Logo

5. Hukuk Dairesi2024/5620 E. 2025/4029 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında, bedelin belirlenme tarihi ve uygulanacak faiz oranına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Anayasa Mahkemesi'nin 2942 sayılı Kanun'un 10. maddesinin 9. fıkrasını iptal etmesi ve dosyada faize ilişkin talep bulunması nedeniyle, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada, bedele davanın açıldığı tarihten itibaren yasal faiz uygulanması gerektiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/918 Esas, 2024/518 Karar

KARAR : Esastan ret/Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/565 Esas, 2023/47 Karar

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı idare ile bir kısm davalılar vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, bir kısım davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Bir kısım davalılar vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 25.03.2025 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü taraf vekilleri duruşmaya katılmadıklarından incelemenin evrak üzerinden yapılmasına karar verilmiştir.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Eskişehir ili, Odunpazarı ilçesi, ... Mahallesi 612 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Bir kısım davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmazın arsa vasfında olduğunu, iyi konumda bulunduğunu beyan etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, kamulaştırma bedelinin tespitine, bedelin ödenmesine ve dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare ile davalılar ... vd. vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz arazi niteliğinde olduğu hâlde, arsa kabul edilmek suretiyle yüksek bedel tespit edildiğini, kamulaştırmadan hemen önce müvekkil tarafından onaylı sınır içerisine alındığını, davacı idare lehine vekâlet ücretine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalılar ... vd. vekili istinaf dilekçesinde özetle; rayiç değerin altında bedel belirlendiğini, objektif ölçütlerin ve emsallerinin dikkate alınmadığını, kamulaştırılan parsellerin neredeyse 100 katı fiyata satıldığını, sadece emsal satış ölçütünün dikkate alınmasının hatalı olduğunu, gerçek değerin tespit edilmesi gerektiğini, enflasyonist ortamın dikkate alınması gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı içinde kaldığı ve fiilen de organize sanayi bölgesinin yakınında olup kısmen de olsa belediye hizmetlerinden yararlandığından arsa niteliğinde olup taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde, aynı bölge içindeki taşınmazlar hakkında açılan ve Dairemizdeki istinaf incelemesi sonunda bedel tespitinin doğru olduğu kabul edilen dava dosyalarında, 22.10.2021 yılı esas alınarak belirlenen 70,00 TL/m² birim bedelinin eldeki davanın açıldığı 2022 yılı 8. ayına eskale edildiğinde bulunan 159,00 TL/m² birim bedeli ile uyumlu olacak şekilde, dava konusu taşınmazın konumuna uygun şekilde 150,00 TL/m² birim bedeli üzerinden belirlenen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeksizin davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile davacı idare adına tapuya tesciline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden davacı idare vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmemiş; ancak 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 2942 sayılı Kanun'un değişik 10 ncu maddesinin dokuzuncu fıkrasındaki “Kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılamaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren kanuni faiz işletilir” hükmü anayasaya aykırı görülerek iptaline karar verildiğini, 2942 sayılı Kanun'un 15/son maddesinde “Bilirkişilerce yapılan değer tespitinde, idare tarafından belgelerin mahkemeye verildiği gün esas tutulur” düzenlenmiştir ve söz konusu madde halen yürürlükte olup, Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararının gerekçesinde de kamulaştırma bedelinin dava tarihi esas alınarak belirlenmesinin doğru olmadığı ve bu belirlemenin daha sonraki bir tarihe göre yapılması gerektiğine dair bir ifade bulunmadığından kamulaştırma bedelinin davanın açıldığı tarihteki değerine göre belirlenmesi hususunun yasal zorunluluk olduğu tartışmasız olduğunu, bununla birlikte Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararında Anayasa'nın 153 üncü maddesinin üçüncü fıkrası gereğince iptal hükmünün belirli bir süre erteleneceği yönünde de bir hüküm bulunmadığı gibi, Anayasa'nın 153 üncü maddesinde “iptal kararları geriye yürümez” hükmü iptal kararlarının kesinleşen işlemlere etki etmeyeceği anlamında olup, elde bulunan uyuşmazlığın sürdüğü davalarda “geriye yürümeme” kuralı uygulanamayacağını, bu durumda, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1 nci maddesi gereğince Anayasa Mahkemesinin iptal karının gereğinin yerine getirilmesi açısından yapılması gereken, taraflar arasında kararlaştırılmış daha yüksek akdi faiz oranı da bulunmadığına göre dava tarihi esas alınarak belirlenen kamulaştırma bedeline dava tarihinden karar tarihine kadar geçen süre için Anayasa'nın 46 ncı maddesinde belirtilen en yüksek faiz olan “Kamu Alacaklarına Uygulanan En Yüksek Faiz” oranının uygulaması gerektiğinden, davacı idare vekilinin istinaf başvurusunun reddine, bir kısım davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurularak davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare ile davalılar ... vd. vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetele;istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş, ayrıca dava tarihinden 4 ay sonrasından karar tarihine kadar yasal faiz işletilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasının talep etmiştir.

2.Davalılar ... vd. vekili temyiz dilekçesinde özetle; emsal karşılaştırmasının doğru yapılmadığını, karar tarihi itibarıyla vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ilave ederek, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.

2. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; arsa niteliğindeki taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre, taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

4. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması gerekirken yazılı şekilde faiz hükmü kurulması bozmayı gerektirir

5. Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmuş olması nedeniyle karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacı idare ile davalılar ... vd. vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2.Davacı idare ile davalılar ... vd. vekillerinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının;

a) (A) bendinin (a) alt bendinde yazılı ''dava tarihinden '' ve ''Kamu Alacaklarına Uygulanan En Yüksek Faiz oranın'' kelimelerinin çıkarılması, yerine sırasıya ''27.12.2022'' tarihi ve ''yasal faiz'' kelimelerinin yazılması,

b) (A) bendinin (5) numaralı alt bendinde yer alan “9.200,00” sayısının çıkartılması, yerine “17.900,00” sayısının yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davalılar ... vd. ve davacı idareden peşin alınan temyiz harçlarının istek hâlinde iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.03.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.

Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasına yönelik Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin (Davalılar ... vd. vekilinin 22.03.2024 tarihli temyiz dilekçesindeki “faize” ilişkin talebi) de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas - 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar geçen süre için kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz oranının uygulanması”, diğer bir ifadeyle Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak “dava tarihinden itibaren karar tarihine kadar faize hükmedilmesi (aynen temyiz incelememize konu Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14 üncü Hukuk Dairesinin; “dava tarihinden ilk derece mahkemesinin ve Dairelerinin karar tarihine kadar geçen süre için kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz oranının uygulanmasına ilişkin” kararında olduğu gibi)” gerekmektedir.

Hâl böyle iken, sonuç ve diğer yönleri itibarıyla katıldığımız Sayın çoğunluğun “Düzeltilerek Onama Kararı”nın faizle ilgili kısmı ile 3 No’lu “Değerlendirme” görüş ve gerekçesine, açıkladığım nedenlerle katılmıyorum. 25.03.2025