Logo

5. Hukuk Dairesi2024/5327 E. 2024/10577 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının orman tahdidi nedeniyle iptali üzerine Hazine'ye karşı açılan tazminat davasında, tazminat miktarının belirlenmesi ve ödenecek faizin enflasyon karşısında değerini koruyup korumadığı hususunda anlaşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi'nin tazminat miktarının belirlenmesinde usul ve yasaya uygun davrandığı, bozma ile kesinleşen hususların tekrar incelenemeyeceği ve temyiz itirazlarının kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/896 Esas, 2024/686 Karar

DAVA TARİHİ : 07.10.2016

KARAR : Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen taşınmazın kesinleşen orman tahdidi içinde bırakılması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar ve davalı Hazine vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Sakarya ili, Arifye ilçesi, Arifiye (Neviye) Mahallesi 615 ada 2 parsel (eski 5100 parsel) sayılı taşınmazın tapu kaydına orman şerhi işlendiğini, bu durumun müvekkillerinin mülkiyet hakkını ihlal ettiğini belirterek uğradığı zararın davalı Hazineden tahsiline ve taşınmazın tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini talep etmiştir.

2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın hak düşürücü süre, zamanaşımı ve husumet yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, husumet yöneltilmesi gerekenin Hazine olduğunu, bu nedenlerle davanın usulden reddine aksi takdirde yasal dayanaktan yoksun davanın esastan reddine, dava konusu parselin tamamının orman niteliğinde olduğunu parselin tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 28.05.2019 tarihli ve 2018/262 Esas, 2019/234 Karar sayılı kararı ile davanın davalı Hazine yönünden kısmen kabulüne, davalı ... idaresi yönünden ise husumet yokluğundan reddine, davacılar adına kayıtlı olan taşınmazın tapu kaydının iptali ile orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ve davalı Hazine vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 13.12.2019 tarihli ve 2019/2275 Esas, 2019/2919 Karar sayılı kararı ile davalı Hazine vekilinin esastan reddine, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile faiz hükmü düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin 13.12.2019 tarihli ve 2019/2275 Esas, 2019/2919 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacılar ve davalı Hazine vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; hükme esas alınan rapor inandırıcı ve doğru görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak davanın davalı Hazine yönünden kabulüne, davalı ... idaresi yönünden ise husumet yokluğundan reddine, davacılar adına kayıtlı olan taşınmazın tapu kaydının iptali ile orman niteliği ile Hazine adına tesciline kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ve davalı Hazine vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın gerçek bedelinin belirlenmediğini, belirlenen bedelin mülkiyet hakkının ihlali niteliğinde olduğunu, arsa vasfında olduğu ortaya konulmuş bulunan dava konusu taşınmazın dava tarihinden önce özel amaç taşımayan emsal satışlar nazara alınarak değerinin tespiti sırasında dava konusu taşınmazın emsal parselden birçok açıdan üstün vasıf ve özelliklere sahip olduğu hususu gözden kaçırılmak suretiyle eksik bedel tespit edildiğini, Anayasa Mahkemesince verilen kararlarda Türkiye’de kamulaştırma bedellerinin geç ödenmesi ve enflasyon sonucu bedelin değerinde aşınma olması ile arada geçen sürede bedele faiz ödenerek durumun telafi edilmemesi veya ödenen faizin enflasyonun oldukça altında olması sonucu tespit edilen bedelin değerini koruyucu nitelikte olmaması nedenleriyle birçok davada başvuranların üzerinde meşru kamu yararıyla haklı gösterilemeyecek orantısız ve aşırı bir yük bindiği ve mülkiyet haklarının ihlal edildiği sonucuna varıldığını, Anayasa Mahkemesi ise konuyu bir adım daha öteye taşıyarak taşınmazın mülkiyetinin yitirildiği tarihteki değerinin enflasyon karşısında yitirilen kısmının da karşılanması gerektiğini içtihat ettiğini, bu durumda hükmedilen tazminata ödenecek yasal faizin ülkedeki enflasyonun oldukça altında olması nedeniyle hükmedilen maddi tazminatın değerini koruyucu nitelikte olamayacağını, bu nedenlerle taşınmazın mülkiyetinin yitirildiği tarihteki değerinin enflasyon karşısında yitirilen kısmının da karşılanmasına olanak vermediğinden davacıların mülkiyet hakkının ihlal edildiğini, bu sebeplerle kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın husumet yönünden reddinin gerektiğini, taşınmazlara ait tapu kayıtlarına orman şerhi konulması hususunda yetkili ve sorumlu olmadıklarını, hatalı tutulan bir tapu kaydından söz edilemeyeceği gibi tapu kaydının tutulmasından kaynaklanan herhangi bir sorumluluk bulunmadığını, tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan zararı karşılama koşullarının somut olayda var olduğu düşünülse bile dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan şerhten davacının haberdar olmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, işbu davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmaz halen davacı adına kayıtlı bulunduğundan mülkiyet kaybından söz edilemeyeceğini, davacıların herhangi bir zararı doğmadığını orman vasıflı taşınmazın bir şekilde vatandaşlar adına tescil edilmesi şahısları hak sahibi yapmayacağı gibi mülkiyetin değişmesi halinde de her hangi bir zararın oluşmayacağını, dava konusu yerin ormanlık arazi olduğunu ve tarıma elverişli olmadığını, bu açıdan tarıma elverişli araziler yönünden yapılan hesaplama yönteminin dava konusu parseller açısından uygulanamayacağını, eldeki davaya konu edilen taşınmazın bedeli yöntemince belirlenmediği gibi denetime elverişli olmayan bilirkişi raporunlarına itibar edilerek davacının zenginleşmesini sağlayacak şekilde tazminat miktarı belirlenmesinin hatalı olduğunu, davanın reddinin gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2.İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi.

3.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’nun 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar ve davalı Hazine vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,25.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.