Logo

5. Hukuk Dairesi2024/3426 E. 2025/2532 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı idare tarafından kamulaştırılan taşınmazın kamulaştırma amacına uygun kullanılmadığı iddiasıyla açılan tazminat davasında, geri alım hakkının olup olmadığı ve değer artışından kaynaklanan tazminat talep edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Kamulaştırılan taşınmazın kısmen de olsa kamu yararı amacıyla kullanıldığı, aynı amaç için birden fazla taşınmazın kamulaştırıldığı ve bunların bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği, davacının geri alım ve tazminat taleplerinin yasal süreleri geçtiği gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/4992 Esas, 2024/113 Karar

KARAR : Yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : Aliağa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/262 Esas, 2023/341 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırma yolu ile idareye devredilen ancak davalı tarafından kamulaştırma amacına uygun herhangi bir işlem yapılmadığından mülkiyet hakkı ihlaline dayalı olarak taşınmazın güncel değerindeki artışın tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davacılar vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 25.02.2025 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü yetki belgesine istinaden davacılar vekili ...ve davalı vekili Avukat ... gelmişlerdir.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I.DAVA

Davacılar vekili dava dilekçelerinde özetle; İzmir ili, ..., ...köyünde kain ve tapunun 393 parsel sayısında kayıtlı 12542 m²lik kısım ile İzmir ili, ..., ...köyü 643 parselde adına kayıtlı 6705 m² olmak üzere toplam 19247 m² taşınmaz kök muris Süleyman Hiçyılmaz adına kayıtlı iken, davalı kurumun 15.11.1976 tarih ve 1233 sayılı kararları ile “Yüksek Vasıflı Çelik Fabrikası Kurulması" kamulaştırma amacına matuf olarak kamulaştırma kararı verildiğini ve her iki parselde ifraz edilmek sureti ile gerek müvekkillerine ait ve gerekse diğer kamulaştırılan kısımlar İzmir ili, ..., ...köyü 11 ada 1 parselde 1.336.747 m² olarak ayrı bir parsel olarak tescil gördüğünü, söz konusu taşınmazda müvekkillerinin halen 16995/1.3336.747 hisse olarak malik gözüktüklerini, 50 yıla yakın bir süredir kamulaştırma amacı olan “ yüksek vasıflı çelik fabrikası “ kurulmasına ilişkin herhangi bir işlem tesis edilmediği gibi halen 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planında “sanayi alanı” olarak onaylanmış olan taşınmaz Aliağa ilçesinin sanayi bölgesinde en değerli yerlerden bir yerde konumlanmış olmasına rağmen söz konusu taşınmaz hurdalık olarak kullanıldığını, kamulaştırmanın artık meşruiyetini kaybettiğini ve mülkiyet hukuku anlamında, kamu yararı ile mülkiyet hakkı arasında müvekkillerinin mülkiyet hakkının zedelenmesi bakımından adil dengenin açıkça ihlal edildiği ve taşınmazın değer artışı sebebi ile artı değerinin tazmini gerek AİHM ve gerekse Anayasa Mahkemesi kararları ile sabit olduğunu belirterek mülkiyet hakkının ihlalinden kaynaklanan tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; şirketlerinin sermayesinin tamamının Hazineye ait Milli Savunma Bakanlığına bağlı bir kamu şirketi olduğunu, şirketlerine yöneltilen husumetlerde yargı yolunun idari yargı olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının kök murisi İbrahim Hiçyılmaz adına kayıtlı taşınmazların kamulaştırılmak suretiyle şirketleri MKEK uhdesinde girmesinin ve kamulaştırma işlemlerinin kesinleşmesinin üzerinden kırk yılı aşkın süre geçtikten sonra açılmasının ve davacıların talep ettikleri tazminat taleplerinin zamanaşımı defi ve hak düşürücü süre itirazları bulunduğunu, şirketlerinin 1511/1976 tarihli ve 1233 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile İzmir ili ..., Çakmaklı köyü sınırları içerisinde Yüksek Vasıflı çelik fabrikası kurulmak üzere yaklaşık 300dönümlük bir arazinin kamulaştırılmasına karar verildiğini söz konusu kararın bakanlık onayından sonra kamulaştırma işlemlerine başlanıldığı, 18.11.1979 tarihinde Foça Tapu Sicil Müdürlüğüne 1976 tarihinde istimlak işlemlerine başlanılacağından söz konusu taşınmazların tapu kayıtlarına istimlak edilecek şerhinin konulması yönünde yazı yazıldığını, kamu yararına yönelik kamulaştırılan taşınmazın 1990 yılında imar uygulaması gördüğünü, bugün itibari ile 11 ada 1parsel içerisinde birleştirildiğini, 11 ada 1 parsel sayılı taşınmazın Aliağa Geri Dönüşüm Müdürlüğünün faaliyet gösterdiği ana taşınmaz olduğunu, bu taşınmazda hissesi bulunan şahısların şirketlerine yönelik olarak açmış oldukları davaların şirketleri lehine sonuçlandığını, hükmen tescil edildiğini, eski kadastro parsellerinden olan 247 nolu taşınmazın maliklerinin kamulaştırma işlemlerinin sonuçlandırıldığını, 18.05.2022 tarihli 7870 yevmiye Nosu ile şirketleri adına tescil işlemlerinin gerçekleştirildiğini, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin 28.12.1976 tarihinde 5.945.868 TL olarak Ziraat Bankası Foça Şubesine bloke edildiğini, taşınmazların tapuda konulan kamulaştırma şerhi nedeniyle emlak vergilerinin de şirketlerince ödenmeye başlandığını 1976 yılından itibaren tüm taşınmazların emlak vergilerinin şirketleri tarafından ödenmekte olduğunu, kamulaştırma bedelini alarak rızaen tapuya ferağ veren maliklerin hisselerini şirketleri adına tescil edilirken ferağ vermeyen ve bedel artırım davası veya kamulaştırmanın iptali davası açan maliklerin hisse devrinin işlemleri mahkeme kararı uyarınca gerçekleştirmeye devam edildiğini, şirketleri adına hükmen tescil kararı verilen Aliağa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/98 Esas, 2006/347 Karar sayılı kararı gereğince tescil işlemlerinin 18.05.2022 tarihli ve 1882 yevmiye Nosu ile gerçekleştirildiğini, 1976 yılından bu yana tüm kamulaştırma sürecinde parsel maliklerinden hiçbirinin mülkiyet hakkının ihlaline sebebiyet vermemek ve kamuya hizmet veren şirketlerinin faaliyetlerini sekteye uğratmamak adına işlemlerin hukuki prosedürler izlenerek yürütülmeye devam ettiğini, Süleyman Hiçyılmaz tarafından 24.01.1977 tarihinde bedel artırım davası açıldığını, 392 nolu kadastro parsel için 12.000... ETL, 643 parsel için 10.000.00 ETL kamulaştırma bedelini belirlendiğini, Süleyman