Logo

5. Hukuk Dairesi2024/50 E. 2024/5917 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptali nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin davada, tazminat miktarının belirlenmesi ve hükmün kısmen kabul şeklinde düzeltilmesi talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Davanın kısmen kabulüne karar verildiği halde hüküm kısmında davanın kabulüne karar verildiğinin yazılması hatalı olmakla birlikte, bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca karar düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/182 Esas, 2023/419 Karar

DAVA TARİHİ: 22.01.2016

KARAR : Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, kesinlik, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,

Miktar veya her paydaş için değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın her paydaş için değeri kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve temyize konu edilen bedel davacılardan ..., ..., ...,... ..., İsmet Öncel, ... payları yönünden Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalmaktadır.

Bu nedenle davacı ... vekilinin ve bir kısım davacılar ile davalı Hazine vekillerinin davacılar ..., ...,... ..., ... ve ... yönünden temyiz dilekçelerinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacı ... vekili ile bir kısım davacılar ve davalı Hazine vekillerinin davacılar ..., ..., ...,... ..., ..., ... dışındaki davacılar payları yönünden gerekli şartlan taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından baz ulanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların müştereken maliki oldukları Sinop ili, ... Ada köyü 35 ada 38 (262) parsel sayılı taşınmazın tamamı ile 35 ada 44 parsel sayılı taşınmazın 6351 m²lik kısmının orman sınrıları içinde kaldığından bahisle Sinop 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/100 Esas, 2014/126 Karar ve 2013/259 Esas, 2014/108 Karar sayılı kararları ile tapularının iptal edilerek Hazine adına tescil edildiğini bu durumun mülkiyet hakkını ihlal ettiğini belirterek davacıların uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... Hazinesi vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın maddi ve hukuki dayanaktan yoksun olup reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptal edilerek orman olarak Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verildiğini, Anayasa'nın 169 uncu maddesinin ikinci fıkrasında devlet ormanlarının mülkiyetinin devrolunamayacağı, devlet ormanlarının kanuna göre devletçe yönetileceği ve işletileceği, ormanların zamanaşımı ile mülk edinilemeyeceği ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olmayacağının belirtildiğini, davacı tarafın uğramış olduğu iddia ettiği maddi zararın Asliye Hukuk Mahkemesinin kararının kesinleştiği yani tapu kaydının iptal edilmiş olduğu tarihte gerçekleşmiş olacağından taşınmazın tapu kaydının iptaline ilişkin karar tarihindeki durumuna göre vasfının belirlenmesi gerektiğini, Sinop 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/100 Esas, 2013/259 Karar sayılı dosyasında mahallinde yapılan keşif sonrası düzenlenen bilirkişi raporları incelendiğinde fen bilirkişi tarafından taşınmazın tarla vasfında tespitinin yapıldığından karardan çok sonra açılan işbu davada şu anki duruma göre belirleme yapılması talebinin haksız olduğunu; ayrıca müvekkil idarenin iyi niyeti olması ve taşınmazın orman niteliğinin kesin deliller ve resmî kayıtlar doğrultusunda verilen kesinleşmiş Mahkeme kararının infaz edilmesi suretiyle tapu iptali ve tescil işleminin gerçekleşmiş olması karşısında, davacı tarafın taşınmazı kullandığı süre içerisinde elde ettiği veya elde etmeyi ihmal ettiği semerelerin de taşınmaz bedelinden düşülerek talepte bulunulması gerekirken tam aksine belli olmayan bir miktar için müvekkil idareyi sorumlu tutarak dava açmasının haksız ve dayanaksız olduğunu, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 28.02.2019 tarihli ve 2018/29 Esas, 2019/58 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 27.06.2019 tarihli ve 2019/2704 Esas, 2019/2842 Karar sayılı kararı ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin 27.06.2019 tarihli ve 2019/2704 Esas, 2019/2842 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazlar ile emsal taşınmazın değerlendirme tarihlerindeki Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından resen belirlenen emlak vergisine esas olan metrekare değerleri ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Müdürlüğünden getirtilip, dava konusu taşınmazların değerlendirme tarihi itibarıyla hükme esas alınan bilirkişi raporunda somut emsal kabul edilen taşınmazların ise bilirkişilerce değerlendirmeye esas alınan satış tarihi itibarıyla fiili imar uygulaması sonucu oluşan imar parselleri mi, yoksa imar planına dahil olmakla birlikte olduğu gibi bırakılan kadastro parselleri mi oldukları ilgili Belediye İmar Müdürlüğü ile Tapu Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulup, alınacak cevaplara göre bilirkişi kurulu raporu denetlenmeden hüküm kurulması hatalı olduğundan yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacılar ... vd. vekili temyiz dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunda belirlenen bedellerin günümüz ekonomik şartlarına göre oldukça düşük olduğundan kararı kabul etmediklerini, yerel Mahkeme hükmü oluştururken davacılar, ..., ..., ...,... ..., ..., ...'e ödenecek toplam bedellerin temyiz sınırının altında olduğunu incelemeden eksik ve hatalı şekilde hüküm kurduğunu, yargılamaya sebebiyet verilmediğinden davalı lehine hükmedilen 191.722,39 TL vekâlet ücretine itiraz ettiklerini, davalıya hükmedilen vekâlet ücreti maktu olmalıyken nispi vekâlet ücretine hükmedilmesinin 4721 sayılı Kanun'un 2 nci maddesi gereğince hakkaniyete ve adil yargılanma hakkına aykırı olduğunu ileri sürmüştür.

