Logo

5. Hukuk Dairesi2024/7979 E. 2025/3010 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından, davalı idarenin taşınmazlarına kamulaştırmasız el attığı iddiasıyla açılan bedel tespiti davasının reddine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı idare tarafından kamulaştırma işlemlerinin başlatıldığı, kıymet takdiri yapıldığı ve bedelin bankaya yatırıldığı, davacının mülkiyet ihtilafını giderdikten sonra tezyid-i bedel davasını yenilemediği, bu nedenle kamulaştırma işleminin kesinleştiği gözetilerek, yerel mahkemenin davayı reddeden kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/260 Esas, 2024/28 Karar

KARAR : Ret

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya direnme kararı verilmiştir.

Mahkemenin direnme kararı üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından yapılan inceleme sonunda, direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozma sonrası yapılan yargılamada; davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilin maliki olduğu İstanbul ili, Eyüp ilçesi, Kemerburgaz Mahallesi 2986 parsel ile hissedarı olduğu 1276, 1277, 1305, 1336 ve 1337 parsel sayılı taşınmazların tamamının Alibeyköy Barajı Su Toplama Havzası içerisinde kaldığını, davalı idare tarafından kamulaştırma kararının alındığını, ancak kamulaştırma işlemleri tamamlanmadan taşınmazlara fiilen el atıldığını ve müvekkiline herhangi bir tebligat yapılmadığını ileri sürerek kamulaştırmasız el atma bedeli olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000,00 TL bedelin davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 15.02.2016 havale tarihli ıslah dilekçesi ile taleplerini artırmıştır.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların Alibeyköy Barajı rezervuar alanında kaldığını, kamulaştırma tarihi olan 1968 yılında dava konusu taşınmazların mülkiyetinin Maliye Hazinesi ve ... arasında itirazlı olduğunu, taşınmazların kamulaştırıldığını, kıymet takdiri yapılacağı hususundaki tebligatın 02.05.1968 tarihinde taşınmaz malikine bizzat yapıldığını, kıymet takdir komisyonunca takdir edilen kamulaştırma bedellerinin Merkez Bankası İstanbul Şubesine 25.10.1968 tarihinde ... adına yatırıldığını, yine ...'nun bizzat kendisine yasal noter tebligatının çekildiğini ve 11.06.1968 tarihli şerh alındığını, davacının Eyüp 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde tezyid-i bedel davaları açtığını, dava konusu taşınmazlar için davacı tarafça daha önceden tezyid-i bedel davası açılması nedeniyle davacının yeniden kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası açamayacağını, bu davalar açılmamış olsaydı bile dava konusu taşınmazlar için gerekli noter tebligatlarının usulüne uygun olarak tebliğ edildiği için davanın yine hak düşürücü süre yönünden reddi gerekeceğini ve ayrıca dava konusu taşınmaz için talep edilen bedelin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III.MAHKEME KARARI

Mahkemenin 12.05.2016 tarihli ve 2013/129 Esas, 2016/136 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; davacı tarafından davalı idareye karşı Eyüp 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1968/462-456-466-465-459-426 Esas sayılı dosyaları ile dava konusu taşınmazların davacının payına düşen kısımlarına yapılan el koyma işlemi ile ilgili tezyidi bedel davası açıldığı, mülkiyeti ihtilaflı olduğundan maliki belli oluncaya kadar davaların tehirine karar verildiği, dosyamız davacısının 29.05.1975 tarihinde kesinleşen tapu iptal tescil davası ile malik sıfatını kazandığı ve tehirine karar verilen dosyanın işleme konulmadığının anlaşıldığı, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 14 üncü maddesi uyarınca tezyidi bedel davası açıldıktan ve mülkiyet kesinleştikten sonra süresinde yenileme yapılmadığından taşınmazlar yönünden kesinleşmiş bir kamulaştırma işlemi söz konusu olacağından kamulaştırmasız el atmadan bahsedilemeyeceğinden davalı idare tarafından daha önce kamulaştırılan ve kamulaştırma işlemi taraflarca kesinleşen taşınmaza ilişkin açılan kamulaştırmasız el atma davasının reddi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi doğru görülmeyerek Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Verilen Direnme Kararı

Mahkemenin 04.03.2020 tarihli ve 2019/183 Esas, 2020/82 Karar sayılı kararı ile bozma kararına direnilmesine karar verilmiştir.

C.Dairemizce Yapılan İnceleme Sonucu Dosyanın Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna Gönderilmesi Kararı

1. Mahkemenin 04.03.2020 tarihli ve 2019/183 Esas, 2020/82 Karar sayılı direnme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda Mahkemenin direnme kararının yerinde olmadığı anlaşıldığından, Dairemizin bozma kararı usul ve kanuna uygun bulunarak, temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın 6763 sayılı Kanun'un 43 üncü maddesi ile değişik 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'nun (6100 sayılı Kanun) 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası uyarınca yetkili ve görevli Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.

D. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından yapılan inceleme sonunda; kıymet takdirinin yapılacağına ilişkin tebliğnamenin davacıya usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, kıymet takdir komisyonunca takdir edilen kamulaştırma bedellerinin davacı ... adına bankaya bloke edildiği, dava konusu taşınmazlara ilişkin olarak mülkiyet ihtilafının 1970-1975 ve 1980 yıllarında giderilerek davacının malik sıfatını kazandığı, ancak davacı tarafından mülkiyet ihtilafı sonuçlandıktan sonra tehirine karar verilen tezyidi bedel davalarının süresinde yenilenmediği anlaşılmakla, dava konusu taşınmazlar yönünden kamulaştırma işleminin kesinleştiği sonucuna varılarak Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve kanuna aykırı olduğundan direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

E. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Dairemiz bozma kararına uyularak davanın reddine karar verilmiştir.

V.TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların halen müvekkili adına kayıtlı olduğunu, usulüne uygun tebligat yapılmadığından kamulaştırmanın kesinleşmediğini, kamulaştırmanın mülkiyetin ihtilaflı olduğu yıllarda yapıldığını, tebligatın usulsüz olduğunu, tezyidi bedel dosyalarının SEKA'ya gönderilmiş olması nedeniyle akıbetinin bilinemediğini, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'ndaki 10 yıllık hak düşürücü sürenin gözetilmesi gerektiğini, mülkiyet ihtilafının halline kadar davanın tehirine ilişkin yasal düzenleme bulunmadığını, Anayasa Mahkemesinin benzer pek çok olayda ihlal kararı verdiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihaî kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı idare vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü diğer nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, usul ve kanuna uygun olan mahkeme kararının ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

06.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.