Logo

5. Hukuk Dairesi2024/573 E. 2024/5919 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın, Türk Medenî Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca Hazine'den talep edilmesi üzerine zamanaşımı def'inin kabul edilip edilmeyeceği hususu.

Gerekçe ve Sonuç: Tapu kaydının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği ve davalı Hazine vekilinin süresinde zamanaşımı def'inde bulunduğu gözetilerek, davanın reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2915 Esas, 2023/2763 Karar

DAVA TARİHİ: 23.07.2019

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ: Demirköy Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/82 Esas, 2022/5 Karar

Taraflar arasındaki tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin... ilçesi, 32 parselde kayıtlı arsa vasıflı 240 m² taşınmazı 05.10.1992 tarihinde 325 yevmiye nolu işlemle Ömer oğlu...'den satın aldığını, satın aldığı sıralarda kadastro işleminin yapılmadığını, dava açılmadan hemen önce e-devlet üzerinden yaptığı kontrolde söz konusu taşınmazın kendi adına kayıtlı olmadığını gördüğünü, yapmış olduğu araştırmalar neticesinde Demirköy ilçesinde 2000 yılında tesis kadastrosunun geçtiğini ve bu işlemler yapılırken müvekkilinin satın aldığı taşınmazı satın aldığı kişi olan... adına kayıt edildiğini öğrendiklerini, taşınmazın 214 ada 4 parsele dönüştüğünü, yapmış oldukları harici incelemeler sonucunda taşınmazın geldisi kütüğünün kadastro tesisi sırasında gittisi kütüğüne yazılmadığını, uğradığı zararın davalı Hazineden tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın adına kayıtlı olduğu taşınmaz malikinin askı ilan süresi içinde tespite itiraz etmeyip aradan uzun süre geçtikten sonra Hazineye husumet yöneltilerek tazminat talep etmesinin iyiniyet olarak değerlendirilemeyeceğini, Hazineye husumetin yöneltilmeyeceğini, hak düşürücü süre itirazı ve zamanaşımı defiinde bulunduğunu, bu nedenle davanın önce usulden, aksi halde esastan reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin mağduriyetine sebep olan ve kadastro faaliyetleri sırasında yapılan hata ve hukuka aykırılıklar ile bu kayıtların tapu siciline yanlış geçirilmesi durumunda ortaya çıkacak hukuka aykırılıklar nedeniyle Devletin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca sorumluluğunun söz konusu olacağını, devletin sorumluluğundan söz edilebilmek için tapu sicilinin tutulmasında sicil görevlisinin hukuka aykırı bir işleminin ve bununla zararlı sonuç arasında nedensellik bağının varlığı gerekmekle birlikte eylemin kusura dayanıp dayanmamasının bir öneminin olmadığını, taşınmaza ait Demirköy Tapu Sicil Müdürlüğünde yapmış oldukları incelemeler neticesinde taşınmazın geldisi kütüğünün kadastro tesisi sırasında gittisi kütüğüne yazılmadığının taraflarınca tespit edildiğini, belirterek yerel Mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 2000 yılında yapılan arazi kadastrosu sırasında tapunun 214 ada 4 parsele revizyon görerek eski malik adına tescil edildiği, davacı tarafından askı ilan süresi içinde ve 10 yıllık hak düşürücü süre içinde herhangi bir tespite itiraz davasının açılmadığı, arazi kadastro çalışmaları sırasında revizyon görmeyen ve işleme tabi kayıt niteliği kalmayan eski tapu kaydının hukuki değerini yitirdiği ve 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince hukukî değerini yitiren tapu kaydına dayalı olarak 10 yıllık zaman aşımı süresi içinde tazminat talep edilebileceği, davacıya ait eski tapunun hukuki değerini yitirdiği 05.04.2000 tarihinden itibaren davanın açıldığı 23.07.2019 tarihi itibarıyla zaman aşımı süresinin dolmuş olduğu, davalı Hazine vekili tarafından süresi içinde zaman aşımı definde bulunulduğu; ayrıca Anayasa Mahkemesi kararı ile 18.11.2009 tarihli Hukuk Genel Kurul Kararından önce zamanaşımı süresi dolan talepler yönünden makul süre içinde dava açılma imkanının bulunduğu, eldeki davada zamanaşımı süresinin 18.11.2009 tarihinden sonra dolduğu gibi Hukuk Genel Kurulu kararından yaklaşık 10 yıl sonra açılan davanın makul süre içinde açıldığının kabulünün mümkün olmadığı, Mahkemece verilen kararın usul ve kanuna uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, ... olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 125 inci maddesi.

4. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Davacı... ilçesi, 32 parselde kayıtlı arsa vasıflı 240 m² taşınmazı 05.10.1992 tarihinde 325 yevmiye nolu işlemle Ömer oğlu...'den satın aldığını, daha sonra bu bölgede 2000 yılında tesis kadastro çalışmalarının başladığı ve bu çalışmalar sırasında dava konusu taşınmazın 214 ada 4 parsel olarak önceki malik... adına tespit edildiğini, taşınmazın geldisi kütüğünün kadastro tesisi sırasında gittisi kütüğüne yazılmadığını, ilgili kadastro tutanağının 06.03.2000 ila 04.04.2000 tarihleri arasında ilana çıkarıldığı, askı ilan süresi içine Kadastro Mahkemesinde dava açılmadığından tutanağın 05.04.2000 tarihinde kesinleştiği, davacının eski tapu kaydına dayalı olarak 23.07.2019 tarihinde eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.

3. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında, mülkiyet kaybının kesinleştiği tarihten itibaren 6098 sayılı Kanun’un 146 ncı maddesine (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 125 inci maddesine) göre 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içinde dava açılması gerekmektedir.

4. Buna göre, 10 yıllık zamanaşımı süresi geçtiği, davalı Hazine vekilinin süresinde zamanaşımı itirazında bulunduğu da gözetilerek Hazine yönünden davanın zamanaşımı süresi geçtiğinden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.