğunu ileri sürerek Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; kamulaştırma işleminin kesinleştiğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kanun'un 11 nci maddesi.

5. 2942 sayılı Kanun'un Ek Madde 3, Geçici 15 inci ve Geçici 17 nci maddeleri.

6. 16.11.2022 tarihli ve 7421/4 maddesi ile yapılan değişiklik sonrası eklenen ek fıkra ile birlikte Anayasa Mahkemesinin 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı 28.07.2023 tarihli ve 32262 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan iptal kararı nedeniyle güncellenen Ek Madde 3.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu taşınmazın Mülga Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünce 1979 yılında kamulaştırılmasına karar verildiği; ancak taşınmazın kamulaştırma tarihindeki maliklerine çıkartılan noter tebligatlarının usulsüz olduğu, İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.09.1984 tarihli ve 1983/190 Esas, 1984/565 Karar sayılı kararı ile 2942 sayılı Kanun'un 17 nci maddesi gereğince taşınmazın davalı idare adına tescil edildiği, işbu tescil dosyasına ilişkin 1983/190 Esas, 1984/565 Karar sayılı Mahkeme kararı, eldeki kamulaştırmasız el koyma nedeni ile tazminat davasının yargılaması devam ederken, davacılar vekilince temyiz edilmiş ise de ilgili tescil kararın taraflara tebliğ edildiği ve karar temyiz edilmediğinden 07.01.1985 tarihinde kesinleşme şerhi düzenlendiği anlaşıldığından Mahkemesince verilen ek karar ile temyiz talebinin reddine karar verildiği ve bu ek kararın Dairemizin 2023/3448 Esas sayılı kararı ile onandığı anlaşılmıştır. Bu itibarla eldeki kamulaştırmasız el koyma nedeni ile tazminat davasında işin esasına girilmesi yerindedir.

3. 21.12.2019 tarihinde kabul edilerek 24.12.2019 tarihli ve 30988 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 7201 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi ile 2942 sayılı Kanun’a eklenen Ek Madde 3’ün birinci fıkrasının ikinci cümlesindeki; “...dava tarihi itibarıyla...” ibaresi ve 7201 sayılı Kanun'un 7 nci maddesi ile eklenen Geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan; “...ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak..." ibaresi 28.07.2023 tarihli ve 32262 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiştir.

4. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2021 tarihli ve 2018(21)/10-948 Esas, 2021/416 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere: Yargıtayın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır; çünkü mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulî müktesep hak doğmuştur. Yargısal ve bilimsel içtihatlarda "usuli kazanılmış hak" ya da "usuli müktesep hak" olarak adlandırılan bu ilke Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.02.1988 tarihli ve 1987/2-5/0 Esas. 1988/89 Karar sayılı kararında "Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisinin lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usuli kazanılmış hak denilmekledir...” şeklinde tanımlanmakta olup ayrıca Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır. Bu istinalardan birisi de bir kanun hükmü Anayasa Mahkemesince iptal edilirse iptal edilen kanun hükmü usulî kazanılmış hakka aykırı olsa bile uygulanacak öncelik usuli kazanılmış hakta değil, Anayasa Mahkemesinin iptal kararında olacaktır.

5. Bu durumda; eldeki davanın 02.12.2011 açıldığı gözetildiğinde Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; "Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine..." gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre karara bağlanır" genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararı nazara alınarak; eldeki davada dava konusu taşınmaza dava tarihi itibarıyla değerlendirme yapılmak suretiyle değer belirleyen bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulması yerindedir.

6. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmış olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacılardan peşin alınan temyiz harçlarının Hazineye irat kaydedilmesine,

14.01.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Karşı Oy)

(Karşı Oy)

KARŞI OY

2019 yılında 7201 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na (2942 sayılı Kanun) eklenen Ek Madde 3’ün birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümleleri mülga 6830 sayılı Kanun ve 2942 sayılı Kanun’un mülga 16 ncı ve 17 nci maddelerine göre usulüne uygun kamulaştırılıp, idareler adına tescil edilen ancak bedelleri eski malikleri adına bankaya yatırıldığı halde hak sahiplerine ödenmeyen taşınmazların kamulaştırma bedellerinin belirlenmesi yöntemini düzenlemektedir. 7201 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ile getirilen 2942 sayılı Kanun’un Geçici 15 inci maddesinin 2 nci fıkrası ise Ek Madde 3 ün birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin derdest davalarda da uygulanmasını öngörmektedir. Bu düzenleme Dairemizin de kabulünde olduğu üzere; hukuka uygun geçerli bir kamulaştırma bulunmadan ve mülga 16 ncı ve 17 nci maddelerde belirtilen şartlar yerine getirilmeden tescil kararı verilmiş taşınmazlara ilişkin olarak açılan kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı davaları kapsamamaktadır (Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, 16.01.2020 tarihli ve 2019/7050 Esas, 2020/577 Karar sayılı kararı) .