Hiçyılmaz'ın toplam 22,500,00 ETL'yi Foça Ziraat Bankası şubesinden tam ve nakit olarak alındığını, daha sonrasında Süleyman Hiçyılmaz tarafından Foça Asliye Hukuk Mahkemesinde 643 parsel için ve 392 parsel için davalar açıldığını belirlenen kamulaştırma bedellerinin Süleyman Hiçyılmaz'a ödendiğini, söz konusu taşınmazların devri için Süleyman Hiçyılmaz'ın tapuya gelmemesi nedeniyle neticesiz kaldığının bu nedenle 392 ve 643 nolu parsellerin şirketleri adına tescillerinin yapılması için Aliağa Asliye Hukuk Mahkemesinde 22.03.1983 tarihinde dava açıldığını ve parsellerin şirketleri adına tesciline karar verildiğini, Aliağa tapu Sicil Müdürlüğünde bildirici tescil işlemlerinin şirketleri nezdinde yürütülmeye devam ettiğini, son olarak da Süleyman Hiçyılmaz mirasçıları tarafından şirketleri aleyhine Aliağa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/84 Esas sayılı dosya üzerinden el atmanın önlenmesi davası açıldığını, davanın kamulaştırma işlemleri kesinleştiğinden reddine karar verildiğini, iş bu kararın 03.07.2020 tarihinde kesinleştiğini, davacı tarafça kamulaştırmaya konu taşınmaz üzerinde sahibi olmadıkları mülkiyet hakkının ihlal edildiğinden bahisle tazminat talep edildiğini, geri dönüşüm faaliyetleri yürütülerek savunma sanayisi alanında ülkesine ve ordusuna gerekli savunma ekipmanlarını sağlayacak ham maddeyi depo ettiğini ve gerektiğinde de değerlendirdiğini, 1980 -1985 yılları arasında söz konusu fabrikanın kurulması için gerekli çalışmaların devam ettiğinin fakat finansman sorunlarının ve Bursa'da vasıflı çelik üretmek amacıyla kurulan çelik fabrikasının devreye girmesi ile söz konusu projenin iptal edilmesi ve yerin Ege Bölgesinin tamamına hizmet verecek şekilde hurda ayıklama ve işleme tesisi kurulmasına karar verildiğini ve söz konusu tesisin kamulaştırılan araziye kurularak hizmete açıldığını, söz konusu arazinin üzerindeki yatırımların devam ettirildiğini, tesisin modernleştirilmesine yönelik yatırımlara da devam edildiğini, kamulaştırılan yaklaşık 1300 dönümlük arazi üzerine kurulan Hurda Ayıklama ve İşletme Tesisinin bugün itibari ile MKEK Aliağa Geri Dönüşüm Müdürlüğü adıyla faaliyet gösterdiğini, mülkiyet hakkının ihlalinin söz konusu olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 23 üncü maddesine göre kamulaştırma bedelinin kesinleşmesi tarihinden itibaren beş yıl içinde, kamulaştırmayı yapan idarece veya 22 nci maddenin dördüncü fıkrası uyarınca devir veya tahsis yapılan idarece; kamulaştırma ve devir amacına uygun hiçbir işlem veya tesisat yapılmaz veya kamu yararına yönelik bir ihtiyaca tahsis edilmeyerek taşınmaz mal olduğu gibi bırakılırsa, mal sahibi veya mirasçıları kamulaştırma bedelini aldıkları günden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte ödeyerek, taşınmaz malını geri alabileceği, doğmasından itibaren bir yıl içinde kullanılmayan geri alma hakkı düşeceği, aynı amacın gerçekleşmesi için birden fazla taşınmaz mal birlikte kamulaştırıldığı takdirde bu taşınmaz malların durumunun bir bütün oluşturduğu kabul edilerek yukarıdaki fıkraların buna göre uygulanacağını, dava konusu taşınmazın idareleri tarafından kullanıldığını, davanın hak düşürücü süre yönünden ve esastan reddi gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazların tamamının davalı kurumun 15.11.1976 tarihli ve 1233 sayılı kararı ile yüksek vasıflı çelik fabrikası kurulması amacıyla kamulaştırıldığı, muris Süleyman Hiçyılmaz'a kamulaştırma evrakının bizzat noter kanalıyla tebliğ edildiği anlaşıldığı gibi, murisin Foça Asliye Hukuk Mahkemesinin 1980/120 Esas, 1981/152 Karar ve 1979/9 Esas, 1980/2 Karar sayılı kamulaştırma bedelinin artırılması istemli davalar açtığı, kararların kesinleştiği, daha sonra Aliağa Asliye Hukuk Mahkemesinin 1983/93 Esas, 1983/110 Karar sayılı ve 1983/94 Esas, 1983/111 Karar sayılı kararlar ile taşınmazların tamamının 6830 sayılı İstimlak Kanunu'nun 17 nci maddesi uyarınca davalı idare adına tesciline karar verildiği, ancak bu kararların tapuda infaz edilmediği anlaşılmıştır. Ne var ki; TMK'nın 705 inci maddesi uyarınca kamulaştırma halinde mülkiyet tescilden önce kazanıldığından, tapu kaydı davacıların mülkiyet haklarının bulunduğu anlamına gelmediği gibi 6830 sayılı Kamulaştırma Kanununun 17. Maddesi uyarınca yukarıda belirtilen karar içeriklerinde kamulaştırmanın kesinleştiği konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı da tespit edildiği, mahallinde yapılan keşif sonucunda taşınmaz üzerinde MKE Aliağa Geri Dönüşüm Müdürlüğü adıyla faaliyette bulunan Hurda Ayıklama ve İşletme Tesisinin bulunduğu, bu tesis kapsamında yapıların zeminde mevcut olduğu belirlenmiştir. Bu durumda taşınmazların kamu yararı kapsamında davalı idarenin kullanımında olduğu kabulü ile 2942 sayılı Kanun'un 22 nci ve 23 üncü maddeleri uyarınca 1 yıllık ve 5 yıllık hak düşürücü sürelerin geçtiği gibi taşınmazın bir kısmının kamu yararı kararı uyarınca kullanılması halinde tamamı yönünden bu koşulun gerçekleştiği kabul edildiğinden davacıların geri alım hakkının da bulunmadığı sonucuna varıldığından davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; verilen kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu, davanın hiçbir safhasında 2942 sayılı Kanun'un 22 ve 23 üncü maddesine dayanmadıklarını, davalarının kesinleşen kamulaştırma nedeniyle davalı idareye devredilen taşınmazın kamulaştırma amacıyla kullanılmadığı gibi kamu yararına da tahsisi edilmediği ve kamulaştırmanın kesinleşmesinden itibaren geçen sürede taşınmazlardaki değer artışı da gözetilerek artı değerin tazmini için iş bu davayı açtıklarını, Anayasa Mahkemesi ile İnsan Hakları Mahkemesinin benzer durumda mülkiyet ihlali olarak olarak kabul ettiği de gözetildiğinde davalarının kabulüne karar verilmesi gerektiğini, kaldı ki 10.09.2014 tarihinde 2942 sayılı Kanun'a 6552 sayılı Kanun'un 100 üncü maddesi ile yapılan ekleme ile taşınmaz malikinin 5 yıllık sürenin sonunda mülkiyet hakkının düşeceğine ilişkin hükmün bu tarihten sonra yapılan kamulaştırmalarda tatbikinin mümkün olduğuna ilişkin Anayasa Mahkemesi kararları gözetildiğinde somut davada bu hükmün uygulama yeri olmadığını ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

