Logo

5. Hukuk Dairesi2024/8142 E. 2025/1696 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tespiti ve davalı idareden tahsili istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme kararında ve gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine imkan bulunmadığı gözetilerek yerel mahkemenin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2024/165 Esas, 2024/360 Karar

DAVA TARİHİ : 26.04.2010

KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı idare vekili temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu İstanbul ili, ilçesi, eski 56 pafta 597 ada 1 parsel, 598 ada 1 parsel, 599 ada 1 parsel, 600 ada 1 parsel, 602 ada 1 parsel sayılı taşınmazların tamamının, 601 ada 1 parselin ise 6.300 m²lik kısmının davalı ... tarafından belediye hizmet binası ve çevre düzenlemesi yeri olarak kamulaştırılmasına karar verildiğini, kamulaştırma evraklarının usulüne uygun tebliğ edilmediğini, yine davalı ... Belediyesi Başkanlığının kamulaştırdığı taşınmazlar hakkında acele işlerde el koyma nedeni ile 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1985/544 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, dava konusu taşınmazların acele işlerde el koyma nedeni ile müvekkili adına olan hisselerinin Başkanlığı adına tesciline karar verildiğini ve taşınmazların belediye adına tescil edildiklerini, dava konusu taşınmazların Hizmet Binasının ve çevresinde, ilçesinin en değerli yerinde ve merkezinde bulunduklarını, dava konusu taşınmazlar için takdir edilen 1,79TL kamulaştırma bedelinin fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 496.601,00TL’ye yükseltilmesine, aradaki fark olan 496.600,00TL’nin fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere kamulaştırılan taşınmazların davalı adına hükmen tescil edildiği 30.06.1986 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının usulsüz tebligat iddialarını kabul etmediklerini, dava açma süresinin geçmiş olduğunu, davacının 1985 yılında yapılan tebligat için 25 sene sonra usulsüz olduğunu iddia etmesinin yeride olmadığını, bunu ileri sürmek için zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçtiğini, kaldı ki 30 günlük sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın dinlenemeyeceğini, dava konusu taşınmazın kamu hizmetine ayrılarak veya kamu yararına yönelik bir ihtiyaca tahsisi yapılarak üzerinde tesis yapılan taşınmaz malın malik, zilyed ve mirasçılarının bu taşınmaz mal üzerindeki her türlü dava hakkının 20 yıl geçmekle düştüğünü, bu nedenlerle davanın hak düşürücü süreden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 19.06.2012 tarihli ve 2010/267 Esas, 2012/319 Karar sayılı kararı ile davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; geçerli bir kamulaştırmadan bahsedilemeyeceğinden işin esasına girilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 19.10.2017 tarihli ve 2016/83 Esas, 2017/432 Karar sayılı kararı ile bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak davanın kabulüne, belirlenen bedelin davalı idareden tahsiline karar verilmiştir.

C.İkinci Bozma

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 06.05.2016 tarihli ve 2015/1 Esas, 2016/1 Karar sayılı kararı uyarınca bozmadan sonra ıslah suretiyle talep sonucunun artırılması mümkün olmadığından fazlaya dair hakların ek dava açılmak suretiyle istenmesi ve dava dilekçesindeki miktar üzerinden karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D.Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 10.09.2020 tarihli ve 2020/321 Esas, 2021/411Karar sayılı kararı ile bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak davanın kabulüne, belirlenen bedelin davalı idareden tahsiline karar verilmiştir.

E. Üçüncü Bozma

1. Mahkemenin 10.09.2020 tarihli ve 2020/321 Esas, 2021/411Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; davanın kamulaştırmasız el atmaya dayanan tazminat davası olarak kabulü doğru ise de 21.12.2019 tarihinde kabul edilerek 24.12.2019 tarihli ve 30988 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 7201 sayılı Kanun'un 5 inci, 6 ncı ve 7 nci maddeleri ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na (2942 sayılı Kanun) eklenen Ek Madde 3 ve Geçici 15 inci maddesi ile 09.06.2021 tarihinde kabul edilerek 19.06.2021 tarihli ve 31516 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 7327 sayılı Kanun'un 20 nci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'un Ek Madde 3'e eklenen hüküm gereği açıklanan yöntemle kamulaştırmasız el atmaya dayanan bedelin tespiti için rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

F. Mahkemece Üçüncü Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar

Mahkemenin 13.12.2022 tarih ve 2021/765 Esas, 2022/775 Karar sayılı kararı ile bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak davanın kısmen kabulüne, belirlenen bedelin davalı idareden tahsiline karar verilmiştir.

