Logo

5. Hukuk Dairesi2024/5736 E. 2025/1765 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın tapudan terkini davasının reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz incelemesi.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesince, idare tarafından kamulaştırma bedelinin süresinde depo edilmemesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de, bazı davalıların davaya devam etmek istemeleri ve ilk derece mahkemesinin kabul kararını sadece bir davalının istinaf etmesi, usul ekonomisi ilkesinin adalete ve gerçeğe ulaşmadan ödün verilmesi sonucunu doğuramayacağı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 39. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/934 Esas, 2024/207 Karar

KARAR : Esastan ret/Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : Çatalca 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/222 Esas, 2022/285 Karar

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini davasında yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine, yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı idare ve davalı ... vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı idare vekilin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı ... vekilinin istinaf başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı idare ve davalı ... vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul ili, ...... ilçesi, ......., Mahallesi 1820 (yeni 127 ada 471) parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak terkinini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı taraf cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelden acele kamulaştırma dosyasında belirlenen bedel mahsup edilerek, geri kalan miktarın davalı tarafa derhâl ödenmesine, dava konusu taşınmazın kamulaştırılan kısmının davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile yol olarak tapudan terkinine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare ve davalı ... vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda münavebeye alınan kavun ve buğdayın satış birim fiyatları ve veriminin yüksek alındığını, hal müdürlüğünün 2019 yılı sebze meyve fiyat çizelgesinde uzaklaşılarak gerçek durumdan fazla gösterildiğini, net gelir oranının fazla çıktığını ve fahiş bedel tespit edildiğini, aynı raporda kapitalizasyon faiz oranı ile objektif değer artırıcı unsur oranının hatalı belirlendiğini, fazla bedele hükmedildiğini ileri sürmüştür.

2. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın arsa vasfında bulunduğu hâlde, arazi olarak değerlendirildiğini, takdir edilen bedelin çok düşük olup, rayiçlerin altında kaldığını, tespit edilen objektif değer artırıcı unsur oranının düşük kaldığını ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesi gereğince; tarafların bedelde anlaşamaması halinde hâkim, tarafların ve bilirkişilerin rapor veya raporları ile beyanlarından yararlanarak adil ve hakkaniyete uygun bir kamulaştırma bedeli tespit eder. Kamulaştırma bedeli ihtilafsız olarak belirlendikten sonra mahkemece davacı idareye bedelin blokesi için 15 günlük süre verilip gereken hallerde bu süre bir defaya mahsus olmak üzere mahkemece uzatılabileceği, usul ekonomisi ilkesi; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 30 uncu maddesiyle düzenleme altına alınmış olup; uyuşmazlıkların en az giderle, en makul sürede ve en az emekle çözümü ve gereksiz yere dava açılmasının engellenmesini amaçlamakta olup bu ilke hiç bir zaman adalete ve gerçeğe ulaşmadan ödün verilmesi sonucunu doğurmaması gerektiği, Anayasa’nın 46/1 inci maddesinde, “Kamulaştırma” olarak ayrıntılı bir şekilde düzenlendiği, anılan madde; “Devlet ve kamu tüzelkişileri; kamu yararının gerektirdiği hâllerde, gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunla gösterilen esas ve usullere göre kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idarî irtifaklar kurmaya yetkilidir. Kamulaştırma bedeli ile kesin hükme bağlanan artırım bedeli nakden ve peşin olarak ödenir. 2942 sayılı Kannun'un 10/8 maddesine göre de; "hâkim, tarafların ve bilirkişilerin rapor veya raporları ile beyanlarından yararlanarak adil ve hakkaniyete uygun bir kamulaştırma bedeli tespit eder" bu çerçevede Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye'de kamulaştırma bedellerinin geç ödenmesi ve enflasyon sonucu bedelin değerinde aşınma olması ile arada geçen sürede bedele faiz ödenerek durumun telafi edilmemesi nedeniyle birçok davada başvuranların üzerinde meşru kamu yararıyla haklı gösterilemeyecek orantısız ve aşırı bir yük bindiği ve mülkiyet haklarının ihlal edildiği sonucuna vardığı, (Aka/Türkiye, B. No: 19639/92, 23/12/1998, § 48-50; Akkuş/Türkiye, B. No: 19263/92, 9/7/1997, § 28-31; Yetiş/Türkiye, B. No: 40349/05, 6/7/2010, § 57-60)., Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarihli ve 2013/817 sayılı kararında da, kamulaştırma bedelinin tespiti davalarında yargılamanın uzun sürmesi durumunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasa'nın 35 inci maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtildiği, son olarak Anayasa Mahkemesi'nin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararında da benzer gerekçelerle 2942 sayılı Kanun'un 10/9 uncu maddesinin iptaline karar verildiği, öte yandan; Yargıtay 5.Hukuk Dairesinin 06.11.2019 tarihli ve 2018/10548 Esas, 2019/17630 Karar ve 10.10.2019 tarihli ve 2019/4265 Esas, 15959 Karar ve sayılı emsal ilamlarına göre, depo ara kararının karardan sonra yerine getirilmesi durumunda, usul ekonomisi kuralları da gözetilerek öncelikle davalı tarafın davaya devam edilmesi hususunda rıza beyanı alındıktan sonra işin esasına girilip sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinden somut olayda dava 10.10.2018 tarihinde açılmış olup taşınmazın değerlendirme tarihinin 10.10.2018 olduğu, Mahkemece kamulaştırma bedelinin tamamen ödenmesine 15.04.2022 tarihinde karar verildiği, değerlendirme tarihinden sonra geçen uzun süre nazara alındığında, idarece depo edilen bedelin taşınmazın gerçek karşılığı olamayacağı herkesçe bilinen ve ispatı gerekmeyen bir husus olduğundan bu aşamadan sonra usul ekonomisi ilkesi gereği yargılamaya devam edilmesi, adalete ve gerçeğe ulaşmaya hizmet etmeyeceğinden Mahkemece mevcut dosya kapsamı itibariyle bu aşamada davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulü yönünde hüküm tesis edilmiş olması doğru görülmemiş İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılıp, davanın reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare ve davalı ... vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle;kararın tescil yönünden kesin olup bedel yönünden istinafa tabi olduğu tescil yönünde kesin olarak verilen kararın reddinin usul ve kanuna aykırı olduğu, somut olayda; davanın kabulüne iliskin karara karşı bazı davalılar istinaf yoluna başvurmadığı gibi bir kısım davalılar vekilinin istinaf dilekçesinde de kararda gerekçe olarak gösterilen husus istinaf nedeni yapılmamıs, davanın reddi istenmemiş, aksine isin esasının incelenmesi, hükme esas alınan bilirkişi raporunun degerlendirilmesi istendiği, ayrıca kararında belirtilen davanın reddi gerekçesi kamu düzenine iliskin olmadığı, hal böyle iken davanın reddine dair kararın usul ve kanuna aykırı olduğu ve alınan bilirkişi raporunda kapitalizasyon faiz oranı ile objektif değer artırıcı unsur oranının hatalı belirlendiğini fazla bedele hükmedildiğini ileri sürmüştür.