2.Davalı idare temyiz dilekçesinde özetle;verilen karar usul ve kanuna uygun olmakla birlikte,bakiye karar harcına ilişkin hüküm kurulmadığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerektiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırma amacı ile idareye devredilen taşınmazların kamulaştırma amacı dışında kullanıldığından bahisle bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 22 nci ve 23 üncü maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre; davacılar murisine ait 392 ve 643 parsel sayılı taşınmazların, davalı kurumun 15.01.1976 tarihli ve 1233 sayılı kararları ile “Yüksek Vasıflı Çelik Fabrikası" kurulması kamulaştırma amacı ile kamulaştırıldığı, kamulaştırmanın kesinleştiği, taşınmazların tamamının 6830 sayılı Kanun'un 17 nci maddesi uyarınca davalı idare adına tesciline karar verildiği, ancak bu kararların tapuda infaz edilmediği, kamulaştırmanın kesinleştiğinin taraflar arasında çekişmesiz olduğu, yapılan keşif sonrası alınan fen bilirkişi raporuna göre de taşınmazların yapılan imar uygulaması sonrası şuyulandıkları 11 ada 1 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının üzerinde MKE Aliağa Geri Dönüşüm Müdürlüğü adıyla faaliyette bulunan Hurda Ayıklama ve İşletme Tesisinin bulunduğu anlaşılmıştır.

