"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/104 Esas, 2024/744 Karar
DAVACILAR : ... vd. vekili Avukat ...
DAVA TARİHİ : 02.01.2023
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/10 Esas, 2023/804 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
Karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince, miktar veya değeri her paydaş için 378.290,00 TL'yi geçmeyen davalara ilişkin olarak Bölge Adliye Mahkemesi kararları kesin olup bu kararlar aleyhine temyiz yoluna başvurulamaz. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
..., ... ve ... haricindeki davacılar yönünden hüküm altına alınan ve temyize konu edilen miktarlar Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 378.290,00 TL’nin altında kalmaktadır.
Bu nedenle ..., ... ve ... haricindeki davacılar yönünden davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar verildikten sonra, davacılar ..., ... ve ... yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara ili, ..., ... Mahallesi 100 ada 1 parsel sayılı taşınmazın imar planında okul alanı olarak ayrıldığını, taşınmaza fiilen el atılmış olduğundan tazminat alacağının davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; husumetin kendilerine düşmediğini, okul alanı olduğu bilinerek satın aldıktan çok kısa bir süre sonra davanın açıldığını, el atmanın unsurları itibarıyla gerçekleşmediğini, uzlaşma yoluna gidilmesi gerektiğini, talep edilen bedelin yüksek olduğunu, faiz talebine de itiraz ettiklerini, derdestlik ve görev itirazlarının da bulunduğunu beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; hukuki ve fiili el atmanın bulunmadığını, m² birim fiyatının yüksek belirlendiğini, uzlaşmaya yönelik itirazlarının olduğunu, 10.07.2019 tarihinde yayımlanan İmar Kanunu değişikliğinin dikkate alınması gerektiğini, ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmediğini, nispi vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, davacıların taşınmazı değerinin çok altında, durumu bilerek 2022 yılında sayın aldıklarını, satın aldıktan kısa bir süre içinde davanın açıldığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın 1996 onay tarihli 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planında "İlköğretim Alanı" olarak ayrıldığı, yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporuna göre taşınmazın boş arsa görünümünde olduğu, üzerinde yapı ve tesis bulunmadığının bildirildiği, bu yönüyle fiilen el atılmadığı anlaşılmış ise de uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı idarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği; bu haliyle idarenin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve bu eylemi ile kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Kamulaştırmasız el koyma olgusunun varlığının doğal sonucu, İdarenin hukuka aykırı eylemiyle mülkiyet hakkı engellenen taşınmaz mal sahibi davacının dava yoluyla kamulaştırmasız el koyma hükümleri doğrultusunda mülkiyetin bedele çevrilmesini, eş söyleyişle idareden değer karşılığının verilmesini isteyebileceği açık olup 26.11.2022 tarihli ve 32025 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7421 sayılı Kanun'un 3 ncü maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 1 nci maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümlede dikkate alındığında açılacak bedel davasında adli yargı görevli olup, imar planlarının onay tarihi dikkate alındığında makul süre içinde imar planına uygun herhangi bir işlem tesis edilmediğinden kamulaştırmasız el atma olgusunun gerçekleşmiş olduğunun kabulü ile arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak, emsaller ile dava konusu taşınmazın vergiye ilişkin değerleri de kıyaslanmak suretiyle, aynı bölgede dava konusu taşınmaza 10 metre mesafede bulunan ve vergiye esas raiç değerleri de aynı olan 55 ada 1 parsel sayılı taşınmaz yönünden tespit edilen ve Dairemizin 2021/390 Esas sayılı ilamı ile uygun bulunan bedelde değerlendirilmek suretiyle bedelini tespit eden bilirkişi kurulu raporu esas alınarak yapılan ıslah doğrultusunda davanın kabulüne dair kararda, taşınmazın paydaşları tarafından açılan davada Kasım 2022 değerlendirme tarihi itibarıyla tespit edilen 5.840,00 TL/m² birim bedelin Dairemizin 2023/2306 Esas, 2024/168 Karar sayılı kararı ile uygun bulunduğu da dikkate alınarak, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; edinim tarihinden itibaren 5 yıllık sürenin geçmediğini, faize yönelik itirazlarının bulunduğunu, güncel tapu kaydının getirtilmesi gerektiğini ve hissenin denetlenebilir şekilde tespit edilmediğini ilave etmek suretiyle istinaf dilekcesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde aynı bölgeden Dairemize intikal eden ve onanarak kesinleşen dosyalar dikkate alındığında bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Dava konusu taşınmaza fiilen el atılmadığı anlaşılmakla birlikte, taşınmazın 1996 yılı onaylı uygulama imar planında “İlköğretim Alanı” olarak ayrıldığı dikkate alındığında, makul süre içinde imar planına uygun herhangi bir işlem tesis edilmediğinden ve paydaşların davalı idare aleyhine açmış olduğu davalar sonucu (Dairemizin 2024/4661 Esas, 2024/10496 Karar ve 2024/3752 Esas, 2024/9965 Karar) davalı idarenin (Hazine) paydaş olduğu birlikte gözetildiğinde fiilen el atılmamış olsa dahi mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlanması nedeniyle kamulaştırmasız el atma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü ile alınan rapora göre taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesi doğrudur.
4. Taşınmazın paydaşlarınca açılan dava sonucu davalı idarenin (Hazine) taşınmazda pay sahibi olduğu, bu yönüyle de fiilen el atma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerektiğinden davalı idare aleyhine nispi vekâlet ücretinin hüküm altına alınmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Davalı İdare Vekilinin ..., ... Ve ... Haricindeki Davacılara İlişkin Temyizi Yönünden;
Davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
B. Davalı İdare Vekilinin Davacı ..., ... Ve ...’a İlişkin Temyizi Yönünden;
Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA
Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.