"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/314 Esas, 2023/966 Karar
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi dışında kalan kısmın ifraz edildiğini ve 534 ada 3 ve 4 parsel numarasını aldığını, iptaline karar verilen taşınmazın değerinin tazmin edilmesi gerektiğini, bu nedenle fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydı ile bilirkişi marifeti ile tespit edilecek değerden eksiltilmek veya artırılmak üzere şimdilik 10.000,00 TL tazminatın taşınmazın belediyeye tahsis edildiği tarihten itibaren işleyecek en yüksek reeskont faizi ile birlikte davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili aşamalarda davanın reddini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 26.03.2015 tarihli ve 2014/158 Esas, 2015/176 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkemenin 26.03.2015 tarihli ve 2014/158 Esas, 2015/176 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekilli temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda; davacı vekilinin dava dilekçesinde 10.000 TL olarak açıkladığı tazminat talebini, 12.03.2015 tarihli dilekçe ile 5.214.036 TL’ye artırmış ise de dava niteliği itibarıyla nispi harca tâbi olmasına rağmen 27,70.TL maktu harç yatırarak ıslah harcını eksik yatırdığı anlaşıldığından Mahkemece, ıslah harcını tamamlamak üzere davacıya süre ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken harcı eksik yatırılan ıslah beyanına değer verilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olduğundan Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
Mahkemenin 30.01.2020 tarihli ve 2016/905 Esas, 2020/25 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1.Mahkemenin 30.01.2020 tarih ve 2016/905 Esas, 2020/25 Karar sayılı kararına karşı davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmazın değerinin tespitinde, şirkete yapılan özel amaçlı satış emsal olarak alındığı gibi, emsal alınan taşınmazın emlak vergi değeri ile dava konusu taşınmazın emlak vergi değerinin karşılaştırmasında dava konusu taşınmazın emsal taşınmazdan daha değerli olduğu anlaşıldığı hâlde, ters orantı kurularak emsalin dava konusu taşınmazdan daha değerli olduğu kabul edilmek suretiyle bedel belirlenmesi nedeniyle rapor hükme esas alınacak nitelikte bulunmadığından Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle, 17.06.2004 onay tarihli 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı üzerinde kıyı kenar çizgisi belli olmasına rağmen 4535 sayılı taşınmazın 23.06.2006 tarihli 181 sayılı encümen kararı ile yapılan ifraz işlemi sonucu 534 ada 1 ve 2 parseller 535 ada 1 parsel, 536 ada 1 ve 2 parseller, 537 ada 1 parsel sayılı taşınmaz olarak tescil edilirken toplam 7.413,89 m² alan kamuya terk edilerek söz konusu taşınmazlara arsa niteliği kazandırıldığını, taşınmazlara arsa niteliği kazandırılırken kıyıda kalan alanların terkininin yapılması gerektiği hâlde, 4535 parselden geçen kıyı kenar hususu göz ardı edilerek kıyıda kalan alanların terkinin yapılmayarak rant sağlanmaya çalışıldığını, yine 4535 parsel sayılı taşınmazın ifrazı ile oluşan 534 ada 1 ve 2 parsellere arsa niteliği kazandırılırken parsellerin imarında da yapılan olumlu değişikliklerle taşınmazın değerinin arttığını, ortaya çıkan bu vasıf ve imar durumu ile parselin vasfı kumsal vasfı olması arasında değer artışı olduğunu, bu sebeple kıyıda kalan 534 ada 4 ve 6 parsel ile 535 ada 1 parselin bedelsiz terk edilmesi gerektiğinden davacının tazminat talebinin yersiz olduğunu, dava konusu taşınmazın Mahkeme kararı ile kesinleşen kıyı kenar çizgisi içinde kalması nedeniyle Maliye Hazinesinin zenginleşmesinden söz edilemeyeceğini, taşınmazın kumluk alan olduğunu, bedelin fahiş olduğunu ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre arsa niteliğindeki dava konusu taşınmazın alınan bilirkişi raporu uyarınca gerçek bedelinin işleyecek faiziyle davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
20.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.