Logo

5. Hukuk Dairesi2024/7791 E. 2025/2496 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırılan taşınmazın bedelinin tespiti ve davacı idare adına tescili davasında, bedelin doğru hesaplanıp hesaplanmadığı ve Anayasa Mahkemesi’nin 2942 sayılı Kanun'un 10. maddesinin 9. fıkrasını iptal kararının davaya etkisi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın mevcut kullanım şekli ve yapılarının durumu gözetilerek hesaplanan bedelin yerinde olduğu, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının geriye yürümeyeceği ve davanın açıldığı tarihteki mevzuata göre değerlendirilmesi gerektiği, ilk derece mahkemesi kararındaki mahalle isminin yazım hatasının düzeltilerek onanmasının mümkün olduğu gerekçesiyle, bölge adliye mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1516 Esas, 2024/1282 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Aliağa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/854 Esas, 2021/523 Karar

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı idare vekili ile davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı idare vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; İzmir ili, ..., ... 841 parsel (yeni ... 1338 ada 1 parsel) sayılı taşınmazın 3.462,10 m²lik kısmının kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; acele el koyma dosyasında tespit edilen bedelin çok düşük olup kabul edilemeyeceğini savunarak taşınmazın gerçek değerinin tespitini istemiştir.

2. Diğer davalılar usulüne uygun tebligata rağmen cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile işbu bedelden acele el koyma bedelinin mahsup edilmesi suretiyle tespit ve depo edilen fark bedele davanın dört ay içinde sonuçlandırılmadığı gözetilerek bu sürenin bitiş tarihi olan 27.04.2020 tarihinden karar tarihi olan 07.12.2021 tarihine kadar yasal faiz işletilerek işlemiş faiziyle birlikte davalılara tapudaki payları oranında derhal ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili ile davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, rapora karşı itirazları karşılanmadan karar verildiğini, tespit edilen kamulaştırma bedelinin çok yüksek olduğunu, net gelir metoduna göre hesaplama yapılırken ürün verim miktarının yüksek, üretim masraflarının ise düşük alınmasının doğru olmadığını, uygulanan objektif değer artış oranının yüksek olduğunu, % 4 oranında uygulanan kapitalizasyon faiz oranının hatalı olduğunu, kamulaştırmadan arta kalan kısımda değer azalışı meydana geldiğinden söz edilemeyeceğini, taşınmaz üzerindeki yapı bedelinin yüksek hesaplandığını, düşük oranda yıpranma payı kesintisi yapıldığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı ve eksik değerlendirmeler içerdiğini, tespit edilen kamulaştırma bedelinin çok düşük olup taşınmazın gerçek değerini yansıtmadığını, taşınmazın arsa vasfında olduğunu, en az % 500 oranında objektif değer artışı uygulanması gerektiğini, taşınmazın kısmi kamulaştırılması nedeniyle arta kalan kısımda daha yüksek oranda değer kaybı olacağını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla dava konusu sulu kapama zeytinlik niteliğindeki taşınmazın zeminine gelir metoduna göre resmî veriler uyarınca % 4 kapitalizasyon faiz oranı ile % 60 oranında objektif değer artışı uygulanarak; üzerindeki yapılara ise 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi uyarınca resmî birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı düşülerek değer biçilmesinde, taşınmazın kamulaştırmadan arta kalan kısmının yüzölçümü ve geometrik şekli gözetilerek bu kısma % 10 oranında değer azalışı uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, dava konusu taşınmaz için belirlenen metrekare birim fiyatın aynı bölgeden intikal eden dava dosyaları ile uyumlu olduğu, her ne kadar davalı tarafça dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğu ileri sürülmüş ise de dosyada bulunan bilgi ve belgelere, taşınmazın bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün parsel sorgu programı üzerinden yapılan incelemeye, ayrıca aynı kamulaştırma kapsamında olup aynı bölgeden intikal ederek Yargıtay denetiminden geçen dava dosyalarında, dava konusu taşınmaza komşu benzer özellikteki taşınmazlara arazi olarak değer biçilmesine göre, taşınmazın tarım arazisi olarak kabulünün yerinde olduğu, dava konusu taşınmazın kadastro yenileme çalışmaları sonucu ... 1338 ada 1 parsel olarak tapuya tescil edildiği hâlde, gerekçeli kararın hüküm fıkrasının (1) nolu bendine mahalle isminin Aliağa olarak yazılmasının mahallinde düzeltilebilecek maddi hata niteliğinde olduğu gerekçesiyle davacı idare vekili ile davalı ... vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili ile davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; tespit edilen kamulaştırma bedelinin çok düşük olup taşınmazın gerçek değerini karşılamadığını, taşınmazın arsa vasfında olduğunu, uygulanan kapitalizasyon faiz oranı ile objektif değer artış oranının düşük olduğunu, 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı uyarınca, 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrasındaki düzenlemenin iptal edildiğini, iptal gerekçesi dikkate alındığında kamulaştırma bedelinin taşınmazın karar tarihine en yakın değeri üzerinden hesaplanması gerektiğini, kamulaştırma bedelinin dava tarihi itibarıyla tespiti ve tespit olunan kamulaştırma bedeline dava tarihinden dört ay sonra başlayarak faiz işletilmesinin doğru olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 inci, 12 nci maddeleri ile 15 inci maddesinin son fıkrası.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Sulu kapama zeytinlik niteliğindeki dava konusu taşınmazın zeminine 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca olduğu gibi kullanılması hâlinde getireceği net gelir esas alınarak; üzerindeki yapılara ise aynı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi uyarınca resmî birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı düşülerek dava tarihi itibarıyla değer biçilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

3. Dava konusu taşınmazın hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre uygulanan kapitalizasyon faiz oranı ile objektif değer artış oranı yerindedir.

4. Dava konusu taşınmazın kamulaştırmadan arta kalan kısmının yüzölçümü, geometrik şekli ve kullanım durumu dikkate alındığında uygulanan değer azalışı oranının uygun olduğu sonucuna varılmıştır.

5. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında, tespit edilen fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması yerindedir.

6. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre davacı idare vekili ile davalı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

7. Dava konusu kamulaştırılan taşınmaz tapu kaydına göre " Yalı" Mahallesinde olduğu halde, hüküm fıkrasında mahalle isminin hatalı yazılması infazda tereddüt yaratacağından bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı idare vekili ile davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddine,

2. Kamu düzenine ilişkin olarak yapılan değerlendirme sonucunda, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

3. İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (1) numaralı bendinde yer alan " ... " ibaresinin çıkarılması, yerine "..." ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davacı idare ile davalı ...'dan peşin alınan temyiz harçlarının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.02.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Karşı oy)

K A R Ş I O Y

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.

Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasına yönelik Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin (Davalılardan ... vekilinin 31.05.2024 tarihli temyiz dilekçesindeki; "Anayasa Mahkemesinin faize ilişkin iptal kararı uyarınca, temyize konu kararın uygulanacak faizin başlangıcı ve oranı yönünden bozulması istemine" ilişkin talebi) de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas - 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar” Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak faize hükmedilmelidir.

Hâl böyle iken, eldeki derdest davada taleple bağlılık ilkesi gereğince temyiz eden davalı bakımından Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı, Sayın çoğunluğun sair yönlerine katıldığım gerekçeli kararının "5 No.lu "Değerlendirme görüşüne" ve faize ilişkin olarak kararındaki kabulüne katılmıyorum. 25.02.2025