Logo

5. Hukuk Dairesi2024/7468 E. 2025/3696 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırılan taşınmazın bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak terkini istemine ilişkin davada, kamulaştırma bedelinin doğru hesaplanıp hesaplanmadığı ve uygulanacak faiz oranı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 11. maddesi uyarınca gelir metodu esas alınarak hesaplanan kamulaştırma bedelinin tespitinde ve kamulaştırmadan arta kalan kısımda değer düşüklüğü oluştuğunun kabulünde bir isabetsizlik görülmediği, ancak Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı doğrultusunda fark kamulaştırma bedeline dava tarihinden itibaren değil, davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından itibaren yasal faiz uygulanması gerektiği gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/731 Esas, 2024/1371 Karar

KARAR : Yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gölbaşı(Ankara) 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/515 Esas, 2022/94 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin asıl dava ile 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak terkini istemine ilişkin birleştirilen davada yapılan yargılama sonucu İlk Derece Mahkemesince asıl davada davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, birleştirilen davanın ise kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun asıl davada davalı birleştirilen davada davacı idare vekili yönünden esastan reddine, asıl davada davacı birleştirilen davada davalı vekili yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı vekili asıl davada dava dilekçesinde özetle; Ankara ili, ..., ... (...) Mahallesi 124605 ada 21 parsel sayılı taşınmaza yol olarak fiilen el atıldığından taşınmazın bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.

2. Davacı idare vekili birleştirilen davada dava dilekçesinde özetle; Ankara ili, ..., ... (...) Mahallesi 124605 ada 21 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak terkinini talep etmiştir.

II. CEVAP

Asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davada davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, birleştirilen davanın ise kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Asıl davada davacı-birleştirilen davada davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın arsa niteliğinde olduğunu, gerçek bedelin altında bedel belirlendiğini, münavebeye alınan ürünlerin masrafının hatalı belirlendiğini, kapitalizasyon faiz oranının yüksek belirlendiğini, objektif değer artışı oranın düşük olduğunu, fiyat, verim ve maliyetlerin gerçeği yansıtmadığını, kamulaştırmadan arta kalan alanda daha yüksek oranda değer düşüklüğü oluştuğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; objektif değer artışı oranı ile kapitalizasyon faiz oranını kabul etmediklerini, değer azalışı uygulanmasının yanlış olduğunu, lehlerine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl dava yönünden; dava konusu taşınmaza fiilen yol olarak el atıldığı, davalı idarenin cevabi yazısına göre dava konusu taşınmaza fiilen 2019 Kasım ayında girildiğinin bildirildiği ve fen bilirkişinin raporunda dava konusu taşınmaza kısmen yol olarak el atıldığının gösterildiği anlaşıldığından davacı davasında haklı ise de asıl olan bedel tespit tescil davası olup yargılama sırasında açılıp bu dava ile birleştirilmek suretiyle kabulüne karar verildiğinden asıl dava yönünden davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğini, birleştirilen bedel tespit tescil davası yönünden ise arazi niteliğindeki taşınmaza net geliri esas alınmak suretiyle değer biçilmesinde yöntem olarak isabetsizlik görülmediğini; ancak hükme esas alınan ek raporda 2020 yılı için hesaplanan değerin değerlendirme tarihi olan 2021 yılına güncellenmek suretiyle bedel tespiti doğru görülmediğinden, birleştirilen bedel tespit tescil davasında; 2021 yılı buğday bostan ürünleri net gelirine göre yeniden hesaplama yapılarak; Daire denetimi ve Yargıtay denetiminden aynı kamulaştırma kapsamında geçen dava dosyalarında 2. ve 3. sınıf kuru tarım arazisi niteliğindeki taşınmazlara değer biçilmesinde esas alınan ve uygun görülen verim miktarları ile dava konusu taşınmazın 2. sınıf arazi niteliğinde olduğu da nazara alındığında, münavebeye esas alınan ürünlerin dekara verim miktarları uygun ise de Daire denetimine aynı bölgeden gelen 2021 değerlendirme tarihli dosyalarda uygulanan şekilde buğday satış fiyatının 2,25 TL, samanın 1,10 TL, bostanın 1,80 TL, buğday giderinin 367,63 TL, bostan giderinin ise 858,72 TL alınıp, Dairece Coğrafi Bilgi Sistemleri Parsel Sorgulama Uygulamasından yapılan gözlemde dava konusu taşınmazın konumu, bilirkişi raporunda yazılı özellikleri değerlendirildiğinde % 100 oranında objektif değer artışı uygulanması, dava konusu taşınmazın kamulaştırılan kısmının tamamına oranı ile arta kalan kısmının yüzölçümü, geometrik durumu, konumu ve ulaşım imkanları da gözetildiğinde arta kalan kısım olan yönünden % 30 oranında değer kaybı uygulanmak suretiyle değer biçilerek kamulaştırma bedelinin hesaplanması gerektiğinden, bilirkişi kurulundan ek rapor alınmasına karar verildiğini ve ek raporda doğru olduğundan davacı – birleştirilen dosyada davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle kamulaştırma bedelinin 1.102.331 TL olduğunun tespitine karar verilerek birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı idare vekili temyiz dilekçesinde münavebe deseninin doğru belirlenmediğini ve belirlenen kamulaştırma bedeline dava tarihinden itibaren kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faiz işletilmesinin hatalı olduğunu ilave etmek suretiyle istinaf dilekçesini tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasındaki kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.

2.Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arazi niteliğindek taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca gelir metodu esas alınarak bulunan m² birim bedeline, % 100 oranında objektif değer artışı oranı ilave edilmek suretiyle değer biçilmesi doğru olduğu gibi kamulaştırmadan arta kalan alanda % 30 oranında değer düşüklüğü oluştuğunun kabulü ile toplam kamulaştırma bedelinin tespit edilerek birleştirilen davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3.Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan kararı göz önüne alındığında davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi yerindedir.

4.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre idare vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

5. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması gerekirken dava tarihinden karar tarihine kadar kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faizin uygulanması hatalıdır.

Ne var ki bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanunu'nun 370 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı idare vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının B bendinin (a) ile gösterilen alt bendinde geçen "ilk derece mahkemesinin karar tarihi olan 20/01/2022 tarihine, 422.633,29 TL lik kısmına ise dava tarihinden iş bu karar tarihine kadar geçen süre için kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek oranda faiz işletilmesine," ibaresinin hükümden çıkartılması, yerine "itibaren 4 aylık sürenin dolduğu 15.08.2021 tarihinden itibaren İlk Derece Mahkemesinin karar tarihi olan 20.01.2022 tarihine, fark bedel 422.633,29 TL ye ise aynı tarihten Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi olan 08.05.2024 tarihine kadar yasal faiz işletilmesine" ibaresi yazılmak suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.