"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/507 Esas, 2022/2440 Karar
ASIL VE BİRLEŞTİRİLEN
DAVADA DAVACILAR : ... vd. vekili Avukat ...
ASIL VE BİRLEŞTİRİLEN
DAVADA DAVALI : ... vekili Avukat ...
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ: Adıyaman 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/43 Esas, 2018/947 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davalarda yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davaların hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili asıl ve birleştirilen dava dilekçelerinde özetle; Adıyaman ili, ..., Eski ..., Bulduk mevkii, cilt no: 65, sayfa no: 78, sıra no: 54 sayılı taşınmaza yol yapılmak suretiyle fiilen el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; kamulaştırmasız el atma şartlarının oluşmadığını, davaya konu taşınmazın bulunduğu mahalde yol yapım çalışmaları sebebiyle 04.07.1953 tarihinde Kamu Yararı karan alındığını, taşınmaz için 26.08.1964 tarihinde Kıymet Takdir Raporu da hazırlandığını, bu rapor sonucunda mezkûr taşınmaz hakkında ödenecek bedel belirlendiğini, daha sonra Adıyaman Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.06.1963 tarihli ve 22-18 sayılı kararına göre kamulaştırma işlemleri tamamlanarak taşınmazın tapudan terkin edildiğini, açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kadastro tutanakları ve tedavüllü tapu kayıtlarının incelenmesinden Cilt No: 65, Sayfa No: 78, Sıra No: 54 ve 20.02.1962 tarihli tapu kaydının kadastro çalışmaları neticesinde revizyon görerek 308 ada 10 parsel olduğu ve kadastrosunun 24.07.1987 tarihinde kesinleştiği, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 12 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmünde kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra bu tutanaklarda belirtilen haklara sınırlandırma ve tespitlere karşı kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak dava açılamayacağı, bu sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu, davacının veya murisinin hak düşürücü süre içinde bu konuda herhangi bir tespit ve talepte bulunmadıkları anlaşılmakla davacıların taleplerinin hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle dinlenme olanağı bulunmadığından asıl ve birleştirilen davaların usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; eldeki davanın 3402 sayılı Kanun'un 12/3 maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, idare tarafından bedel ödenmediğini, kamulaştırmasız el atma şartlarının oluştuğunu, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 3402 sayılı Kanun'un 12 nci maddesinin üçünncü fıkrasındaki "bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz" hükmü dikkate alındığında dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin 29.08.1994 tarihinde kesinleştiği ve tapuya hükmen tescil edildiği anlaşıldığından 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra eldeki davanın açıldığı gözetilerek davanın usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun ( 6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 3402 sayılı Kanun'un 12 nci maddesinin üçüncü fıkrası.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; Adıyaman Asliye Hukuk Mahkemesinin 1959/325 Esas, 1960/327 Karar sayılı dosyasıyla Hazine aleyhinde davaya konu 10.830 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazın zilyetlikle kullanıldığı gerekçesiyle davacıların murisi ... ...tarafından tapu iptal ve tescil davası açıldığı, mahkemece davaya konu taşınmazın davacıların murisi ... ...adına tapuya kayıt ve tesciline karar verildiği, ilgili kararın Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 27.04.1961 tarihli ilamıyla onandığı, davaya konu taşınmaza ilişkin ayrıntılı tapu takyidatları incelendiğinde ise davacıların murisi ... Karataş'ın 03.04.1963 tarihinde taşınmazı 3. Şahıslara satış yoluyla devrettiği anlaşılmakla davacıların el atıldığı iddia edilen taşınmaza malik olmadıkları bu nedenle aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle ret kararı verilmesi sonucu itibarıyla doğrudur.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre, usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.