"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2611 Esas, 2024/869 Karar
KARAR : Esastan ret/Yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gölbaşı(Ankara) 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/41 Esas, 2022/466 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin asıl dava ile 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın tapudan yol olarak terkini istemine ilişkin birleştirilen davada yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince asıl davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, birleştirilen davanın ise kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun davalı- birleştirilen davada davacı idare yönünden esastan reddine, davacı- asıl davada davalı yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, birleştirilen davanın ise kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı- birleştirilen davada davalı vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara ili, ..., .....Mahallesinde bulunan 124718 ada 3 (ifrazen 124718 ada 35,36, ve 37) parsel sayılı taşınmaz fiilen el atıldığından taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı- birleştirilen davanın davacısı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara ili, ..., ......Mahallesi 124718 ada 3 (ifrazen 124718 ada 35, 36 ve 37) parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazların yol olarak terkinini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-birleştirilen davada davacı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmazın kamulaştırma işlemlerine başlanmış olduğunu, el atma davasının değil, bedel tespit tescil davasının kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, birleştirilen davanın ise kabulü ile kamulaştırma bedelinin tespiti ile davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile yol olarak tapudan terkinlerine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı-birleştirilen davada davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; tespit edilen bedelin gerçek değerin çok altında kaldığını, dava konusu taşınmazın arsa vasfında olduğunu, objektif değer artış oranının düşük alındığını, arta kalan kısımda değer azalışının daha fazla olduğunu, düşük bedele karar verildiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı-birleştirilen davada davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; uygulanan münavebenin hatalı olduğunu, kapitalizasyon faiz oranının düşük alındığını, objektif değer artışı uygulanmaması gerektiğini, kalan kısımda değer azalışı bulunmadığını, fazla bedele hükmedildiğini, idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile birleştirilen bedel tespit tescil davası karara bağlandığından kamulaştırmasız el atma bedeline ilişkin asıl dava yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulması doğru olduğu gibi arazi niteliğindeki taşınmaza net geliri esas alınmak suretiyle değer biçilmesinde yöntem olarak bir isabetsizlik görülmediğini; Yargıtay denetiminden aynı bölgeden geçen taşınmaza %100 oranında objektif değer artışı uygulandığı anlaşıldığından dava konusu taşınmazın Coğrafi Bilgi Sistemleri parsel sorgu uygulamasından gözlenen konumu, bilirkişi raporunda yazılı özellikleri dikkate alındığında %100 oranında objektif değer artışı uygulanması gerektiğinden, kamulaştırmadan arta kalan ve %100 değer kaybı verilen 124718 ada 35 parsel sayılı taşınmazdaki birleştirilen dosya davalısına ait payın tapu kaydının iptali ile idare adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi gerekirken yol olarak tekinine karar verilmesi hatalı olduğundan ve 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı gereğince belirlenen kamulaştırma bedeline dava tarihinden karar tarihine kadar geçen süre için Anayasa'nın 46 ncı maddesinde belirtilen en yüksek faiz olan “Kamu Alacaklarına Uygulanan En Yüksek Faiz” oranının uygulaması gerektiğinden, davalı- birleştirilen davada davacı idare vekilinin istinaf itirazlarının esastan reddine, davacı-birleştirilen davada davalı vekilinin istinaf itirazlarının açıklanan yönlerden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, karşı davanın ise kabulüne karar verilmek suretiyle yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur
V.TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı-birleştirilen davada davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesini tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı- birleştirilen davada davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesini tekrar ederek, faiz hükmünün de hatalı kurulduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... olarak taşınmazların kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ile 12 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arazi niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca gelir metodu esas alınarak; dava konusu taşınmazın konumu, yola ve yerleşim yerine mesafesi nazara alındığında hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirlenen çıplak birim değerine %100 oranında objektif değer artışı uygulanmak ve kamulaştırmadan arta kalan 124718 ada 35 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümü ve geometrik şekli gözetildiğinde değer azalışı oranının % 100, 124718 ada 37 parsel sayılı taşınmaz da ise değer azalışı oranının % 15 olduğunun kabul edilmesi suretiyle adil ve hakkaniyete uygun olarak tespit edilen bedelin davalı tarafa ödenmesine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
3. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alınarak davalı-karşı davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi yerindedir.
4. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılama hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı birleştirilen davada davalı vekilinin tüm, davalı birleştirilen davada davacı idare vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
5. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması gerekirken kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faizin uygulanması bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı-birleştirilen davada davalı vekilinin tüm davalı birleştirilen davada davacı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davalı-birleştirilen davada davacı idare vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (2/a) bendinin hükümden çıkartılması, yerine "Dava dört ay içinde sonuçlandırılmadığından İlk Derece Mahkemesince belirlenen 512.170,05 TL kamulaştırma bedeline 07.04.2022 tarihinden İlk Derece Mahkemesinin karar tarihi olan 30.06.2022 tarihine, Bölge Adliye Mahkemesince belirlenen fark bedel 170.673,58 TL'ye ise aynı tarihten Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi olan 20.03.2024 tarihine kadar yasal faiz işletilmesine'' cümlesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davalı-birleştirilen davada davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacı-birleştirilen davada davalıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.02.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(Karşı oy)
(Karşı oy)
K A R Ş I O Y
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.
Bu nedenle somut olayda kanaatimizce;
Her ne kadar 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmesi ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar geçen süre için kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz oranının uygulanması”, diğer bir ifadeyle Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak “dava tarihinden itibaren karar tarihine kadar faize hükmedilmesi(aynen temyiz incelememize konu Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14 üncü Hukuk Dairesinin; “dava tarihinden karar tarihine kadar geçen süre için kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz oranının işletilmesine ilişkin” kararında olduğu gibi)” gerekmekte ise de;
Davalı tarafın, “dava tarihinden itibaren “Yasal Faiz”in dışında bir “Faiz”in uygulanmasına ilişkin” Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26/1 inci maddesinde düzenlenen “Taleple bağlılık ilkesi” kapsamında değerlendirilebilecek bir temyiz talebi de (dosya kapsamında) söz konusu olmadığından, Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı Dairemiz Sayın çoğunluğu tarafından verilen, sonucu itibarıyla katıldığımız, “Düzeltilerek Onanma Kararı”nın, “Değerlendirme” bölümünün 5 No’lu bendinde yazılı olan gerekçelere (hususen de bu bentte yazılı olan; “davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması gerektiği” gerekçesine) “faizin başlangıç tarihi” ve “faizin türü” yönünden, açıkladığım nedenlerle katılmıyoruz. 20.02.2025