"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1162 Esas, 2023/908 Karar
DAVA TARİHİ : 30.07.2019
KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/147 Esas, 2022/97 Karar
Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazminine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Yalova ili, ... ilçesi Uzuntarla Mahallesi 165 ada 42 parsel sayılı taşınmaz davacı adına kayıtlı iken Orman Genel Müdürlüğü tarafından davaya konu taşınmazın kesinleşen Orman sınırları içerisinde kaldığı gerekçesi ile açılan tapu iptali ve tescil davasında, Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/393 Esas sayılı dosyası ile davanın kabulüne karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, davacının tapu kaydına güvenerek satın aldığı bu yerin daha sonra tapusunun iptali ile mağdur olduğunu, 15.000,00 TL tazminatın Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/393 Esas, 2018/57 Karar sayılı kararın kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın öncelikle pasif husumet yönünden reddine yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve tespit edilen bedelin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince taleplerinin ıslah kapsamında değerlendirilerek artırılan alacak miktarı yönünden dava değerinin artırım tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine karar verildiğini, ancak bedel artırımının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 107 nci maddesine uygun olarak yapıldığını, Yargıtay içtihatlarına uygun olarak faizin başlangıç tarihinin el koyma kararının kesinleştiği tarih esas alınarak belirlenmesi gerekirken yanlış bir karara varıldığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2.Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde, davanın görev, husumet ve zamanaşımı bakımlarından reddi gerektiğini, hüküm kısmında bakiye harcın davalıdan tahsiline karar verildiğini, ancak Hazinenin harçtan muaf olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğu kabul edilerek emsal karşılaştırılması yoluyla değerinin tespit edilmesinin, tespit edilen bedelin yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği; ancak bedelin tamamına tapu iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiğinden ve davalı Hazinenin harçtan muaf olduğu gözetilmeksizin hükümde harçtan sorumlu tutulması, davaya konu taşınmaz üzerindeki takyidatların bedele yansıtılmamasının hatalı olduğu gerekçeleriyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkeme kararı kaldırılarak düzeltilerek yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; davaya konu tazminatın zamanaşımına uğradığını, davacının dava konusu taşınmazı iktisap ederken iyiniyetli olmadığını, orman şerhinin 07.01.1992 tarihinde konulduğunu, davacının edinme sebebi olarak 1999 yılında ifraz işlemi olarak göründüğü ve dosyada taşınmazın geldi kayıtlarının olmadığını, orman şerhi konulduktan sonra edinmiş olması durumunda davanın reddi gerektiğini, aynı davacının başka taşınmaza ilişkin aynı nitelikte açmış olduğu ve dava konusu taşınmaza yakın konumda bulunan 165 ada 85 parsel sayılı taşınmaza arsa/arazi değerlendirmesi yapılması hususunda Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesince kaldırma kararı verildiğini, taşınmazın arsa vasfında değerlendirilemeyeceğini, taşınmaz bedelinin yüksek belirlendiğini, faiz başlangıç tarihinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Dava konusu taşınmazın geldisi olan 1681 parsel sayılı taşınmazın davacı adına kayıtlı iken ifrazla 165 ada 42 parsel numarası ile davacı adına 12.01.1999 tarihinde tescil edildiği, davacı şirketin 1681 parsel sayılı taşınmazı 29.01.1982 tarihinde satın alma yoluyla edinmiş olduğu, taşınmazın beyanlar hanesine 07.01.1992 tarihinde "Orman sınırları içerisindedir" şerhinin konulduğu, taşınmazın tamamının davacı adına kayıtlı tapu kaydının iptal edilerek orman vasfı ile Maliye Hazinesi adına tesciline karar verildiği, kararın 10.06.2019 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 30.09.2019 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3. Dava konusu taşınmazın hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre arsa niteliğindeki taşınmazlara emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesine ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi yerindedir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,23.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.