Logo

5. Hukuk Dairesi2024/5626 E. 2025/1469 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırma bedelinin tespiti davasında, bedelin doğru hesaplanıp hesaplanmadığı ve yasal faizin başlangıç tarihi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Hükme esas alınan bilirkişi raporunda gelir yönteminin kullanılması, kapitalizasyon faizi ve objektif değer artış oranının uygunluğu, yasal faizin davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrası olarak hesaplanması gerektiği ve davacı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiği değerlendirilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/694 Esas, 2024/579 Karar

KARAR : Esastan ret/ Yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gelibolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/1022 Esas, 2021/151 Karar

Taraflar arasında 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Çanakkale ili, ..., köyü 2284 ve 2279 parsel sayılı taşınmazların kamulaştırma bedelinin tespitini ve kamulaştırılan taşınmazların yol olarak tapudan terkinini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların Çanakkale Boğazına, büyük şehirlere yakın, tüm kurumlar tarafından yatırımların yapıldığı, günden güne gelişmekte ve değerlenmekte olan bir bölgede olduğunu, D-550 ve E-87 İzmir-Çanakkale karayoluna yakın mesafede bulunduğunu, deniz gördüğünü, köy imarına çok yakın mesafede bulunduğunu, kent ve belediye merkezlerine çok yakın olduğunu geometrik ve topografik olarak tarıma oldukça uygun olduğunu, hemen bitişiklerinden kadastral yol geçtiğini, arazide çeşitlilik arz eden pek çok ürün ekildiğini ve yüksek verim alındığını, kamulaştırmadan sonra kalan kısımda değer azalışı olacağını, taşınmazların kıymetini etkileyebilecek tüm nitelikleri dikkate alınarak ve doğru objektif değer artırıcı unsur oranı ile hazırlanacak bilirkişi raporu ile taşınmazların gerçek değerinin belirlenmesini ve belirlenen bu bedelin yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelin davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; belirlenen değerin fahiş olduğunu, objektif değer artış oranının yüksek hesaplandığını, kapitalizasyon faizinin %4 alınmasının hatalı olduğunu, kalan alanda değer azalışı meydana gelmediğini, lehlerine vekâlet ücreti takdir edilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

2.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; belirlenen değerin çok düşük olduğunu, objektif değer artış oranının daha yüksek belirlenmesi gerektiğini, dava konusu 2284 parsel yönünden de değer azalışı hesaplanması gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C.Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kuru tarım arazisi niteliğindeki dava konusu taşınmaza net geliri esas alınarak değer biçilmesi, değer biçilirken de yöre koşullarına uygun münavebe ürünleri seçilmek suretiyle dava tarihinde geçerli olan resmi veri listesi ile taşınmazın bulunduğu yer İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü verilerinde belirtilen masraflarla ekonomik tarım yapılamayacağı değerlendirilip üretim masraflarının brüt gelirin 1/3'ü oranında alınması, dava konusu taşınmazın niteliği ve konumuna göre % 5 kapitalizasyon faizi ile taşınmazın tamamının ve kamulaştırmadan sonra geriye kalan kısmının yüz ölçümü, geometrik şekli, ulaşım durumu, tarım faaliyetlerinin sürdürülebilirliği dikkate alındığında kalan kısımda değer azalışının uygulanmaması yerinde olup, bu hususlarda İlk Derece Mahkemesinin kararında bir isabetsizlik bulunmadığı; ancak aynı yöreden intikal eden kuru arazi niteliğinde dava dosyalarında 2019 yılı için 48,60 TL/m² benimsenmiş olduğundan, iş bu dosyada da benimsenen m² birim bedeli ile uyumlu olması bakımından objektif değer artış oranının %50 olarak uygulanması gerektiği dikkate alınarak tekrardan kamulaştırma bedelinin hesaplanması suretiyle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm tesisine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; kapitalizasyon faizinin kuru tarım arazisinde % 5 oranında alınması gerektiğini, üretim giderlerinin brüt gelirin 1/3'ünden fazla olamayacağı görüşünün hatalı olduğunu, objektif değer artışı oranının hatalı olduğunu, lehlerine vekâlet ücreti takdir edilmesi gerektiğini belirterek kararı temyiz etmiştir.

2.Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın arsa vasfında olduğunu, taşınmazın değerinin çok düşük hesaplandığını, objektif değer artış oranının daha yüksek uygulanması gerektiğini, kalan kısımda değer azalışı meydana geldiğini, kamulaştırma bedeline kamu alacaklarına ödenen en yüksek faizin uygulanması gerektiğini ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, ... olarak davacı idare ile davalı tapu maliki arasındaki kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arazi niteliğindeki taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca gelir metodu esas alınarak değer biçilmesi ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden davalı tarafa ödenmesine karar verilmesi yerindedir.

3. Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda 2019 yılı Gelibolu İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü verilerinin uygulanması, dava konusu taşınmazın belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre belirlenen kapitalizasyon faiz oranı ve objektif değer artışı uygun görülmüştür.

4. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması yerindedir.

5. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alınarak, davanın niteliği gereği davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinde hukuka aykırı bir yön görülmemiştir.

6.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davalıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.