Logo

5. Hukuk Dairesi2024/724 E. 2024/6155 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptali nedeniyle oluşan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada, tazminata esas değerin belirlenme tarihi ve faiz başlangıç tarihi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tapu kaydının iptali nedeniyle oluşan zararın tazmininde, değerlendirme tarihinin dava tarihi olması ve tazminata esas değerin bu tarih dikkate alınarak hesaplanması gerektiği, faizin de dava tarihinden itibaren işlemesi gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1730 Esas, 2023/1710 Karar

ASIL DAVADA

DAVA TARİHİ: 26.09.2018

KARAR : Yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ: Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/447 Esas, 2022/156 Karar (Birleştirilen Gebze 6. Aliye Hukuk Mahkemesi 2022/103 Esas)

Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davada yapılan yargılama sonucunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın davalı Hazine yönünden kısmen kabulüne, davalı ... yönünden pasif husumet ehliyeti yokluğundan reddine birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacılar ve davalı Hazine vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı Hazine vekilinin başvurusunun esastan reddine, davacılar vekilinin başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükme kaldırılıp yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl davanın davalı Hazine yönünden kısmen kabulüne, davalı ... yönünden pasif husumet yokluğundan reddine, birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Miktar veya her paydaş için değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın her paydaş için değeri kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun'un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun'un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

..., ... ve ... dışındaki davacılar lehine ayrı ayrı hüküm altına alınan bedeller Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL'nin altında kaldığı anlaşılmakla, ..., ... ve ... dışındaki davacılar yönünden temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

..., ... ve ... yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacılar vekili asıl dava dilekçesinde özetle; ...köyü 379 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına orman şerhi düşüldüğünü ve maliklerin mülkiyet hakkının kısıtlanılarak taşınmazın kullanılamaz hale getirildiğini belirterek taşınmazın kesinleşmiş orman tahdit sınırları içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davacı vekili birleştirilen dava dilekçesinde özetle; müvekkili murisi ... adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydına orman şerhi düşüldüğünü, Gebze 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/263 Esas sayılı dosyası ile taşınmazın tapusunun iptali ile orman olarak Hazine adına tesciline karar verildiği ve kararın kesinleştiğini belirterek, taşınmazın kesinleşmiş orman tahdit sınırları içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçtiğini, davacı tarafın kadastro tutanaklarına itiraz ederek yetkili mahkemelerde dava açma hakkı olduğu halde süresinde itiraz etmeyerek bu şerhin yazılmasına kendisinin sebebiyet verdiğini, tazminat şartlarının gerçekleşmediğini, taşınmazın davacıların kullanımında ve tasarrufunda olduğu ve semerelerinden de faydalanıldığı gözetilerek tazminat miktarı hesaplanırken bu hususların gözetilmesi gerektiğini belirtilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; hak düşürücü sürelerin ve zamanaşımı süresinin geçtiğini, taşınmazın orman sınırlarında kalması nedeniyle Gebze 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/263 Esas sayılı dosyası üzerinden taşınmazın orman vasfı nedeniyle tapu iptali ve tescil davası açıldığını, kadastro çalışmalarının ve süreçlerin hukuka uygun olarak işletildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davanın davalı Hazine yönünden kısmen kabulüne davalı ... yönünden pasif husumet ehliyeti yokluğundan reddine birleştirilen davanın kabülüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde ve davacılar ve davalı Hazine vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince hükümde taşınmazın dava tarihi itibarıyla değerinin baz alındığını, buna göre faiz başlangıç tarihi olarak, dava tarihi olan 26.09.2018 tarihinin esas alınması gerekirken taşınmazın tapusunun iptal edildiği tarih olan 02.07.2020 tarihinin esas alınmasının hatalı olduğunu ileri sürmüştür.

2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın husumet, zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönünden reddi gerektiğini, davacı tarafın süresinde itiraz ederek orman kadastro işleminin iptalini talep etme hakkına sahipken orman sınırlarının belirlenmesine ilişkin kadastro tespitine karşı itiraz ve dava hakkını kullanmayarak taşınmazın tapu kaydına orman şerhinin işlenmesine ve kesinleşmesine sebebiyet verdiğini, davacıların gerçek bir zararlarının olmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu, ıslah edilen miktar yönünden ıslah tarihi itibarıyla zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin dolmuş olduğuna dair itirazlarının dikkate alınmadığını, ıslah edilen miktar yönünden ıslah tarihi itibarıyla faize hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taşınmazın tazminata esas değeri doğru bir şekilde dava tarihi itibarıyla hesaplanmış olmasına rağmen, kesinleşme tarihinden itibaren faiz işletilmesi hatalı bulunduğundan bahisle davalı Hazine vekilinin başvurusunun esastan reddine, davacılar vekilinin başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılıp düzeltilerek esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık asıl davada 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine, birleştirilen davada ise kesinleşmiş orman tahdidinde kalan taşınmazın tapusunun iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tesciline ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun’un (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Davaya konu ...Mahallesi eski 379 parsel sayılı (yeni 235 ada 33 parsel) 13.255,98 m² yüzölçümündeki taşınmazın, davacıların murisi adına tam hisse şeklinde 13.09.1966 tarihinde tescil edildiği, taşınmazın tapu kaydına 09.01.1996 tarihinde orman sınırında kaldığına dair şerhin işlendiği, yargılama devam ederken ... tarafından açılan davada Gebze 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/263 Esas, 2019/325 Karar sayılı kararı ile taşınmazın tapusunun iptal edilerek orman vasfı ile Hazine adına tescil edildiği, kararın 02.07.2020 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.

3. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre arazi niteliğindeki taşınmaza net geliri esas alınarak değer biçilmesinde ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsili ile değerlendirme tarihi dava tarihi olduğundan bedele dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usûl ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

A. Davalı Hazine Vekilinin ..., ... ve ... Dışındaki Davacılara İlişkin Temyizi Yönünden;

Davalı Hazine vekilinin temyiz dilekçesinin miktar yönünden REDDİNE,

B. Davalı Hazine Vekilinin ..., ... ve ...'a İlişkin Temyizi Yönünden;

Davalı Hazine vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.