"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/228 Esas, 2023/142 Karar
DAVA TARİHİ : 18.05.2015
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin dava konusu Adana ili, ..., Kuyuluk Mahallesi 48 parsel sayılı 40.300 m² yüzölçümündeki taşınmazdan paylar satın aldığını, taşınmazın ilk tesis tapusunda ½ hissesinin ... ½ hissesinin ... oğlu ...adına kayıtlı olduğunu, ... oğlu ...mirasçılarının taşınmazda murislerinden kendilerine intikal eden ½ hissenin intikal ve tescil işlemini yaptırdıklarını, bu işlem sırasında Kozan Tapu Müdürlüğü görevlilerinin ... oğlu ...hissesini 448 payda olması gerekirken 224 payda olarak kaydettiğini, intikal işleminde mirasçılara pay verilirken paydanın 224 olarak verilmesi ile taşınmazın tamamını ... oğlu ...mirasçılarına geçtiğini, müvekkillerinin tapu hissedarı ... mirasçıları olan ... ve ... hisselerinin tamamını satın aldığını, tapu hissedarlarından ... ve ...’ün yapmış oldukları satış işleminde tapu sicilinin hatalı tutulmasından dolayı hisselerinden fazla taşınmazı müvekkillerine sattıklarını, tapu kayıtlarında 68/224 hissenin 12.233,93 m² olarak ....26/224 hissenin 4.677,68 m² olarak ..., 346/672 hissenin 20.749,70 m² olarak ..., 302/672 hissenin 18.111,01 m² olarak ..., 13/224 hissenin 2.338,84 m² olarak Türkan Kütük adına tescilli göründüğünü, bu miktarların toplamının 58.111,16 m² ettiğini, halbuki tapu kaydında yüzölçümünün 40.300 m² olduğunu, gerçek tapu kaydı ile tapu memurunun sicili yanlış tutmasından dolayı taşınmazın yüzölçümünde 17.111,16 m² fazla kayıt tutulduğunu, müvekkili ...’ün taşınmazda 346/672 hisse karşılığı 20.749.70 m², ...’ün 302/672 hisse karşılığı 18.111,01 m² taşınmazda hisselerinin bulunduğunu, tapu kaydına güvenerek taşınmazdan hisse satın aldıklarını, taşınmazdaki sicilin yanlış tutulmasından dolayı müvekkillerinin satın almış oldukları hisselere fazladan para ödediğini ileri sürerek uğradıkları zararın yasal faiziyle ödenmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava zamanaşımı süresinin dolduğunu, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi şartlarının oluşmadığını, tapu sicilinin tutulması ile gerçekleşen zarar arasında uygun illiyet bağı bulunmadığını, tapu kaydının düzeltilmesi mümkün bulunduğu sürece zararın doğduğundan söz edilemeyeceğini, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini ileri sürmüştür.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 20.10.2015 tarihli ve 2015/367 Esas, 2015/681 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin 20.10.2015 tarihli ve 2015/367 Esas, 2015/681 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; somut olayda 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tapu sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklanan sorumluluk şartlarının oluştuğu anlaşıldığından dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi olan dava tarihi itibarıyla belediye imar planı içinde olup olmadığı, imar planı içerisinde ise tarihi, ölçeği ve türü (1/1000, 1/1500, 1/25000 uygulama, nazım) araştırılarak 1/1000 ölçekli imar planı içerisinde olmadığının tespiti durumunda belediye veya mücavir alan sınırları dahilinde bulunup bulunmadığı, belediye hizmetlerinden yararlanıp yararlanmadığı ve etrafının meskun olup olmadığı diğer ölçekli plan dahilinde ise plandaki konumu, plan kapsamında alınma amacı, yerleşim yerine uzaklığı, şehrin gelişme istikametinde olup olmadığı hususları ilgili Belediye Başkanlığından sorulduktan sonra; dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğunun anlaşılması halinde değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre; dava konusu taşınmazın arazi olduğunun anlaşılması halinde ise taşınmazın olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirine göre değer biçildikten sonra, bulunan bedele varsa taşınmazın değerine etki edecek objektif artış gerektiren unsurlar da eklenerek, bedel belirlenerek hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz için belirlenen bedelin düşük olduğunu, müvekkillerinin zararını karşılamadığını, hatalı hisse kaydının düzeltildiği 16.02.2021 tarihinin değerlendirme tarihi olarak esas alınması gerektiğini, müvekkillerinin 9.355,35 m²lik alandan elde edilecek kârdan yoksun kaldığını, yoksun kalınan kârın da karşılanması gerektiğini, objektif değer artışı oranının en az %200-300 olarak uygulanması gerektiğini, aynı bölgede yer alan taşınmazların serbest piyasada 300 TL/m² civarında satıldığını ileri sürmüştür.
2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkili Hazinenin hiçbir kusuru bulunmamasına rağmen davanın kabul edilerek tazminatla sorumlu tutulmasının yerinde olmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davalı Hazinenin harçtan muaf olduğu hükümde belirtildiği hâlde, yargılama giderleri arasında Hazine aleyhine harca hükmedilmesi isabetli olmadığı gibi, davacı tarafça yatırılan harçların karar kesinleştiğinde talep etmesi halinde davacıya iadesine dair hüküm kurulmaması bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Kanun’un 438 inci maddesi uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Taraf vekillerinin Mahkeme kararına yönelik temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının hüküm fıkrasının (2) numaralı bendinin hükümden tümüyle çıkartılması, yerine "Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacı tarafça yatırılan 1.450,82 TL peşin harç ile 728,00 TL ıslah harcının karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine" cümlesinin yazılması, hüküm fıkrasının (3) numaralı bendinde yer alan "27,70 TL başvurma harcı, 1.450,82 TL peşin harç, 728,00 TL ıslah harcı, 143,50 TL temyiz yoluna başvurma harcı, 3.837,50 TL" ibaresinin hükümden tümüyle çıkartılması, aynı bentte yer alan "6.187,52" sayısının hükümden çıkartılarak yerine "3.837,50" sayısının yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine,26.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.