"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/89 Esas, 2024/350 Karar
Avukat ...
DAVA TARİHİ : 07.12.2022
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ:... 9. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/531 Esas, 2023/330 Karar
Taraflar arasındaki kesinleşen mahkeme kararı nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davası sonucunda oluşan munzam zararın tahsili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince 05.04.2024 tarihli ek kararla temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.
Ek karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
Dosya içeriğine göre Bölge Adliye Mahkemesince dava miktarı dikkate alınarak temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar verilmiş ise de temyiz incelemesine konu edilen kararın dava değeri 13.220.113,94 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 378.290,00 TL’nin üzerinde ve temyizi olanaklıdır.
Bu durumda temyiz dilekçesinin miktardan reddine ilişkin ek kararın hatalı olduğu anlaşılmakla; 05.04.2024 tarihli ek kararın ortadan kaldırılması gerekir.
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, ek karar kaldırılmasına karar verildikten sonra; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirkete ait,... ili, ...ilçesi, ... Mahallesi Boğazkesen Mevkii, 7 pafta, 20 parseldeki taşınmazın, orman snırları içinde kaldığı gerekçesi ile tapusunun iptal edilmesi üzerine yürütülen yargılama sonucunda hükmedilen tazminatın geç ödenmesi dolayısıyla oluşan munzam zararın tazmini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; Orman Genel Müdürlüğü tarafından... ili, ...ilçesi, ... Mahallesi 20 parsel sayılı taşınmazın tapusunun iptal edilmesi istemiyle... 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/410 Esas sayılı dosyası ile açılan davada, mahkemece 2008/53 Karar sayılı karar ile davanın kabulüne karar verildiği ve kararın 20.01.2009 yılında kesinleştiğini ve karar gereği ödemenin tamamen yapıldığını, davacı tarafın geciktirme olarak lanse ettiği sürelerin yasal süreler olduğunu ve alacağın temerrüte düşülmeden ödendiğini ve herhangi bir gecikmenin kabul edilemez olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; temerrüde düşen davalı ... tarafından karara dayalı icra takip sürecinin haksız olarak uzatılması nedeniyle gerek enflasyon karşısında para alacaklarının önemli ölçüde değer kaybetmesi gerekse de Türk Lirası karşısında döviz kurlarına ilişkin değişiklikler gibi nedenler başta olmak üzere müvekkili şirketin zararlarının tam olarak tazmininin mümkün olmadığını, müvekkili şirketin zararları ödeme tarihi olan 18.07.2022 tarihi itibarıyla giderilmeye çalışılmışsa da aradan geçen yaklaşık 3 yıllık süre içerisinde müvekkili şirketin alacağının, yüksek enflasyon, döviz kurlarındaki aşırı yükseliş, Türk parasının alım gücünde aşırı düşüş karşısında oldukça fazla değer kaybettiğini, bu durumun derece mahkemesi tarafından dikkate alınmaması nedeniyle müvekkili şirketin Anayasa ile de garanti altına alınan mülkiyet hakkını ihlal ettiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tarafça, belirlenen tazminatın geç ödenmesi nedeniyle uğranılan munzam zararın davalıdan tahsili talep edildiği, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun ( 6098 sayılı Kanun) 122 nci maddesi (eski BK. md 105) uyarınca alacaklının uğradığı zarar geçmiş günler faizinden fazla olduğu surette borçlu kendisine hiçbir kusur isnat edilemeyeceğini ispat etmedikçe bu zararı karşılamakla yükümlü olduğu, Kanun koyucu para borcunun geç ödenmesi ya da ödenmemesi halinde bir zararın mevcut olduğunu kural olarak benimsediği diğer bir deyişle temerrüt faizi miktarınca alacaklının zarara uğradığı yasal bir karine olarak kabul edildiği bunun dışında davacının herhangi bir karineden istifade etme olanağının yasal olarak mevcut olmadığı, davacı para alacağını zamanında tahsil etmesi halinde ne şekilde kullanacağını, paranın zamanında verilmemesi nedeniyle faiz dışında ne gibi maddi zararının oluştuğunu, başka bir deyişle temerrüt faizini aşan bir zararının mevcut olduğunu somut delillerle ispat etmesi gerektiği, yüksek enflasyon, dolar kurundaki artış, serbest piyasadaki faiz oranlarının yüksek oluşu davacıyı ispat külfetinden kurtamayacağı gözetilerek tüm dosya kapsamına göre davacı tarafça temerrüt faizini aşan somut bir zarar olduğu ispat edilememekte olup mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını ve dava değerinin 02.08.2023 tarihli bilirkişi rapou uyarınca arttırılarak 13.220.113,94 TL olarak belirlendiğini ve temyiz sınırının çok üzerinde bir bedel olduğunu ve verilen ek kararın usul ve kanunlara aykırı olduğunu, temerrüde düşen davalı ... tarafından karara dayalı icra takip sürecinin haksız olarak uzatılması nedeniyle gerek enflasyon karşısında para alacaklarının önemli ölçüde değer kaybetmesi gerekse de Türk Lirası karşısında döviz kurlarına ilişkin değişiklikler gibi nedenler başta olmak üzere müvekkili şirketin zararlarının tam olarak tazmininin mümkün olmadığını, müvekkili şirketin zararları ödeme tarihi olan 18.07.2022 tarihi itibarıyla giderilmeye çalışılmışsa da aradan geçen yaklaşık 3 yıllık süre içerisinde müvekkili şirketin alacağının, yüksek enflasyon, döviz kurlarındaki aşırı yükseliş, Türk parasının alım gücünde aşırı düşüş karşısında oldukça fazla değer kaybettiğini, bu durumun derece mahkemesi tarafından dikkate alınmaması nedeniyle müvekkili şirketin Anayasa ile de garanti altına alınan mülkiyet hakkını ihlal ettiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca açılan davada kesinleşen karar nedeniyle oluşan munzam zararın tazmini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. 6098 sayılı Kanun'un 125 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Bölge Adliye Mahkemesince verilen 05.04.2024 tarihli ek kararın ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.