"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2472 Esas, 2023/4355 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/22 Esas, 2023/253 Karar
Taraflar arasındaki taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 18.02.2025 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davacı vekili Avukat... (yetki belgesi) ve davalı Hazine vekili Avukat ... gelmişlerdir.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin paydaş olduğu ......., ili, ....... ilçesi, ... 1 ada 24 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının Hazine tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda iptal edilerek tapu sicilinden terkinine karar verildiğini, 4721 sayılı Kanun'nun 1007 nci maddesi gereğince uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının dava konusu taşınmazdaki hisseleri iktisap ettiği kesinleşmiş mahkeme kararları bulunduğundan dava konusu taşınmaz üzerinde geçerli bir mülkiyet hakkı devraldığını, tapu kaydında davalı şerhinin bulunmasının iyiniyeti ortadan kaldırmayacağını, zira bu şerhin devam eden yargılama sonucunda taşınmaz tapusunun iptal edilebileceği bilgisine ilişkin olup 4721 sayılı Kanun'un 1007 inci maddesinde gereği zararın devlet tarafından karşılanmasına engel teşkil etmediğini, aksi düşüncenin mülkiyet hakkının ihlali sonucunu doğuracağını, davacının satın aldığı tarih itibarıyla geçerli bir tapu kaydı mevcut olup hakkını devraldığı maliklerin halefi olduğundan ilk maliklerin sahip olduğu tüm hak ve yükümlülükleri devraldığını, ilk malikler 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinde tanımlanan hakları kullanabilecek iken mülkiyet hakkını ondan devralan haleflerinin aynı haklardan yararlanamayacağının kabul edilmesinin mülkiyet hakkının özüne aykırı olduğunu, taşınmazın aynına ilişkin dava devam etmekte iken -tapu müdürlüğünde- devlet organınca yapılan resmi işlem sonucunda paylar devralındığına göre kayıtların halen devletin güvencesi altında bulunduğunu, Anayasa Mahkemesinin 2019/4977 başvuru numaralı 24.11.2021 tarihli kararına göre Devletin hatalı olarak oluşturduğu tapunun alış ve satış işlemlerine konu edilmesinin hukuken yasak olmadığını, somut olayda mahkemenin taşınmazın satışının engellenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı vermediğini, başvurucunun Hazine tarafından iptal davasına konu edilen bir taşınmazı satın almış olmasının Anayasa'nın 35 inci maddesindeki güvenceleri etkisiz kılmadığını ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine yönelik verilen kararda usul ve kanuna aykırılık görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan redine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını tekrar ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
6. 4721 sayılı Kanun'nun "Tapu sicilinin açıklığı” karar başlıklı 1020 inci maddesi şöyledir:
“Tapu sicili herkese açıktır. İlgisini inanılır kılan herkes, tapu kütüğündeki ilgili sayfanın ve belgelerin tapu memuru önünde kendisine gösterilmesini veya bunların örneklerinin verilmesini isteyebilir.
7. 4721 sayılı Kanun'nun "Dürüst Davranma" karar başlıklı 2 nci maddesi şöyledir:
"Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz."
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre; dava konusu Fethiye ilçesi, ... l ada 24 parsel sayılı taşınmazın ... tarafından Fethiye 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1980/887 Esas, 1999/292 Karar sayılı dosyasında açılan tapu iptali ve tescil istemli davada, krokide (C) harfi ile işaretli 143.340 m²lik kısmının kıyı kenar çizgisinde kaldığından tapu kaydının iptaline, aynı tarihli krokide (A) ve (B) harfi ile işaretli kısımlarla ilgili davanın reddine, kal konusunda davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, kararın Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Başkanlığının 24.04.2017 tarihli ve 2015/14817 Esas, 2017/6110 Karar sayılı kararı ile hükmün tescil yönünden düzeltilerek onanmasına karar verildiği ve kararın 24.04.2017 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 18.04.2019 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı, tapu kaydında Fethiye 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1980/887 Esas sayılı dosyasından "16.06.1988 tarihli ve 2130 yevmiye sayılı işlem ile ihtiyati tedbir" şerhi, yine aynı mahkemenin 07.10.2015 tarihli ve 14041 yevmiye nosu ile "kesinleşmemiş mahkeme kararı vardır" şerhi konulduğu, bir kısım paydaşın paylarını gayrimenkul satış vaadi sözleşmeleri ile Ali Karacan isimli kişiye sattığı, davacı ...'in noterde yapılmış farklı tarihli temlik sözleşmeleri ile ........,'dan satış vaadi sözleşmesindeki haklarını temlik aldığı ve bu temlike dayanarak davacının açtığı tapu iptal ve tescil davalarında Fethiye 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/97 Esas, 2015/419 Karar, Fethiye 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/69 Esas, 2015/404 Karar, Fethiye 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/205 Esas, 2015/260 Karar sayılı kararları ile davaların kabul ile sonuçlandığı ve bu kararların 22.02.2016, 24.02.2016 ve 26.11.2015 tarihlerinde kesinleşmesi üzerine tapuda davacı adına pay tescillerinin yapıldığı anlaşılmıştır.
3.Buna göre; ihtiyati tedbir ve kesinleşmemiş mahkeme kararı vardır şerhlerini tapuda görmesine rağmen taşınmazda pay satın alan davacının iyi niyetli olduğundan ve 4721 sayılı Kanun'un 2 nci maddesi uyarınca dürüst davrandığından söz edilemez. Hâl böyle olunca, davacının tapusunun iptali sebebiyle bir zararının oluştuğu kabul edilse bile bu zararın tapu sicil kayıtlarının doğru tutulmamasından kaynaklandığı söylenemeyeceği alacağı temlik almasından dolayı uğradığı zararı 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca Devletten isteyen davacının uğradığı zarar ile tapu işlemleri arasında nedensellik bağının varlığından da bahsetmek mümkün olmayacağından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
6. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aleyhine temyiz olunan davalı yararına 03.10.2024 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 28.000,00 TL vekâlet ücretinin temyiz edenden alınmasına,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.