Logo

5. Hukuk Dairesi2024/7967 E. 2025/3765 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırılan taşınmazların bedelinin tespiti ve uygulanacak yasal faizin başlangıç tarihi ile oranına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Hem gelir metoduna göre yapılan değer tespitinde hem de kapitalizasyon faizi ile objektif değer artış oranının belirlenmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, ayrıca Anayasa Mahkemesinin iptal kararının geriye yürümeme ilkesi gözetilerek yasal faizin davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından itibaren işletilmesine karar verilmesinde hukuka aykırılık tespit edilemediğinden, mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1490 Esas, 2024/674 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Batman 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/341 Esas, 2022/663 Karar

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı idare vekili ve bir kısım davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı idare vekili ve bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde; Batman ili, ..., ... köyü 167, 168, 181, 183 parsel sayılı taşınmazların kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazların davacı idare adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı taraf cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, kamulaştırma bedelinin tespiti ile davalılara ödenmesine, dava konusu taşınmazların davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile taşınmazlar baraj gölü sahasında kaldığından 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 16 ncı maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca tapudan terkinine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili ve bir kısım davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunda tek bir yıla ait veriler üzerinden değerlendirme yapmak yerine son beş yıla ait verilerin kullanması gerektiğini, çünkü kamulaştırma yapılacağının duyulduğu durumlarda üretici tarafından bitki deseninin değiştirilebildiğini, buğday masrafını buğday samanından elde edilen brüt geliri hesaba katmadan 1/3' ü alınmak suretiyle masraf hesaplanması gerektiğini, % 4 olarak alınan kapitalizasyon faiz oranının yerinde olmadığını, arazi için hesaplanan birim fiyata 167 ve 168 nolu parseller için % 50, 181 ve 183 nolu parseller için %30 objektif unsuru da ilave ederek bedelin yüksek hesaplandığını, kendisini vekil ile temsil eden taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Bir kısım davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; karara esas alınan bilirkişi raporlarında, 2017 yılına ait üretim masraflarına dair herhangi bir veri olmamasına rağmen, buğday ve dane mısırın üretim masraflarının brüt gelirin yarısından fazla, slajlık mısırın üretim masrafının ise brüt gelirin üçte birinden fazla hesaplandığını, üretim masraflarının yüksek hesaplanmasının taşınmazların gerçek değerinin altında kamulaştırılmasına sebebiyet verdiğini, objektif değer artışı oranının düşük belirlenmesinin hatalı olduğunu, kamulaştırılan taşınmazlarının bedelinin dava tarihine göre belirlendiğini, dava tarihinden sonra başlanmak üzere işletilen yasal faizin yüksek enflasyon karşısında taşınmazların gerçek değerinin ödenmesine yetmediğini ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; arazi niteliğindeki dava konusu taşınmazların zeminine olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirine göre değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmediği, davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinin doğru olduğu, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu kanaati ile davacı idare vekilinin ve bir kısım davalılar vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili ve bir kısım davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf talebinde bulunan aynı gerekçelerle kararı temyiz etmiştir.

2.Bir kısım davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf talebinde bulunan aynı gerekçelerle kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazların kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.

2. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arazi niteliğindeki dava konusu taşınmazlara 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca gelir metodu esas alınarak değer biçilmesi, adil ve hakkaniyete uygun olarak tespit edilen bedelin davalı tarafa ödenmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Dava konusu taşınmazların hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre uygulanan kapitalizasyon faiz oranı ve objektif değer artış oranı uygun görülmüştür.

4. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alınarak, davanın niteliği gereği davacı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinde hukuka aykırı bir yön görülmemiştir.

5. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması yerindedir.

6. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine, davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.03.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi

K A R Ş I O Y

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.

Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasına yönelik Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin (Bir kısım davalılar vekilinin 29.05.2024 tarihli dilekçesindeki “Faize” ilişkin talebi) de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar” Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak faize hükmedilmelidir.

Hâl böyle iken, eldeki derdest davada Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı, Sayın çoğunluğun diğer yönleriyle katıldığımız “Onanma Kararı”na(faize ilişkin yönüyle) ve faizle ilgili 5 No’lu “Değerlendirme görüşündeki gerekçeye” açıkladığımız nedenlerle katılmıyoruz. 20.03.2025