3. 2942 sayılı Kanun'un 23 üncü maddesine göre; “Kamulaştırma bedelinin kesinleşmesi tarihinden itibaren beş yıl içinde, kamulaştırmayı yapan idarece veya 22 nci maddenin dördüncü fıkrası uyarınca devir veya tahsis yapılan idarece; kamulaştırma ve devir amacına uygun hiç bir işlem veya tesisat yapılmaz veya kamu yararına yönelik bir ihtiyaca tahsis edilmeyerek taşınmaz mal olduğu gibi bırakılırsa, mal sahibi veya mirasçıları kamulaştırma bedelini aldıkları günden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte ödeyerek, taşınmaz malını geri alabilir. Doğmasından itibaren bir yıl içinde kullanılmayan geri alma hakkı düşer. (Ek fıkra: 10/9/2014-6552/100 md.) Birinci ve ikinci fıkrada belirtilen süreler geçtikten sonra kamulaştırılan taşınmaz malda hakları bulunduğu iddiasıyla eski malikleri veya mirasçıları tarafından idareden herhangi bir sebeple hak, bedel veya tazminat talebinde bulunulamaz ve dava açılamaz. Aynı amacın gerçekleşmesi için birden fazla taşınmaz mal birlikte kamulaştırıldığı takdirde bu taşınmaz malların durumunun bir bütün oluşturduğu kabul edilerek yukarıdaki fıkralar buna göre uygulanır."

