"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1609 Esas, 2024/51 Karar
DAVA TARİHİ : 04.03.2022
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaali Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/68 Esas, 2023/192 Karar
Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Sakarya ili, ..., Açmabaşı köyü, Gedik Mevkii, 102 ada 10 parsel sayılı taşınmazın, Kocaali Asliye Hukuk Mahkemesinin bilirkişi raporuna ekli krokide A harfi ile gösterilen 2.895,58 m²lik kısmının tapu kaydının iptal edilerek Hazine adına tesciline karar verildiğini, kararın onanarak kesinleştiğini, davacının mülkiyet hakkının ihlal edildiğini belirlenecek tazminatın tapu kaydının iptal tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın kamu malı niteliğinde olmadığını, Hazinenin özel mülkü için kadastro çalışmaları sırasında uygulanmayan tapuya dayalı olarak 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 sayılı Kanun) 12 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca dava açma yetkisini kullanarak tapuyu iptal ettirdiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mütegayip kişiden kalan taşınmazların 3402 sayılı Kanun'un 16 ncı maddesinde yer alan kamu malları arasında yer almadığı, bu gayrimenkullerin Hazinenin özel mülkü olarak kabul edildiği, davalı Hazinenin dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali için kadastro öncesi hukuki sebebe dayanarak dava açtığı, dava sonunda Hazine özel mülkü için kadastro çalışmaları sırasında uygulanmayan 3402 sayılı Kanun'un 12/3 maddesine dayalı olarak tapu kaydının iptaline karar verildiği, bu durumda tapu kaydına güvenden kaynaklanan bir zarar ve buna bağlı tazminattan söz edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen davanın reddine dair kararın mülkiyet hakkına ve hakkaniyet ilkesine aykırı olduğunu, tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararların Devletin sorumluluğunda olduğunu, Mahkemece verilen kararın Yargıtay (Kapatılan) 20 ve 5. Hukuk Dairesi kararlarına ve yerel mahkemenin önceki kararlarına aykırı olduğunu belirterek, usul ve Kanuna aykırı İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesinin kararı hem maddi olay, hem de hukuka uygunluk yönünden incelendiği, kararda esası etkileyen bir usul hatası bulunmadığı, vakıa tespitlerinin tam ve doğru olarak yapıldığı, maddi hukuk normlarının doğru olarak uygulandığı, delillerin değerlendirilmesinde de usule aykırılık bulunmadığı belirtilerek davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin tapu siciline güvenerek malik olduğunu, davacının kazanımının korunmamasının mülkiyet hakkının ihlali niteliğinde olduğunu, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fırkası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Dosyanın incelenmesinde; dava konusu Sakarya ili, ..., Açmabaşı köyü, 102 ada 10 parsel sayılı, fındık bahçesi vasıflı taşınmazın 09.06.2005 tarihinde yapılan genel arazi kadastro çalışmaları sırasında zilyetlikten Hüseyin oğlu Ömer Özgül adına tespit ve tescil edildiği, 14.04.2010 tarihinde dava konusu taşınmazın Ömer Özgül mirasçılarına intikal edildiği, davacı ...’ün ise dava konusu taşınmazın 7/8'ine 14.04.2010 tarihinde alım ve intikal yolu ile malik olduğu, diğer davacı ...’ün ise dava konusu taşınmazın 1/8'ine 14.04.2010 tarihinde intikal yolu ile malik olduğu, Hazine vekili tarafından dava konusu taşınmazın mütegayyip eşhastan metruken Hazine’ye intikal eden taşınmazlardan olduğu gerekçesiyle Kocaali Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/209 Esas, 2014/270 Karar sayılı dosyası ile eski tapu kaydına dayanılarak açılan tapu iptal tescil davasında davanın kabulüne karar verildiği ve dava konusu taşınmazın 2.895,58 m²lik kısmının tapu kaydının iptal edilerek Hazine adına tesciline karar verildiği, bu kararın temyiz edilmeksizin 11.03.2015 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 04.03.2022 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
3. 3402 sayılı Kanun’un 12 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde kadastro öncesi sebebe dayanılarak açılan dava sonunda dava konusu taşınmazın 1331 sayılı Emval-i Metruke Kanunları'na göre Hazineye intikal eden yerlerden olduğu gerekçesiyle tapu kaydının iptal edilerek Hazine adına tescil edilmesi nedeniyle mülkiyetin kaybedildiği ileri sürülerek açılan tazminat davasında dava konusu taşınmazın tapu kaydının idarece sonradan oluşturulan başka bir tahdit ya da kadastro komisyonunun işlemi ile ortadan kaldırılmadığı, tapu kaydının; yasama, yürütme ve yargı erkinin birbirinden ayrı ve bağımsız olması ilkesinin doğal sonucu olarak yürütülen yargısal bir faaliyet neticesi iptal edildiği gözetildiğinde, davacı tarafın mülkiyet hakkını kaybettiğinden bahisle açtığı tazminat davasında 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi koşulları oluşmadığından, davanın reddine karar verilmesi yerindedir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,Peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,28.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.