Logo

5. Hukuk Dairesi2024/2618 E. 2024/7807 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının düzeltilmesi sonucu oluşan arsa yüzölçümü farkından kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tapu sicilinden kaynaklanan zararlardan devletin sorumlu olduğu ve kadastro işlemlerinin de tapu işlemlerinin bir parçası olarak kabul edildiği gözetilerek, mahkemenin Hazine aleyhine tazminata hükmeden kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/212 Esas, 2023/540 Karar

DAVALILAR: 1. ... vekili Avukat ...

2. ... vekili Avukat ...

DAVA TARİHİ: 02.03.2012

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasındaki tapu kaydının hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, davanın davalılardan ... yönünden karar verilmesine yer olmadığına, Hazine yönünden ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalılardan Hazine vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Ankara ili, ...,...Mahallesi 13057 ada 8 parselde kayıtlı arsa niteliğindeki taşınmazı 465 m² olarak satın aldığını, ancak arsayı aldıktan sonra yaptırılan ölçümleme sonucunda arsa miktarının 429,07 m² olduğunun tespit edildiğini, bu nedenle fazlaya dair haklar saklı kalmak üzere eksik arsa bedeli olarak 26.570 TL ve ölçüm için ödenen 2.500 TL'nin işlemden sorumlu olan tapu sicil müdürlüğü ve satıcı davalıdan tahsili talep edilmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının yerinde olmadığını, taşınmazın niteliğinin arsa olmasına karşın üzerinde üç katlı mesken niteliğinde bina bulunduğunu, binayı işa eden kooperatifin yasal işlemleri tamamlamaması nedeniyle tapu kaydında arsa vasfında gözüktüğünü, davalı tarafından mesken olarak kullanıldığını, başka bir taşınmaz almak amacıyla satılmak istendiğini ve emlak komisyoncusu aracılığı ile taraflar arasında görüşmeler yapılarak satış hususunda anlaşma sağlandığını, davacının binayı görerek bilerek 290.000 TL bedel ile satın aldığını, arsa miktarındaki farklılığın parselasyon çalışmaları sırasında hatalı hesaplamadan kaynaklandığını bu nedenlerle davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

2. Davalı ... Sicil Müdürlüğünü temsilen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı adına Hazine vekili cevap dilekçesinde; davanın Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı aleyhine açılması gerektiğini, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, diğer yandan davacının çaplı taşınmazı satın alırken gerekli araştırmayı yaparak satın alması gerektiğini, araştırmanın yapılması halinde arsadaki eksikliğin görülebileceğini, idarenin kusurunun bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 28.01.2014 tarihli ve 2012/116 Esas, 2014/30 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 23.02.2016 tarihli ve 2015/2397 Esas, 2016/1113 Karar sayılı kararı ile Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

3. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararına karşı davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

4. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme soncunda; dosya içeriğinden davacı tarafın müteselsil sorumluluk esaslarına dayanarak açtığı davada Hazineyi değil, resmi satış işlemini yapan Çankaya Tapu Müdürlüğünü hasım gösterdiği, yapılan tebligat üzerine Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığını temsilen Hazine vekilinin davaya cevap verdiği, hükmün de Tapu Sicil Müdürlüğünü temsilen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı hakkında kurulmuş olduğunun anlaşıldığı, dava dilekçesindeki anlatım ve istemden, asıl dava edilmek istenenin tapu müdürlüğü değil, Hazine olduğu hal böyle olunca, ortada belirgin bir biçimde temsilcide yanılma hali bulunduğu kabul edilerek Çankaya Tapu Müdürlüğü aleyhine açılan dava yönünden husumetin Hazineye yönlendirilmesi için davacı yana olanak verilmesi, Hazinenin delilleri de toplanarak oluşacak sonuca göre ve Hazine hakkında bir karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmadan hüküm kurulmuş olması nedeniyle hükmün bozulması, bozma nedenine göre de davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmemesi gerekirken bu olgu gözden kaçırılarak hükmün onanması doğru görülmediğinden davacı vekilinin karar düzeltme istemi kabul edilerek Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar

Mahkemenin 11.07.2017 tarihli ve 2017/99 Esas, 2017/374 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairece yapılan inceleme sonucunda; Ankara ili, ...,...Mahallesi 13057 ada 8 parsel sayılı taşınmazın aplikasyon krokisinde verilen koordinatların planı ve zemin sınırları ile uyumlu olduğu, 64800 numaralı parselasyon planına ait ölçü krokisi ve alan hesabının bulunmadığı, yüzölçüm düzeltilmesinin yapıldığı, yapılan düzeltme nedeniyle komşu parsellerin etkilenmediği anlaşıldığından 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında devletin sorumluluğuna ilişkin koşulların oluştuğunun kabulu ile arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza emsal incelemesi de yapılarak değer biçilmesi gerekirken, eksik incelemeyle hüküm kurulması doğru görülmeyerek Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı ... yönünden verilen karar bozma ilamı dışında bırakıldığından yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, Hazine yönünden ise kısmen kabulü ile belirlenen tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davacı tarafa ödenmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; Kadastro çalışmaları esnasındaki işlemlerin tapu sicili kavramı içerisinde değerlendirilemeyeceğini, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22 nci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi çalışmalarının mülkiyet değişimi işlemi olmadığını, sınırlarda bir değişiklik bulunmadığını, bedelin yüksek bbelirlendiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir: “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu Ankara ili, ...,...Mahallesi 13057 ada 8 parsel sayılı, 465 m² yüzölçümlü, arsa vasıflı taşınmazın İmar İdare Heyetinin 24.09.1973 tarihli ve 599 sayılı kararı ile 64800 numaralı plan ile 465 m² olarak oluşturularak Şaban Şevki Mutlu adına tescil edildiği, adı geçen tarafından 20.07.1994 tarihinde ...’ye satıldığı, eldeki dosyanın davacısının ise, taşınmazı ...'den 29.09.2011 tarihinde satış yoluyla devraldığı, 19.11.2011 tarihli muvafakate istinaden dava konusu taşınmazın yüzölçümünün 15.03.2012 tarihli ve 11523 yevmiye numaralı işlem ile 429,70 m² olarak düzeltildiği, eldeki davanın ise 02.03.2012 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.

3. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan mahkeme kararının ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.