"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/31 Esas, 2023/93 Karar
DAVA TARİHİ : 17.02.2014
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini davasında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Balıkesir ili, Karesi ilçesi, Kabakdere Mahallesi eski 509 parsel (ifrazen 721, 722 ve 723 parsel (3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun Ek-1 inci maddesi uyarınca sırasıyla 105 ada 1 parsel, 106 ada 1 parsel ve 107 ada 1 parsel)) sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini ve yol olarak tapudan terkinini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı idarece teklif edilen bedelin çok düşük olup kabul edilemeyeceğini, taşınmazın konumu nazara alınarak arsa olarak değer biçilmesi gerektiğini savunarak taşınmazın gerçek değerinin tespitini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 17.07.2014 tarihli ve 2014/73 Esas, 2014/332 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne ve tespit edilen kamulaştırma bedelinin davalılara derhal ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline, yol olarak tapudan terkinine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 17.07.2014 tarihli ve 2014/73 Esas, 2014/332 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesince yapılan temyiz incelemesi sonucunda; Bakanlar Kurulunun Yargıtayca da kısmen benimsenen 28.02.1983 tarihli ve 1983/6122 sayılı kararı uyarınca, imar planında yer almayan bir taşınmazın arsa sayılabilmesi için belediye veya mücavir alan sınırları içinde olması, belediye hizmetlerinden yararlanması ve meskûn yerler arasında yer alması gerektiğinden taşınmazın konumuna belirtilen hususlardaki çelişkileri ortadan kaldıracak şekilde gerekirse tekrar keşif yapılarak dava konusu taşınmazın niteliği ayrıntılı olarak tespit edilip sonucuna göre değerlendirme yapılması gerekirken eksik inceleme ile dava konusu taşınmaz arazi olarak değerlendirilerek hüküm kurulması, kabule göre de dava konusu taşınmazın bilirkişi raporunda yazılı özellikleri dikkate alındığında %300 oranında objektif artış etkisi yapacağı dikkate alınmadan %100 objektif artış veren bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması ile dava konusu taşınmazın değerlendirilmesinde Balıkesir Merkez İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünün 2014 yılına ait verilerinin esas alınması gerekirken 2013 yılı verilerinin esas alınıp dava tarihine endeksleme yapmak suretiyle bedel belirleyen bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması ve davacı idarenin harçtan muaf olduğunun gözetilmemesi doğru görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
Mahkemenin 04.04.2017 tarihli ve 2016/397 Esas, 2017/114 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 04.04.2017 tarihli ve 2016/397 Esas, 2017/114 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda; dava konusu taşınmaz kısmen 1/1000 Ölçekli Uygulama İmar Planı içerisinde olduğu gibi Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün parsel sorgulama uygulama sitesinden edinilen bilgilere göre de arsa niteliğinde olup hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise taşınmaza arazi niteliği ile değer biçildiğinden alınan raporun geçersiz olduğu gözetilerek emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmek üzere yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi, bozma öncesi tespit edilen kamulaştırma bedeline 18.06.2014 tarihinden ilk karar tarihine, bozma sonrası tespit edilen fark bedele ise 18.06.2014 tarihinden son karar tarihine kadar yasal faiz işletilmesi gerektiğinin ve dava konusu taşınmazın tapu kaydında yer alan haczin bedele yansıtılmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar
Mahkemenin 19.06.2020 tarihli ve 2019/7 Esas, 2020/197 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne, fark bedelin karar kesinleşinceye kadar üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılarak karar kesinleştiğinde davalılara ödenmesine karar verilmiştir.
E. Üçüncü Bozma Kararı
1. Mahkemenin 19.06.2020 tarihli ve 2019/7 Esas, 2020/197 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda piyasa araştırması yapılmak suretiyle resmi olmayan alım satımlar üzerinde değerlendirme yapıldığından söz edilerek emsal incelemesi yapılmaksızın soyut ifadelerle değer biçildiğinden, bu rapora göre hüküm kurulması mümkün olmadığından yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi, davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiğinin düşünülmemesi ve kamulaştırma bedelinin davalılara derhal ödenmesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.
F. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile işbu bedelin davalılara derhal ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline, yol olarak tapudan terkinine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; tespit edilen kamulaştırma bedelinin yüksek olduğunu, emsalin uygun olmadığını, faiz hükmünün hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; belirlenen bedelin düşük olduğunu, faiz konusunda Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararına gözetilerek tespit edilen bedele kamu alacakları için öngörülen en yüksek oranda faiz uygulanması gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi yerindedir.
3. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun'un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun'un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiş. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa'nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; ''İptal kararları geriye yürümez'' hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; ''Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme itiraz olunması iktiza eylemesine...'' gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; '' Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre karara bağlanır'' genel hukukî prensibin hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun, 10.05.1017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasında başlamak üzere yasal faiz uygulanması doğrudur.
4. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla, davacı idare vekilinin tüm, davalılar vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
5. Mahkemenin 19.06.2020 tarihli kararı ile tespit edilen fark kamulaştırma bedeli 40.376,53 TL’nin son karar ile birlikte davalılara ödenmesine karar verildiği gözetilerek bu fark bedele son karar tarihi olan 22.11.2023 tarihine kadar yasal faiz işletilmesi gerekirken, üçüncü karar tarihi olan 19.06.2020 tarihine kadar faiz işletilmesi doğru görülmemiştir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı idare vekilinin tüm, davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının 7 numaralı bendinin “c” harfi ile gösterilen alt bendindeki “üçüncü karar tarihi olan 19/06/2020 tarihine” ibaresinin çıkartılarak yerine “son karar tarihi olan 22.11.2023 tarihine” ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına, davalılardan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,26.12.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.
Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasına yönelik Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin (Davalılar vekilinin 13.02.2024 tarihli dilekçesindeki “faize” ilişkin talebi) de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas - 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar” Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak faize hükmedilmelidir.
Hâl böyle iken, eldeki derdest davada Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı, Sayın çoğunluğun “Düzeltilerek Onama kararına ve faizle ilgili 3 No’lu Değerlendirme” görüşüne, açıkladığımız nedenlerle katılmıyoruz. 26.12.2024