"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/3005 Esas, 2024/688 Karar
DAVA TARİHİ : 27.08.2013
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul ili,184 parselde kayıtlı 74.611 m² miktarındaki taşınmazın 1/4'ünün müvekkillerinin murisi ...'e ait olduğunu, murisin taşınmazı tapuda hiçbir şerh ve beyan olmadan satın aldığını, satın alma işleminden çok sonra dava konusu tapuya ormandır şerhi konulduğunu, davalının bu şerh sonrası dava konusu taşınmazın orman sınırları içinde bulunduğunu ileri sürerek müvekkillerine ait tapunun iptali için dava açtığını, Eyüp 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/267 Esas, 2008/377 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın orman sınırları içerisinde bulunması gerekçe gösterilerek tapu kaydının iptal edildiğini ve kararın kesinleştiğini, bu kararla birlikte 74.611 m² miktarındaki 1/4'ü müvekkilinin murisine ait tapunun iptal edildiğinden uğradığı zarar nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL'nin davalıdan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline ve müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiş, dahili davalı dilekçesiyle davalı olarak Orman Genel Müdürlüğünü davaya dahil etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın bir kısmının 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğunu, kadastro tespitinin kesinleşmesinden sonra dava tarihine kadar 10 yıllık genel zamanaşımı süresi geçtiğini, orman sınırları içerisinde bırakılan ve özel mülkiyete konu olamayacak kısım için davacılara verilen iskan tapusunun geçerliliğinin zaten ileri sürülemeyeceğinden taşınmazın bu kısmı için tazminat talep edilemeyeceğini, davacıların 6292 sayılı Kanun uyarınca müvekkili idareye yapmış oldukları başvuru sonucunu beklemeleri ve bu suretle idari yolları tüketmeleri gerekirken bu yapılmadan davanın hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Dahili davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın kesinleşmiş orman tahdidi içerisinde olduğunu, müvekkili idareye husumet yöneltilemeyeceğini, dava açılmadan evvel idari yolların da tüketilmediğini, davacının dava açmadan önce 6292 sayılı Kanun uyarınca Hazineye başvuruda bulunması gerektiğini, bu talep değerlendirilmeyip davanın esasına girilse bile devlet ormanlarının arsa veya tarla olarak nitelendirip değer tespiti yapılamayacağını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne, toplam 2.598.881,99 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ve davalı Hazine vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 27.12.2022 tarihli 2022/2574 Esas,2022/3171 Karar sayılı kararı ile kaldırma kararından sonra dosya kendisine iade edilen İlk Derece Mahkemesince ilgili kurumlardan gerekli araştırma yapılarak yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporu ile kaldırma nedenlerinin karşılanmış olmasına, değerlendirme tarihi itibarıyla vasfı arazi olarak belirlenen taşınmazın değerinin resmî veriler ışığında emsal raporlarda dikkate alınarak net gelir yöntemiyle belirlenmesine göre verilen karar usul ve kanuna uygun olup delillerin takdirinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından davalı Hazine vekilinin istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; Bölge Adliye Mahkemesince; sadece davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun değerlendirildiği, davacıların istinaf istemi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği; hal böyle olunca Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurusu üzerine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 359 uncu maddesine uygun hüküm sonucu oluşturulmadığı anlaşılmıştır. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davacıların istinaf talebi de değerlendirilerek hüküm kurulması gerektiği düşünülmeden davacılar yönünden değerlendirme yapılmadan karar verilmesi bozmayı gerektirdiğinden sair hususlar incelenmeksizin Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; tespit edilen tazminat bedelinin çok düşük olduğunu, dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğunu, dava konusu taşınmazın bir kısmının ... Genel Müdürlüğü tarafından 2006 yılında kamulaştırıldığını ve arsa olarak değerlendirme yapıldığını, bu hususun dikkate alınması gerektiğini, yakın konumdaki taşınmaz için belirlenen metrekare değerlerine göre çok düşük metrekare değeri tespit edildiğinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın 1939 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalıp, daha sonra tapu sicili oluşturulmuşsa da sicilin yolsuz ve bütün sonuçlarıyla hükümsüz olması nedeniyle malikine mülkiyet hakkı kazandırmayacağını, Hazinenin orman olan bir yer için tazminat ödemesi kanuna ve içtihatlara uygun olmadığını, zamanaşımı süresinin geçtiğini, soyut gerekçelerle fahiş oranda objektif değer artışı eklenmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosyanın incelenmesinde; dava konusu İstanbul ili, 184 parsel sayılı taşınmazın 05.07.1985 tarihli ve 4152 yevmiye numarası ile davacılar murisi ... tarafından 1/4 payının satın alındığı ve 28.11.1995 tarihinde taşınmazın tapu kaydına “Bu parselin ormanla ilişkisi vardır” şeklinde şerh konulduğu, Orman İdaresi tarafından açılan Eyüp 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/267 Esas, 2008/377 Karar sayılı kararında taşınmazın 55.636 m²lik kısmının orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek orman olarak tescil edilen kısım yönünden 30.06.2008 tarihinde kesinleştiği ve eldeki davanın 27.08.2013 yılında 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde açıldığı anlaşılmıştır.
3. Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre değerlendirme tarihi itibarıyla arazi niteliğindeki dava konusu taşınmaza net gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.