Logo

5. Hukuk Dairesi2024/2400 E. 2024/8100 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırma bedelinin tespiti davasında, bedelin hesaplanma yöntemi, uygulanan kapitalizasyon ve objektif değer artış oranları ile faiz oranı ve başlangıç tarihinin doğru olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmaza gelir metoduyla değer biçilmesinin, uygulanan kapitalizasyon faiz oranı ve objektif değer artış oranının uygun olduğu, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının kesinleşmemiş davalarda da uygulanması gerektiği ve 2942 sayılı Kanun’un 10. maddesinin 9. fıkrasının iptali nedeniyle fark kamulaştırma bedeline davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından itibaren yasal faiz uygulanması gerektiği gözetilerek istinaf kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/499 Esas, 2023/1446 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Batman 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/40 Esas, 2022/833 Karar

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı idare vekili ve bir kısım davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı idare vekili ve bir kısım davalılar vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı idare vekili ve bir kısım davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Batman ili ... köyü 196 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı taraf cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelin ihtilafsız olan kısmının davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili ve bir kısım davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda verim miktarlarının ve ürün fiyatlarının resmi verilerin aksine yüksek alındığını, buna karşılık üretim masrafları ile kapitalizasyon faiz oranı düşük alınmak suretiyle taşınmazın m² birim fiyatının suni olarak yükseltildiğini, objektif değer artışı uygulanmasının hatalı olduğunu, kapitalizasyon faiz oranı belirlenirken dikkate alınan hususların mükerrer olarak objektif değer artışında da nazara alındığını, resmi verilere uyulmayarak kamulaştırma bedelinin yüksek belirlendiğini, taşınmaz üzerinde olduğu belirtilen her bir ağacın değerinin resmi verilere aykırı olarak yüksek belirlendiğini iddia ederek kararı istinaf etmiştir.

2.Davalılar ... vd. vekili istinaf dilekçesinde özetle; mısır samanının münavebeye alınmadığını ve alınması gerektiğini, objektif değer artış oranının düşük hesaplandığını, münavebe ürünlerinin üretim masraflarının brüt gelirlerinin yarısını geçtiğini oysa Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre üretim masrafının brüt gelirin 1/3'ünü geçemeyeceğini iddia ederek kararı istinaf etmiştir.

3.Davalılar ... vd. vekili Av. ... istinaf dilekçesinde özetle; bedel tespit ve tescil davalarında davalılar arasında zorunda dava arkadaşlığı olmadığından vekil ile temsil edilen her bir davalı lehine ayrı ayrı vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, üretim masrafının brüt gelirin 1/3'ünden fazla hesaplanmasının hatalı olduğunu, objektif değer artış oranının düşük hesaplandığını, ürünlerin dekara verim miktarının düşük alındığını iddia ederek kararı istinaf etmiştir.

4.Davalılar ... vd. vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre ürünlerin üretim masrafının brüt gelirin 1/3'ünden fazla olmaması gerektiği halde masrafların yüksek alındığını, ağaçların bedelinin eksik hesaplandığını ileri sürerek kararı istinaf etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; dava konusu taşınmazın zeminine sulu tarım arazisi olarak o yörede mutat olarak ekilen münavebe ürünleri esas alınıp, kapitalizasyon faiz oranı % 4 uygulanarak çıplak metrekaresine 17,87 TL değer biçildiği, taşınmazın konumu, ana yollara ve yerleşim alanlarına uzaklığı gözetilerek gelir metoduna göre tespit edilen m² birim fiyatına % 20 oranında objektif değer artırıcı unsur ilave edilerek sonuç m² birim fiyatının 21,44 TL olarak belirlendiği, üzerinde bulunan ağaçlara ise yaş, cins ve verim durumuna göre maktuen değer biçildiği, taşınmazın vasfına, konum ve niteliklerine, aynı bölgeden intikal eden dava dosyalarına göre bilirkişi kurulunca belirlenen kapitalizasyon faiz oranı ile dava konusu taşınmaz için belirlenen m² birim fiyatının uygun ve resmi verilerle uyumlu olduğu, bu nedenle hükme esas alınan bilirkişi raporunun yasal niteliklere haiz ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca gelir metodu esas alınarak değer biçilmesine ve tespit edilen bedelin kararın kesinleşmesi beklenmeden derhal davalı tarafa ödenmesine ilişkin ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve kanuna uygun olduğu anlaşıldığından tarafların istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili ve bir kısım davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda verim miktarlarının ve ürün fiyatlarının resmi verilerin aksine yüksek alındığı, buna karşılık üretim masrafları ile kapitalizasyon faiz oranı düşük alınmak suretiyle taşınmazın m² birim fiyatının suni olarak yükseltildiğini, objektif değer artışı uygulanmasının hatalı olduğunu, kapitalizasyon faiz oranı belirlenirken dikkate alınan hususların mükerrer olarak objektif değer artışında da nazara alındığını, resmi verilere uyulmayarak kamulaştırma bedelinin yüksek belirlendiğini, taşınmaz üzerinde olduğu belirtilen her bir ağacın değerinin resmi verilere aykırı olarak yüksek belirlendiğini iddia ederek kararı temyiz etmiştir.

