"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1537 Esas, 2023/1116 Karar
DAVALILAR : 1.... vekili
Avukat ...
2.... vekili Avukat ...
DAVA TARİHİ : 10.10.2019
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/650 Esas, 2021/28 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idareler vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Kayseri ili, ...ilçesi, ...r Mahallesi 11464 ada 34 parsel sayılı taşınmaza kamulaştırma yapılmaksızın asfalt yol yapılmak suretiyle fiilen el atıldığını, ayrıca taşınmaza 1/1000 ölçekli uygulama imar planında kısmen konut alanı, kısmen de yol ve park olarak ayrılmak suretiyle hukuken el atıldığını belirterek, dava konusu taşınmazın fiilen ve hukuken el atılan kısımlarının tamamının bedelinin davalı ... Başkanlığından tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaza el atılıp atılmadığının yapılacak keşifte anlaşılacağını, hukuki el atmanın söz konusu olduğu kısımlar için idare mahkemeleri görevli olduğundan görev yönünden davanın reddine karar verilmesini, yol olarak el atılan kısmın ana arterde kaldığının tespit edilmesi halinde müvekkili idare yönünden husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesini, dava konusu taşınmazın bulunduğu alanda 3194 sayılı İmar Kanunu’nun (3194 sayılı Kanun) 18 inci maddesi uyarınca imar uygulaması çalışmalarının devam ettiğini, taşınmazın kadastro parseli olduğunun anlaşılması halinde %40 oranında düzenleme ortaklık payı kesilmesi gerektiğini, talep edilen tazminat bedelinin yüksek olduğunu ileri sürmüştür.
2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; imar planından kaynaklanan uyuşmazlığın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğini, dava konusu taşınmaza müvekkili idare tarafından fiilen el atılmadığını, bu nedenle müvekkili yönünden davanın reddine karar verilmesini gerektiğini, talep edilen tazminat bedelinin yüksek olduğunu ileri sürmüştür.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve el atma tazminatının davalı idarelerden tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idareler vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın büyük bir kısmının yol boyunca uzanan park alanında kaldığını, bu kısımlar yönünden sorumluluğun Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığına yöneltilmesi gerektiğini, taşınmaz için belirlenen bedelin yüksek olduğunu, emsal alınan taşınmazın dava konusu taşınmaz ile benzer niteliklere sahip olmadığını, arta kalan konut alanındaki kısmın değerinde imar planındaki yolun açılmasıyla artış meydana geleceğini, değer artışının tazminat hesaplamasında dikkate alınması gerektiğini ileri sürmüştür.
2. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; idari işlem niteliğindeki imar planından kaynaklanan uyuşmazlığın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğini, olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması talebiyle Uyuşmazlık Mahkemesine yaptıkları başvuru sonucunda verilecek kararın bekletici mesele yapılması gerekirken karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın bulunduğu alanda davalı ... tarafından 3194 sayılı Kanun'un 18 inci maddesi uyarınca imar uygulaması çalışmalarının başlatıldığını, uygulama sonucunda davanın konusuz kalması söz konusu olacağı için bu çalışmanın sonucunun beklenmesi gerektiğini, dava konusu taşınmaza müvekkili idare tarafından fiilen el atılmadığı halde müvekkili aleyhine tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığını ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile somut olayda adli yargının görevli olduğu, ...Belediye Başkanlığının 08.12.2020 tarihli yazısında dava konusu taşınmazla ilgili 3194 sayılı Kanun'un 18 inci maddesi uygulamasının bulunmadığının bildirilmesi nedeniyle bekletici mesele yapılacak bir hususun bulunmadığı, dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğu kabul edilerek, emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu açıklanarak emsal karşılaştırılması yoluyla değerinin tespit edilmesinin ve belirlenen bedelin davalı idarelerden yazılı şekilde tahsiline karar verilmesinin doğru olduğu gerekçesiyle davalı idareler vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... olarak davacı tapu maliki ile davalı idareler arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin tahsili hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2.Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4.2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arsa niteliğindeki Kayseri ili, ...ilçesi, ...r Mahallesi 11464 ada 34 parsel sayılı taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi ve alınan rapor uyarınca bedelinin davalı idarelerden tahsiline karar verilmesi yerindedir.
3. Eldeki davada taşınmaza 04.11.1983 tarihinden sonra el atılmıştır. 7421 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrası; "Bu Kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları, davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir." şeklinde düzenlenmiştir. 2942 sayılı Kanun'un 6487 sayılı Kanun'la değiştirilen Geçici 6 ncı maddesinin onikinci ve onüçüncü fıkraları; "09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihini kapsayan dönemde oluşan mağduriyetin giderilmesi amacıyla getirilen ve malikler aleyhine bir takım hükümler içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinde sonraki dönem içinde uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği" gerekçesiyle ve Anayasa'nın 2 nci ve 35 inci maddelerine aykırı bulunarak 13.03.2015 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 tarihli ve 2013/95 Esas, 2014/176 Karar sayılı kararıyla iptal edilmiştir. 2942 sayılı Kanun'da 04.11.1983 tarihinden sonraki el atmalara ilişkin başkaca bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle kaynağını Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar ile 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararlarından alan 04.11.1983 tarihinden sonra el atılan taşınmazlar yönünden, kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan davalarda mahkeme ve icra harçlarının ve vekâlet ücretinin nispi olarak uygulanması gerektiğinden 2942 sayılı Kanun'un Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrasının uygulanma imkânı bulunmamaktadır.
4. Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararının nispi harca ilişkin bölümüne dokunulmaksızın istinaf isteminin şeklî olarak esastan reddine karar verildikten sonra istinaf harcının maktu alınmasına karar verilmesi suretiyle 1983 yılı sonrası fiili el atma nedeniyle açılan tazminat davalarında Ek Madde 4 gereğince maktu harç alınacağı yönünde irade ortaya konulmuş ancak kamu düzenine ilişkin ve yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gereken ve İlk Derece Mahkemesinde nispi alınan harcın 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin 2 numaralı alt bendi uyarınca yeniden esas hakkında hüküm kurulması suretiyle düzeltilmesi yoluna gidilmeden 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin birinci fıkrasından istifade ile Yargıtayın harca yönelik uygulamasının etkinliğinin ortadan kaldırılması, bu şekilde Yargıtayın içtihat birliğini sağlama görevinin devre dışı bırakılarak hukukî öngörülebilirlik ve hukukî güvenliğin zedelenmesi sonucunu doğurduğu değerlendirilmekle birlikte, Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesinin kararı düzeltilmesi gerektiğinden Bölge Adliye Mahkemesinin sözü edilen uygulaması eleştirilmekle yetinilmiştir.
5. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı ... vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
6. Dava konusu taşınmazın asfalt yol yapılmak suretiyle fiilen el atılan ve hükme esas alınan 24.08.2020 havale tarihli fen bilirkişi raporunun koordinat noktaları üzerinden alan hesaplaması çizelgesinde (A2) ile gösterilen kısmın alanı 90,59 m² olarak tespit edildiği hâlde, hükümde bu kısmın 90,53 m² olarak yazılması suretiyle infazda tereddüte yol açılması bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1.Davalı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, davalı ... vekilinin temyiz itirazının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının tescile ilişkin (3) numaralı bendinin birinci paragrafı ile aynı bendin (A) harfi ile gösterilen alt bendinde yer alan "90,53" sayısının hükümden çıkartılması, yerlerine ayrı ayrı "90,59" sayısının yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davalı ... Başkanlığından peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.