Logo

5. Hukuk Dairesi2024/252 E. 2024/6925 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tapu malikleri ile davalı idare arasında, idare adına tescil edilen taşınmazın kamulaştırmasız el atma nedeniyle bedelinin tespiti ve tahsili istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın tapu kaydının davacılar adına 1969 yılında oluşturulması ve sonrasında hasımsız açılan tescil davasıyla idare adına tescil edilmesi nedeniyle kamulaştırmasız el atmanın gerçekleştiği, belirlenen bedelin de emsal değerlere uygun olduğu gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/895 Esas, 2023/2034 Karar

DAVA TARİHİ: 17.01.2020

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ: İstanbul 8. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/38 Esas, 2022/113 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu İstanbul ili, ...,... Mahallesi 369 parsel (eski 19 parsel) ve 375 parsel (eski 21 parsel) sayılı taşınmazlarda muris Tahsin oğlu ...'nun hissedar olduğu dava konusu taşınmazların davalı idare tarafından kamulaştırma yapılmadığı halde fiilen kullanıldığını belirterek taşınmazların bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazda 221 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerektiğini, yine 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) Geçici Madde 4 üncü maddesi gereğince iş bu davada 2492 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanamayacağını, hak düşürücü sürede açılmaması nedeniyle işbu davanın usulden reddi gerektiğini, aksi takdirde 2942 sayılı Kanun’un 38 inci maddesi gereği davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulü ile taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; 221 sayılı Kanun uyarınca davanın reddi gerektiğini, taşınmaza 1956 yılı öncesi el atıldığını, kamu malı niteliğinde olan vakıf mallarının özel mülkiyete konu olamayacağını, taşınmazın hayrat niteliğinde olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kamulaştırmasız el atılan arsa niteliğindeki taşınmaza mahallinde yapılan keşif sonucu emsal karşılaştırması yapılarak değer biçen, usul ve kanuna uygun olarak düzenlenen bilirkişi raporuna göre el atma bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesi doğru olduğu gibi, dava konusu taşınmazların mülkiyetinin 1969 yılında tapulama ile kazanıldığı, bu nedenle 221 sayılı Kanun'un davada uygulanma olanağı bulunmadığı, Anayasa Mahkemesinin 04.08.2022 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan 21.04.2022 tarihli ve 2021/19 Esas, 2022/46 Karar sayılı kararı ile 221 sayılı Kanun’un da iptal edildiği anlaşılmakla davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf başvuru dilekçesinde belirttiği hususları ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı tapu malikleri ile davalı idare arasında kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin sorumlu idareden tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine men'i müdahale davası açmağa hakkı olduğuna; ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kanun'un 11 nci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; dava konusu taşınmazın geldisi eski 19 parsel ve eski 21 parsel sayılı taşınmazların 1969 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında davacıların murisleri adına tespit ve tescil edilmesinden sonra, İstanbul Sular İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılıp, 1971/1046 Esas, 1973/1080 Karar sayılı dosya üzerinden hasımsız olarak görülen dava neticesinde, 221 sayılı Kanun hükümleri uyarınca idare adına tesciline karar verildiği anlaşılmıştır.

3. Dava konusu taşınmazın gerek tapudaki ilk tesis tarihinin 1969 yılı olması, gerekse de İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1971/1046 Esas, 1973/1080 Karar sayılı hükmen tescil davasının kayıt maliklerinin davada taraf olarak bulunması sağlanmaksızın hasımsız olarak görülüp 221 sayılı Kanun hükümleri uyarınca idare adına tescil edilmiş olması dikkate alındığında, dava konusu taşınmazın usulüne uygun bir kamulaştırma işlemi yapılmaksızın idare adına tesciline karar verildiği ve somut olayda kamulaştırmasız el atma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü doğrudur.

4. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmazlara 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak ve Dairemiz denetiminden geçen paydaş dosyaları için belirlenen metrekare birim fiyatları ile uyumlu olarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davalı idare vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.