2.Davalılar ... vd. vekili temyiz dilekçesinde özetle; mısır samanının münavebeye alınmadığını ve alınması gerektiğini, objektif değer artış oranının düşük hesaplandığını, münavebe ürünlerinin üretim masraflarının brüt gelirlerinin yarısını geçtiğini oysa Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre üretim masrafının brüt gelirin 1/3'ünü geçemeyeceğini iddia ederek kararı temyiz etmiştir.

3.Davalılar ... vd. vekili temyiz dilekçesinde özetle; objektif değer artış oranının düşük hesaplandığını, ürün masraflarının fazla verimlerinin düşük alındığını, münavebe planının 1/2 olarak hesaplanmasının hatalı olduğunu, mısır samanının münavebeye eklenmesi gerektiğini, diğer davalılardan ayrı olarak taraflarına vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, kamulaştırma bedeline dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini iddia ederek kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arazi niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir esas alınarak değer biçilmesi yerindedir.

3. Dava konusu taşınmazın özelliklerine ve dosya kapsamına göre uygulanan kapitalizasyon faiz oranı ve objektif değer artış oranı uygun görülmüştür.

4. Yargıtayın hukukî güvenlik ve hukukî öngörülebilirliğin temini amacıyla içtihat birliğini sağlama görevinin bulunduğu nazara alınarak yapılan değerlendirmeye göre; 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması yerindedir.

5.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı idare vekilinin ve bir kısım davalılar vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usûl ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, bir kısım davalılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.07.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Karşı Oy)

(Karşı Oy)

KARŞI OY

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.

Bu nedenle somut olayda kanaatimizce;

Her ne kadar 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas - 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmesi ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar geçen süre için kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz oranının uygulanması”, diğer bir ifadeyle Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak dava tarihinden itibaren karar tarihine kadar faize hükmedilmesi gerekmekte ise de;

Bir kısım davalılar vekilleri 16.01.2024 tarihli temyiz dilekçelerinde kamulaştırma bedeline dava tarihinden itibaren faiz işletilmemesini temyiz konusu yapmışlar, buna karşın “yasal faiz” oranının dışında bir “faiz” oranının uygulanmasına ilişkin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26/1 inci maddesinde düzenlenen “Taleple bağlılık ilkesi” kapsamında değerlendirilebilecek bir talepte bulunmamışlardır. Dolayısıyla asıl alacağın fer'isi niteliğindeki faiz alacağı için uygulanacak faiz oranına ilişkin davalı tarafın bir temyiz talebi bulunmadığından temyiz sebeplerine göre sadece faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olarak esas alınması yönünden Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı Dairemiz Sayın çoğunluğu tarafından verilen "Onama kararına" ve “Değerlendirme” bölümünün 4 No.lu bendinde yazılı olan gerekçesine açıkladığımız nedenlerle katılmıyoruz. 04.07.2024