"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/124 Esas, 2024/489 Karar
KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Uludere 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/304 Esas, 2022/350 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrimisil istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Hükmedilen ecrimisil bedelinin Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 378.290,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla, ecrimisil yönünden davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı idare vekilinin kamulaştırmasız el atmadan doğan tazminat talebi yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Şırnak ili, .... ilçesi, ...... köyü 103 ada 45 parsel sayılı taşınmaza davalı idare tarafından kamulaştırma yapılmadığı hâlde, askeri yasak bölge olarak etrafına tel örgü çekilmek suretiyle fiilen el atıldığını ileri sürerek belirlenecek tazminatın ve ecrimisilin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın süresinde açılmadığını, yetki ve zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, davayı kabul etmediklerini, iddiaların somut delillere dayanmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bedeline hükmedilen davacı payının tapusunun iptali ile davalı idare adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kaldırma kaldırma kararının yerinde olmadığını, ilk rapor ile belirlenen miktarın dahi gerçek değerinin çok altında olmasına rağmen salt çok uzun ve haksız yargılamalara maruz kalındığı için istinaf edilmediğini, kaldırma kararı sonrası düzenlenen raporda objektif değer artış oranının hiçbir hukuki ve fiili veri esas alınmaksızın belirlendiğini, taşınmazın Uludere merkezine yakın mesafede bulunduğunu, değerli bir mevkiide bulunduğunu bu nedenle objektif değer artış oranının daha yüksek uygulanması gerektiğini, net gelir metodu ile değerlendirme yapılırken kullanılan verilerin değerlendirmeye esas alınamayacak vasıf ve mahiyette olduğunu,“Uludere İlçe Tarım Verileri” adı altında düzenlenen veri tablosunun hiçbir hukuki ve zirai dayanağının bulunmadığını, hukuki olmayan ve adil yargılama hakkının ihlaline yol açar şekilde davalı idareyi koruma refleksine dayanan veriler olduğunu, bu müdahaleler sonucu son tahlilde taşınmazın gerçek değeri ile örtüşmeyen bir sonucun ortaya çıktığını, aynı tarihlerde başka idareler tarafından ikame edilmiş bulunan çok sayıda bedel tespit dosyalarının bedel belirlemelerinde bu dosya ile aynı yerde bulunan aynı vasıf ve mahiyetteki bir çok taşınmaz için 50 ila 70 TL arası birim fiyat ön görüldüğünü ve bu fiyatlar üzerinden davaların sonuçlanarak kesinleştiğini, taşınmaz üzerinde el atma öncesi yer alan ağaçların fiili niteliği kapama bahçe vasfında olmasına rağmen bu husus da göz ardı edilerek vasfı itibarıyla da düşük bir değer ile değerlendirilmesine sebep olunduğunu, taşınmazın gerçek değerinin tespit edilmesi gerektiğini, vekâlet ücreti bakımından davalı idarenin usuli kazanılmış hakkının var olduğu yönündeki değerlendirmenin de hatalı olduğunu beyan ederek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; konum olarak askeri birliğin arkasında kalan parselin el atıldığı tespit edilen kısmının dışında kalan alanda dahi herhangi bir tarımsal faaliyet yapılmadığını, dağlık ve taşlık alanda bulunan ve tarımsal faaliyette bulunmaya uygun olmayan taşınmaz üzerinde karışık sebze yetiştirilemeyeceğini, yetiştirilse bile raporda belirtildiği kadar yüksek verim alınamayacağını, bilirkişilerce karışık sebzenin net gelir metodu hesaplamasına alınmasının taşınmazın bedelini yükseltmeye yönelik bir yaklaşım olduğunu, % 15 objektif değer artışı uygulanmasının da yerinde bulunmadığını, kapitalizasyon faiz oranı ile objektif değer artış oranının aynı gerekçelere dayandırıldığını, kararın bedel yönünden kaldırılması gerektiğini beyan ederek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile sulu tarım arazisi niteliğindeki taşınmaza net geliri üzerinden bilimsel yolla değer biçilmesi yöntem itibarıyla doğru olup uygulanan münavebe sisteminde, kapitalizasyon faizinde ve objektif değer artış oranında bir isabetsizlik görülmemiştir; ancak ecrimisil hesabında dava tarihinden sonraki ve el atma tarihinden önceki dönemler dikkate alınamayacağından 09.03.2013 ile 09.03.2012 tarihleri aralığındaki 12.012,09 TL ecrimisil bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesi ve yürürlükteki tarifeye vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi yerinde görülmediğinden İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş, vekâlet ücretine ilişkin usulü kazanılmış hak oluşacağını, lehlerine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin sorumlu idareden tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “...Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Davalı İdare Vekilinin Ecrimisil Talebine İlişkin Temyizi Yönünden;
Davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin miktar yönünden REDDİNE,
B. Davalı İdare Vekilinin Kamulaştırmasız El Atmadan Doğan Tazminat Talebine İlişkin Temyizi Yönünden;
Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.