Logo

5. Hukuk Dairesi2024/7202 E. 2025/3063 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı idare tarafından kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tespiti ve tahsili davasında, el atma tarihi itibariyle uygulanacak hukuk ve harçların belirlenmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmaza 04.11.1983 tarihinden sonra el atıldığı, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun ilgili geçici maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği ve taşınmaz bedelinin emsal yöntemiyle tespitinde bir isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2582 Esas, 2024/569 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Sakarya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/94 Esas, 2021/176 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasında yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı idare vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Sakarya ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 827 parsel sayılı taşınmazın hissedarı olduğunu, dava konusu taşınmaza davalı idare tarafından kamulaştırma yapılmaksızın ... Bulvarı yapılmak suretiyle el konulduğunu belirterek taşınmazın bedelinin belirlenerek davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın ... Belediye Encümeni kararı ile usulüne uygun olarak kamulaştırıldığını, davacıların kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası açamayacağını, tezyidi bedel davası açabilmek için ise 30 günlük hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, belirlenen bedelin davalı idareden tahsil edilerek davacılara ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; ... Belediye Encümeninin 10.04.1987 tarihli kararı ile dava konusu taşınmazın 1.661,40 m²lik kısmının kamulaştırılmasına karar verildiğini, dava konusu taşınmazın o tarihte 20.200 m² yüzölçümüne sahip olduğunu; ancak tapuda yapılan kontrollerde kamulaştırılacak parsellerin metrekarelerinde yanlışlık olduğunun anlaşılması üzerine 10.11.1987 tarihinde Encümen kararı alınarak dava konusu taşınmazın kamulaştırılacak kısmı da bu karar ile 1.611 m² olarak düzenlendiğini, yazı ekinde gönderilen belgeler incelendiğinde o dönemde yürürlükte olan kamulaştırma mevzuatı çerçevesinde gerekli işlemlerin yapılarak kamulaştırma işleminin tamamlandığını ve taşınmazın ... Belediyesi adına sicilden terkin edilmesi için Tapu Sicil Müdürlüğüne yazılan yazı üzerine Kadastro Beyannamesi de düzenlenerek dava konusu taşınmazın 1.611 m²lik kısmının yola terk olarak gösterildiğini; ancak tescil kararının infaz edilmediğini, dava konusu taşınmazın kamulaştırılan 1.611 m²lik kısmının ayırma çapı ile ayrıldığını, kalan kısmının ise imar uygulamasına girdiğini, eğer imar planına göre yolda kalan 1.611 m²lik kısım kamulaştırılmamış olsaydı bu kısmın da düzenlemeye girmesi gerekeceği hususunun uzman bilirkişilerce tespit edilebileceğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte karara esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, taşınmazın yüzölçümünden %35 düzenleme ortaklık payı kesilerek hesaplama yapılması gerekirken hatalı yöntemle m² birim bedelinden kesinti yapılmasının hatalı olduğunu, belirlenen bedelin yüksek olduğunu ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı Belediyece dava konusu taşınmazla ilgili ... Belediye Başkanlığı tarafından 1987 yılında kamulaştırma işlemlerinin yapıldığını, kamulaştırılacak kısmın 1.611 m² olarak belirlendiğini, bu hususta terkin için gerekli bildirimlerin tapuya yapıldığını; ancak tescil edilmediğini, ortada kamulaştırmasız el atma bulunmadığını ileri sürmüş olup Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanlığının sonradan kurulduğu, yol olarak el atılan kısımda Büyükşehir Belediyesinin sorumluluğuna gidilmesinde isabetsizlik görülmediği, davacılardan ... ile ...'nun 26.09.2017 tarihinde bedelin ödenmesi için Belediyeye başvuruda bulundukları, Belediyece bu taleple ilgili herhangi bir işlem yapılmadığının bildirildiği, noterle yapılan yazışmada ise 1999 depremi ve daha sonra gerçekleşen yangın sebebiyle noter arşivinde meydana gelen hasar nedeniyle talep edilen evrakların bulunamadığının bildirildiği, gerek usulünce tebligat yapıldığının, gerekse kamulaştırma bedelinin ödendiğinin ispatlanamadığı, dolayısıyla davacıların dava açmakta hukuki yararlarının bulunduğu kanaatine varılmakla dava konusu taşınmaza 1987 yılında el atıldığı dikkate alındığında el atma tarihinin 04.11.1983 tarihinden sonra olduğu görülmekle uzlaşmanın dava şartı olmadığı, dava konusu taşınmazın 1/1000 ölçekli imar planında kaldığı, kadastral parsel olduğu, emlak vergisine esas rayiç değerin 210,23 TL olduğu bildirilmekle arsa vasfında kabul edilmesinde isabetsizlik görülmediği, dava konusu taşınmaz kısmen uygulama görmüş ise de kamulaştırmasız el atmaya konu bölüm uygulama görmediği gerekçesiyle kadastral parsel niteliğinde kabul edilmiş ve bu bölümle ilgili düzenleme ortaklık payı yönünden denkleştirme yapıldığı, bu durumun istinaf başvurusunda bulunan idarenin de lehine olduğu, somut emsal kabul edilen Adalı ... Mahallesi 419 ada 2 parselin emlak vergisine esas rayiç bedelinin 252,27 TL olduğu, bilirkişilerce yapılan mukayesede dava konusu taşınmazın somut emsalin %91,40'ı kadar kıymetli olduğu kanaati ile 2018 yılı itibarıyla m² birim fiyatının belirlendiği, dava konusu taşınmazın ... ilçesinin oldukça revaçta olan ... Bulvarında olduğu, çevresinin talep gören konut ve işyerleri ile çevrili olduğu, dolayısıyla belirlenen birim fiyatının yerinde olduğu kanaatine varılmakla istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar etmiş, ayrıca gerekçeli kararda takyidatların bedele yansıtılmasına karar verilmiş ise de takyidatlardan ari olarak tescil/terkinine ifadesinin yazılmasını talep ettiklerini, 7421 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na (2942 sayılı Kanun) eklenen Ek Madde 4 uyarınca maktu harca hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, ... olarak davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin tahsili hususundadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 355, 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi ve 7421 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kanun’a eklenen Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrası.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

3. Eldeki davada taşınmaza 04.11.1983 tarihinden sonra fiilen el atılmıştır. 7421 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kanun’a eklenen Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrası; “Bu Kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları, davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir.” şeklinde düzenlenmiştir. 2942 sayılı Kanun'un 6487 sayılı Kanun'la değiştirilen Geçici 6 ncı maddesinin onikinci ve onüçüncü fıkraları; "09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihini kapsayan dönemde oluşan mağduriyetin giderilmesi amacıyla getirilen ve malikler aleyhine bir takım hükümler içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinden sonraki dönem içinde uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği" gerekçesiyle ve Anayasa'nın 2 ncı ve 35 inci maddelerine aykırı bulunarak 13.03.2015 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 tarihli ve 2013/95 Esas, 2014/176 Karar sayılı kararıyla iptal edilmiştir. 2942 sayılı Kanun'da 04.11.1983 tarihinden sonraki el atmalara ilişkin başkaca bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle kaynağını Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar ile 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararlarından alan 04.11.1983 tarihinden sonra el atılan taşınmazlar yönünden, kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan davalarda mahkeme ve icra harçlarının nispi olarak uygulanması yerindedir.

4. Temyiz olunan karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı idareden aşağıda yazılı kalan harcın alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.