Yukarıda anılan Dairemiz kararından sonra bu tür kamulaştırmasız el atma sayılabilecek halleri de kapsamak üzere TBMM tarafından 2942 sayılı Kanun’un Ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına 2021 yılında 7327 sayılı Kanun’un 20 nci maddesi ile eklenen, 3 üncü cümle ile usulsüz kamulaştırma işlemlerine rağmen idare adına tescil edilen taşınmazların değerinin tespitinde de 1 inci ve 2 nci cümlelerde belirtilen usulün uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Bununla birlikte 2942 sayılı Kanun’un Geçici Madde 17 hükmü de 7327 sayılı Kanun’un 22 nci maddesiyle ihdas edilmiş olup 2942 sayılı Kanun’un Ek Madde 3 hükmünün usulsüz kamulaştırmalarda bedel tespiti yöntemini düzenleyen birinci fıkrasının 3 üncü cümlesinin derdest davalarda da uygulanmasını hüküm altına almaktadır.

Bir şeyin bütünü ifade edildiğinde, bütünü ile birlikte onun parçalarının da tek tek sayılması gerekmez. Eğer 2942 sayılı Kanun’un Ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümleleri mülga 16 ncı ve 17 nci maddelere göre yapılan bütün tescil hallerini kapsıyor olsaydı, aynı maddeye 3 üncü cümle eklenmez ve 2942 sayılı Kanun’un geçici 17 nci maddesi ihdas edilmezdi.

2942 sayılı Kanun’un geçici 15 inci ve geçici 17 nci maddelerinin her ikisinin de özel hüküm olduğu; Geçici Madde 17 nin sonraki hüküm olduğu da nazardan uzak tutulmamalıdır.

Somut olayımızda nazara alınacak hükümlerden;

2942 sayılı Kanun’un geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “…ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak…” ibaresi Anayasa Mahkemesi’nin 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı kararıyla iptal edilmek suretiyle, 2942 sayılı Kanun’un ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin derdest davalarda uygulanamayacağı öngörülmüş ise de; bahse konu iptal kararından etkilenebilecek derdest davalar, mülga 16 ve 17 nci maddelere göre usulünce

kamulaştırılıp da bedeli malikleri adına bankaya yatırılmış olduğu halde hak sahiplerine ödenmeyen bedellere ilişkin olanlardır.

Bu yöntemin usulsüz kamulaştırmada bedel tespitine ilişkin derdest davalarda uygulanmasını engelleyecek bir iptal kararı ise söz konusu değildir. Zira “… dava tarihi itibariyle…” ibaresi hariç 2942 sayılı Kanun’un Ek Madde 3 hükmünün kalan kısmı yönünden bir iptal durumu söz konusu olmayıp Ek 3 üncü madde hükmü değer tespiti yöntemi yönünden halen yürürlüktedir. 2942 sayılı Kanun’un Geçici Madde 17 hükmü yönünden de herhangi bir iptal durumu söz konusu olmayıp bu madde hükmü de halen yürürlüktedir.

Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya baktığımızda davanın konusunun usulsüz kamulaştırmada bedel tespitine ilişkin olduğu ve bu davada da 2942 sayılı Kanun’un geçici 17 nci maddesi, aynı Kanun’un ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 3 üncü cümlesi ile bu cümlenin atfıyla aynı fıkranın 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin uygulanması gerektiği düşünülmektedir.

Hâl böyle iken eldeki davada uygulanmasına yer olmayan, 2942 sayılı Kanunun geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “...ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak…” ibaresinin, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi gerekçe gösterilerek onama cihetine gidilmesi hukuka uygun görülmediğinden sayın çoğunluğun görüşüne iştirak edilmemiştir. 14.01.2025