"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/285 Esas, 2021/83 Karar
DAVALILAR : ... vd. vekili Avukat ...
DAVA TARİHİ : 01.04.2014
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle;...ili, ..., ... 315 ada 167 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmazın gerçek değerinin tespitini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 17.11.2015 tarihli ve 2014/167 Esas, 2015/589 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 17.11.2015 tarihli ve 2014/167 Esas, 2015/589 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın değerinin tespitinde, şirkete yapılan özel amaçlı satışların emsal olarak alınması doğru olmadığı gibi, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibarıyla; hükme esas alınan bilirkişi raporunda kıyasi emsal kabul edilen taşınmazın ise bilirkişilerce değerlendirmeye esas alınan satış tarihi itibarıyla fiili imar uygulaması sonucu oluşan imar parselleri mi, yoksa imar planına dahil olmakla birlikte olduğu gibi bırakılan kadastro parselleri mi oldukları ilgili Belediye İmar Müdürülüğü ile Tapu Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulup 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 15 ve 16 ncı maddeleri uyarınca bir kısmı kamuya terk edilen taşınmazların Dairemizin yerleşik uygulamalarına göre imar parseli olarak değerlendirilmesi gerektiği de gözetilerek alınacak cevaplara göre bilirkişi kurulu raporunun denetlenmesi ve aynı amaçla kamulaştırılan, birbirine komşu olan taşınmazlarla ilgili olarak açılan davalarda aynı değerlendirme tarihi itibarıyla benzer sonuçlara ulaşılması, oluşabilecek farklılıkların da makul gerekçelerle açıklanması gerektiği halde, birbirine komşu taşınmazlar için haklı bir gerekçe gösterilmeden çok farklı metrekare birim fiyatları belirlendiğinden bu raporlara göre karar verilmesinin mümkün olmadığı ayrıca dava konusu taşınmaz üzerindeki yapıya Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca yayımlanan ve değerlendirme tarihi olan 2014 yılına ait Yapı Yaklaşık Birim Maliyetleri Hakkındaki Tebliğe göre yapı sınıfları, bu yapı sınıflarına uygun birim fiyatları ve yaşları belirlenip buna göre yıpranma payı düşülerek değer biçilmesi gerekirken, acele kamulaştırma dosyasında alınan bilirkişi raporunda tespit edilen yapı bedelinin dava tarihine endekslenmesi suretiyle bilimsel olmayan yöntemle hesap yapan rapor doğrultusunda yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Birinci Karar
Mahkemenin 18.04.2019 tarihli ve 2018/527 Esas, 2019/236 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 18.04.2019 tarihli ve 2018/527 Esas, 2019/236 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda; bilirkişi incelemesi yaptırılmış ise de alınan raporlar hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki; 2942 sayılı Kanun'un 15 inci maddesinde, mahkemelerce görevlendirilen bilirkişilerin Bilirkişilik Bölge Kurulları tarafından hazırlanan listelerden seçileceği belirtilmiş olup, 6754 sayılı Bilirkişilik Kanunu'nun 12 nci maddesinde de Bilirkişilik Bölge Kurulunun hazırladığı listede bilgisine başvurulacak uzmanlık dalında bilirkişi bulunmaması hâlinde, diğer bölge kurulları bilirkişilik listelerinden bilirkişilerin seçilebileceği düzenlenmiştir. Dairemiz denetiminden geçen...2. Asliye Hukuk Mahkemesininn 2017/308 Esas, 2018/759 Karar ve 2017/306 Esas, 2018/758 Karar sayılı dosyalarında İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Adalet Komisyonu Hukuk Mahkemeleri Bilirkişi Listesinden seçilmiş bilirkişiler eşliğinde keşif yapılıp karar verildiği dikkate alındığında, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Bilirkişilik Bölge Kurulu tarafından hazırlanan listede alanında uzman bilirkişi bulunmasına rağmen, bu liste yerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Adalet Komisyonu Hukuk Mahkemeleri Bilirkişi Listesinden seçilen bilirkişi kurulu ile keşfe gidilerek düzenlenen rapora göre karar verilmesi, kabule göre ise dava konusu ... 315 ada 167 parsel sayılı taşınmaz arsa niteliğindedir. 