4. Somut olayda aynı amacın gerçekleşmesi için davaya konu taşınmazla birlikte çok sayıda taşınmaz da kamulaştırıldığı anlaşıldığından kamulaştırılan bu taşınmazlardan kamulaştırma bedeli en son kesinleşen parsele göre dava açma süresi belirlenip yapılacak inceleme sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, 5+1 yıllık sürenin geçtiğinin kabulü ile karar verilmesi yerinde değildir.

5. Ne var ki davalı idare tarafından dava dışı başka taşınmazlarla birlikte kamulaştırılan davacılar murisine ait 392 ve 643 parsel sayılı taşınmazlarının 1990 yılında imar uygulaması gittiği 11 ada 1 parsel sayılı taşınmazın üzerinde MKE Aliağa Geri Dönüşüm Müdürlüğü adıyla faaliyette bulunan Hurda Ayıklama ve İşletme Tesisinin bulunduğu, bu tesis kapsamında yapıların zeminde mevcut olduğu ve taşınmazın kısmen de olsa halen kamu yararı ihtiyacına tahsis edildiği gözetildiğinde kamulaştırılan taşınmazın geri alınması ya da tazminat ödenmesine ilişkin koşulların oluşmadığı gerekçesine dayanarak davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

6. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre, usul ve kanuna uygun olup temyiz davacılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

7.Davalı idare vekilinin temyizine gelince; Bölge Adliye Mahkemesince davanın reddine karar verildiğinden 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince maktu karar ve ilam harcına hükmedilmesi doğru ise de davalı idarece yatırılan 2.857.907,21 TL bakiye nispi karar ve ilam harcının talep halinde davalı idareye iadesine ilişkin hüküm kurulmaması bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi'nin kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalı idare vekilinin temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasına ayrı bir bent olarak ''Davalı idarece yatırılan 2.857.907,21 TL bakiye harcın talep halinde davalı idareye iadesine'' cümlesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davalıdan peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde iadesine, davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Davalı idare kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 03.10.2024 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen 28.000,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye ödenmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.