2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; reddedilen tazminat miktarı ve müvekkil aleyhine hükmolunan maddeler yönünden kararı temyiz etmiştir.

3. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; davada 1.496.529,83 TL’nin reddine karar verilmişse de kararın hüküm kısmında davanın kabulüne şeklinde hüküm kurulduğunu, davada kısmen redde karar verildiğinden kararın kısmen kabul şeklinde düzeltilmesi gerektiğini, bilirkişi raporuna karşı itirazlarında da belirtildiği üzere, bilirkişiler tarafından emsal taşınmazla yapılan mukayesede emsal taşınmaz %166 daha değerli bulunduğunu, 627 ada 71 parselin metrekare bedelinin 140,00 TL, 627 ada 79 parselin metrekare bedelinin 142,00 TL olarak hesaplanmasının oldukça fahiş olduğunu ve kabul edilemeyeceğini, Sinop 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/221 Esas sayılı kamulaştırma davasında Ada Mahallesi 35 ada 39 parsel sayılı taşınmazın metrekare birim bedelinin 2018 yılında 140,00 TL olarak tespit edildiğini ve Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 13.02.2023 tarihli ve 2022/11626 Esas, 2023/1047 Karar sayılı kararı ile de onanarak kesinleştiğini, bu nedenle iş bu davada taşınmazların metrekare bedellerinin 2015 yılına göre 140 ve 142 TL’den hesaplanmasının oldukça fahiş olduğunu, taşınmazların su, elektrik, kanalizasyon ve aydınlatma hizmetlerinden de yararlanıp yararlanmadıklarının ilgili kuruluşlardan sorulmasının, ayrıca bilirkişi tarafından da denetime elverişli olacak şekilde taşınmazların ve çevrelerinin mahkeme hakimince onaylı fotoğrafları çekilerek dosyaya eklenmesinin zaruri olduğunu, taşınmazların kayalık ve denize inişlerinin %45-80 meyilli olduğu bazı kısımlarının 90 derece uçurum olduğunu, inşaata müsaadesinin olmadığını, üzerinde yapı ve ağacın olmadığı belirtildiği halde arsa olarak değerlendirilmesinin doğru olmaması nedeniyle kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı,tarafların bedele ilişkin aynı temyiz sebeplerini Dairemizin bozma kararı öncesinde sundukları dilekçelerinde de belirttikleri, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla davacılar vekillerinin tüm, davalı Hazine vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

3. Davanın kısmen kabulüne karar verildiği hâlde, hüküm kısmında davanın kabulüne karar verildiğininin yazılması bozmayı gerektirmiştir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

A. Davacı ... Vekilinin ve Bir Kısım Davacılar ile Davalı Hazine Vekillerinin Davacılar ..., ...,......, ... ve ...'e İlişkin Temyizleri Yönünden;

Davacı ... vekili ve bir kısım davacılar ile davalı Hazine vekillerinin temyiz dilekçelerinin REDDİNE,

B. Davacı ..., Bir Kısım Davacılar ile Davalı Hazine Vekillerinin Davacılar ...ı, ...,... ..., ... ve ... Dışındaki Davacılara İlişkin Temyizleri Yönünden:

1. Davacılar vekillerinin tüm, davalı Hazine vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2 Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının (1) numaralı bendinde yer alan "Kabulü" kelimesinin çıkartılması, yerine "kısmen kabulü" kelimelerinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davacı ...'dan alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine, bir kısım davalılardan peşin alınan temyiz harçlarının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.