2942 sayılı Kanun'un kıymet takdir esaslarını belirten 11 inci maddesinin birinci fıkrasının arsalara ilişkin (g) bendi uyarınca, arsaların bedelinin değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur. Bu itibarla, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerekir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda emsal kabul edilen ...Mahallesi 5334 ada 13 parsel sayılı taşınmazın satış tarihinde 1.091,00 TL/m² bedelle, aynı gün aynı kişiler arasında satışı yapılan ve bilirkişi kurulu tarafından satış bedeli gerçeği yansıtmadığı gerekçesi ile değerlendirmeye alınmayan bitişik 5334 ada 14 parsel sayılı taşınmazın ise 78.84 TL/m² bedel ile satıldığı anlaşıldığından, aynı gün içerisinde aynı kişiler arasında satış gören bitişik iki parselin satış bedelleri arasındaki fahiş fark nedeniyle, emsalin satış bedeli gerçeği yansıtmadığı gibi, aynı amaçla kamulaştırılan ve birbirine komşu olan taşınmazlarla ilgili olarak açılan davalarda bozma öncesi tespit edilen bedellerin, bozma sonrası üç-dört kat arttığı ve aynı amaçla kamulaştırılan ...Mahallesi 444 ada 16 parsel sayılı taşınmaza 21.07.2014 değerlendirme tarihinde, 807,60 TL/m², ... 315 ada 27 parsel sayılı taşınmaza 24.03.2014 değerlendirme tarihinde 714,98 TL/m² birim fiyat takdir edildiği ve bu bedellerin Dairemiz denetiminden geçerek 2019/3055 Esas ile 2019/3584 Esas, sayılı kararlar ile onandığı anlaşıldığından, dava konusu taşınmazın m² değeri inandırıcı görülmemiştir. Ayrıca dava konusu taşınmaz ve içinde bulunduğu bölgenin ileride imar uygulamasına tabi tutulması halinde kesilmesi gereken düzenleme ortaklık payı oranının ve dava konusu taşınmazın çevresinde düzenleme görmüş parseller var ise bunlardan kesilen düzenleme ortaklık payı oranları ile bunlara ilişkin bilgi ve belgeler Belediye İmar Müdürlüğünden sorularak alınacak cevaplara göre bilirkişi kurulu raporu denetlenmeden eksik incelemeyle dava konusu taşınmazın emsal karşılaştırması sonucu tespit edilen metrekare birim fiyatından emsalden kesilen düzenleme ortaklık payı olan % 34.40 oranında indirim yapılmak suretiyle hesap yapan rapor doğrultusunda karar verilmesi, 2942 sayılı Kanun'un 7139 sayılı Yasa ile değişik 10/9 maddesi uyarınca bozma kararı sonrası oluşan fark bedele işletilecek yasal faizin bitiş tarihinin kararın kesinleşme tarihi olması gerektiği düşünülmeden yazılı şekilde son karar tarihine kadar yasal faiz işletilmesine karar verilmesi ve Avrupa İnsan Haklari Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 gün 30791 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alınarak, davanın niteliği gereği davalılar lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne kamulaştırma bedelinin tespitine, taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tapuya kayıt ve tesciline karar vermiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; bozma ilamı sonrası alınan hatalı bilirkişi raporu ile kamulaştırma bedelinin yüksek belirlendiğini, emsal taşınmaz izale-i şuyu satışı olsa dahi emsal olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını, emsal olarak bildirdikleri satışın dava konusu taşınmaza emsal olarak değerlendirilmemesinin hatalı olduğunu, kamulaştırma bedelinin tespiti yapılırken 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesindeki esaslara ve bozma ilamına uyulmadığını, idare lehine vekâlet ücreti takdir edilmemesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmaz kıyaslamasının gerçeği yansıtmadığını, dava konusu taşınmaz emsal taşınmazdan daha iyi konumda olduğunu, taşınmazın değerinin düşük belirlendiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmazın zeminine 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesi yerindedir.
3.Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alınarak davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi doğrudur.
4. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının Hazineye irat kaydedilmesine,
13.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.