"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/821 Esas, 2024/754 Karar
DAVA TARİHİ : 11.09.2020
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Yalova 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/392 Esas, 2022/566 Karar
Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın tapusunun Yalova Orman İşletme Müdürlüğü tarafından açılan dava sonucunda iptal edilerek orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, mahkeme kararının 06.02.2019 tarihinde kesinleştiğini, uğramış olduğu zararın mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; haksız ve mesnetsiz açılan davanın, yasal ön başvuru şartları yerine getirilmediği, zamanaşımı süresi geçirildiği ve aktif ve pasif husumet yokluğu sebepleriyle reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz için belirlenen metrekare birim bedelinin çok düşük olduğunu, dolayısıyla bedelin de düşük hesaplandığını, bilirkişi raporunda belirlenen münavebe ürünlerinin hatalı olduğunu, dava konusu taşınmaz için en az % 200 objektif değer artışı uygulanması gerektiğini, kapitalizasyon faiz oranının % 4 olarak alınması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; bahse konu davada Maliye Bakanlığı veya Maliye Hazinesinin ve Defterdarlığın taraf sıfatı bulunmadığından müvekkil idareye husumet tevcihinin hatalı olduğunu, davanın pasif husumet yokluğu sebebiyle reddedilmesi gerekirken kabul edilmesinin hatalı olduğunu, tapuda kısıtlayıcı veya sınırlandırıcı şerh tarihlerinden itibaren dava açılmadığından, tazminat davasının hak düşürücü süre ve zamanaşımı sebebiyle reddinin gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu,%5 kapitalizasyon faizi uygulanarak fahiş değer tespiti yapıldığını, objektif değer artış oranının % 150 olarak belirlenmesinin hatalı olduğunu, dava konusu taşınmazlar için tarla vasıflandırması yapılmasının hatalı olduğunu, yerel mahkeme ilamında davaya kusuruyla sebebiyet vermeyen idare aleyhine nispi vekâlet ücretine hükmolunmasının hukuka aykırılık teşkil ettiğinden kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kuru tarım arazisi niteliğindeki dava konusu taşınmaza net gelir yöntemi esas alınarak değer biçilmesi, dava tarihinde geçerli olan resmi veri listesi ile taşınmazın bulunduğu yer İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü verilerinde belirtilen masraflarla ekonomik tarım yapılamayacağının değerlendirilip üretim masraflarının brüt gelirin 1/3'ü oranında alınması, dava konusu taşınmazın niteliği ve konumuna göre % 5 kapitalizasyon faizi ile makul oranda objektif değer artırıcı unsur oranı uygulanması, adil ve hakkaniyete uygun olarak tespit edilen bedele tapu iptal ve tescil davasının kesinleşme tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması yerinde olup İlk Derece Mahkemesinin kararında bu hususlarda bir isabetsizlik bulunmadığı ve dava konusu taşınmazın davacı adına olan kısmının tapu kaydının iptaline ilişkin karar 06.02.2019 tarihinde kesinleşmiş olup bu tarihten itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde 11.09.2020 tarihinde açıldığı anlaşılmakla zamanaşımı itirazının reddine karar verilerek mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu Yalova ili, Çınarcık ilçesi, Esenköy köyü 327 ada 16 parsel sayılı taşınmazın kök parseli olan 228 parselin hükmen tescil ile 1967 yılında ... Güzin ve Hazine adına tescil edildiği, davacının 16.10.1992 tarihinde satın aldığını, taşınmazın orman sınırları içerisinde kaldığına dair şerhin 02.19.2003 tarihinde tapu kaydına işlendiği, Orman Genel Müdürlüğü tarafından tapu kaydının iptali istemi ile Yalova 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/234 Esas, 2015/26 Karar sayılı dosyasında dava açıldığı, yapılan yargılama sonucu dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verildiği, söz konusu kararın 06.02.2019 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 11.09.2020 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3. Arazi niteliğindeki taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 25.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.