Logo

5. Hukuk Dairesi2024/6701 E. 2025/602 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak terkini davasında, bedelin tespiti ve uygulanacak faiz oranı ile başlangıç tarihi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Anayasa Mahkemesi’nin 2942 sayılı Kanun’un 10. maddesinin 9. fıkrasını iptal etmesine rağmen, davanın iptal kararından önce açılmış olması ve Anayasa’nın 153. maddesindeki iptal kararlarının geriye yürümeyeceği hükmü gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararındaki “kamu alacakları için uygulanan en yüksek” ifadesinin “yasal” olarak düzeltilmesi suretiyle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/120 Esas, 2024/687 Karar

Avukat ...

DAVA TARİHİ : 03.08.2015

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ: ...1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/689 Esas, 2023/525 Karar

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak terkini davasında yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul ili, ...ilçesi, ... Mahallesi, 116 ada 6 ve 17 parsel sayılı taşınmazların kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazların tapusunun iptali ve yol olarak terkinini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazlar hakkında bilirkişiler tarafından tanzim edilen 18.01.2016 tarihli bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, söz konusu rapora iki bilirkişinin muhalefet şerhi koyduğunu, aynı yerde dosyada mevcut ...2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/242 Esas sayılı dosyasındaki birim bedelini 800,00TL/m² takdir ettiklerini, bu nedenle söz konusu bilirkişi raporunu kabul etmediklerini 655.491,00 TL nin bankaya blokesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, kamulaştırma bedelinin tespiti ile davalıya ödenmesine, dava konusu taşınmazların davalı adına olan tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı idare vekili istitnaf dilekçesinde özetle: 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrasının, Anayasa Mahkemesinin 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile iptal edildiğini, dolayısıyla 01.08.2023 tarihi itibarıyla kamulaştırma bedel tespiti ve tescil davalarında kamulaştırma bedeline faiz işletilmesinin yasal dayanağı kalmadığından, kamulaştırma bedel tespit ve tescil davalarında kamulaştırma bedeline faiz işletilmemesi yönündeki yasal uygulamaya dönülmesi gerektiğini, taşınmazların arazi olarak değerlendirilmesi gerektiğini, emsal seçiminin hatalı karşılaştırmasının yetersiz olduğunu, bedelin yüksek belirlendiğini ileri sürmüştür.

2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bedelin düşük belirlendiğini, peşin ödenme ilkesi çiğnendiğinden mülkiyet hakkı ihlali oluştuğunu, kamulaştırma bedelinin ödeme tarihine güncellenmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak, taşınmaz üzerindeki ağaçlara da yaş, cins ve verim durumlarına göre maktuen değer biçilmesinin 2942 sayılı Kanun'un değerlendirmeye ilişkin hükümlerine aykırılık teşkil etmediği, taşınmazın hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirlenen niteliğine göre kamulaştırma bedelinin adil ve hakkaniyete uygun olduğu, mahkemece kurulan faiz hükmünde bir hata bulunmadığı, mahkemece iade kararı gereğince işlem yapıldığı, böylece mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, ... olarak davacı idare ile davalı tapu maliki arasındaki kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu ve 11 inci maddeleri

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza aynı bölgeden gelen ve Dairemiz denetiminden geçen dosyalarda belirlenen metrekare birim fiyatıyla uyumlu olarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilinin tüm, davacı idare vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz dilekçesinde sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

4. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davalı vekilinin tüm, davacı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacı idare vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

3. İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (3) ve (4) numaralı bentlerinde yazılı ''kamu alacakları için uygulanan en yüksek'' kelimelerinin çıkartılması, yerine ayrı ayrı "yasal'' kelimesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davalıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.01.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Karşı Oy)

(Karşı Oy)

KARŞI OY YAZISI

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.

Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasına yönelik Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin (Davalı vekilinin 04.06.2024 tarihli temyiz dilekçesindeki; "Anayasa Mahkemesinin faize ilişkin iptal kararı uyarınca, temyize konu kararın uygulanacak faizin başlangıcı ve oranı yönünden bozulması istemine" ilişkin talebi) de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar” Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak faize hükmedilmelidir.

Hâl böyle iken, eldeki derdest davada Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı, Sayın çoğunluğun "Düzeltilerek Onanma Kararı"na, 4 No.lu "Değerlendirme görüşüne" bu yönüyle (faize ilişkin olarak) katılmıyoruz. 14.01.2025