2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş ayrıca davalı idarenin kamulaştırma fark bedelini dört yıla yakın süre depo etmediği, bu süre zarfında meydana gelen yüksek enflasyon ve azalan alım gücü şartları, mahkemece belirlenen ve esasen eksik ve hatalı hesaplama sonucu düşük olarak tespit edilmiş bulunan kamulaştırma bedelinin kamulaştırılan taşınmazın gerçek değeri ile olan bağını ortadan kaldırdığı, bununla birlikte, davanın reddi halinde davalıların zararlarının tazmini için müstakil bir tazminat davası açmak dışında bir çaresi bulunmadığını, 6 yıldır süregelen hukuki süreçlerin sonunda davanın reddedilmesi çok sayıda davalıyı yeniden başka bir dava açmak ve tüm hukuki süreçlere baştan başlamak zorunda bırakacağı, bu nedenle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi'nin davanın devamında hukuki yarar bulunmadığı yönündeki tespiti ile yeniden esas hakkında hüküm tesis ederek davayı reddetmesi usul ekonomisi ilkesi ile bağdaşmadığı, yargılamanın uzun sürmesi durumunda dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasa'nın 35 inci maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkını ihlal etmesi karşısında usul ekonomisi uyarınca başvurulması gereken çözüm, taşınmazın gerçek değerinin, karar tarihine mümkün olan en yakın tarih baz alınarak taşınmazda mümkün olan tarımsal üretim faaliyetleri, komşu taşınmazların ve parsellerin güncel değeri ve objektif değer artışı unsurları dikkate alınarak yeniden hesaplanması ve fark bedelin depo edilmesi neticesinde karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Tespit edilen kamulaştırma bedelinin bloke edilmesi için davacı idareye 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca iki kez kesin süre verildiği, davacı idare vekiline verilen süreler içerisinde kamulaştırma bedeli depo edilmediğinden İlk Derece Mahkemesinin 28.05.2019 ve 18.06.2021 tarihli kararlarında bedel depo edilmediğinden davanın reddine karar verildiği, Bölge Adliye Mahkemesinin 25.02.2022 tarihli kaldırma kararından sonra 15.04.2022 tarihli celsede bir kısım davalılar vekili Av. ..., davalı asiller ..., ..., ..., ..., ... ve ...'in davanın kabul edilmesini beyan ettikleri dikkate alındığında ve davanın kabulüne dair verilen kararı davalılardan sadece ... vekilinin istinaf ettiği ve temyiz dilekçesinde davaya devam edilmesi gerektiği beyanı da dikkate alınarak Bölge Adliye Mahkemesince yazılı gerekçe ile verilen davanın reddine dair kararın bozulması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacı idare ve davalı ... vekillerinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacı idare ve davalı ... vekillerinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davalı ...'tan peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine,

Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.