G. Dördüncü Bozma

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri temyiz başvurusunda bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; 21.12.2019 tarihinde kabul edilerek 24.12.2019 tarihli ve 30988 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7201 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ile eklenen Geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan; “…ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak…” ibaresi 28.07.2023 tarihli ve 32262 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı kararı ile iptal edildiği, bu durumda; arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değerini belirleyen 07.03.2017 tarihli bilirkişi raporu gereğince davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

H. Mahkemece Üçüncü Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak davanın kabulü ile belirlenen bedelin davalı idareden tahsiline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın davalı idare adına tesciline ilişkin davada davacılar murisi hazır bulunduğu gibi mahkeme kararı kendisine usulüne uygun tebliğ edildiğinden kamulaştırmayı öğrendiğinin kabulü ile davanın 30 günlük hak düşürücü süreden reddine karar verilmesi gerektiğini, paydaş dosyalarında daha düşük bedel belirlendiği hâlde, bilirkişi raporları arasında çelişki giderilmeden yüksek bedele hükmedildiğini ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'un yapılan değişiklikten önceki 427 ile 439 uncu maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kanun'un Ek 3 üncü, Geçici 15 ve 17 nci maddeleri.

5. Anayasa Mahkemesinin 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı 28.07.2023 tarihli ve 32262 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan iptal kararı ile Geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan; “…ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak…” ibaresi iptal edilmiştir.

6. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerinin nihaî kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,

Aşağıda yazılı kalan harcın davalı idareden alınmasına,

11.02.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

K A R Ş I O Y

2019 yılında 7201 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na (2942 sayılı Kanun) eklenen Ek Madde 3’ün birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümleleri mülga 6830 sayılı Kanun ve 2942 sayılı Kanun’un mülga 16 ncı ve 17 nci maddelerine göre usulüne uygun kamulaştırılıp, idareler adına tescil edilen ancak bedelleri eski malikleri adına bankaya yatırıldığı halde hak sahiplerine ödenmeyen taşınmazların kamulaştırma bedellerinin belirlenmesi yöntemini düzenlemektedir. 7201 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ile getirilen 2942 sayılı Kanun’un Geçici 15 inci maddesinin 2 nci fıkrası ise Ek Madde 3 ün birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin derdest davalarda da uygulanmasını öngörmektedir. Bu düzenleme Dairemizin de kabulünde olduğu üzere; hukuka uygun geçerli bir kamulaştırma bulunmadan ve mülga 16 ncı ve 17 nci maddelerde belirtilen şartlar yerine getirilmeden tescil kararı verilmiş taşınmazlara ilişkin olarak açılan kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı davaları kapsamamaktadır (Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, 16.01.2020 tarihli ve 2019/7050 Esas, 2020/577 Karar sayılı kararı).

Yukarıda anılan Dairemiz kararından sonra bu tür kamulaştırmasız el atma sayılabilecek halleri de kapsamak üzere TBMM tarafından 2942 sayılı Kanun’un Ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına 2021 yılında 7327 sayılı Kanun’un 20 nci maddesi ile eklenen, 3 üncü cümle ile usulsüz kamulaştırma işlemlerine rağmen idare adına tescil edilen taşınmazların değerinin tespitinde de 1 inci ve 2 nci cümlelerde belirtilen usulün uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Bununla birlikte 2942 sayılı Kanun’un Geçici Madde 17 hükmü de 7327 sayılı Kanun’un 22 nci maddesiyle ihdas edilmiş olup 2942 sayılı Kanun’un Ek Madde 3 hükmünün usulsüz kamulaştırmalarda bedel tespiti yöntemini düzenleyen birinci fıkrasının 3 üncü cümlesinin derdest davalarda da uygulanmasını hüküm altına almaktadır.

Bir şeyin bütünü ifade edildiğinde, bütünü ile birlikte onun parçalarının da tek tek sayılması gerekmez. Eğer 2942 sayılı Kanun’un Ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümleleri mülga 16 ncı ve 17 nci maddelere göre yapılan bütün tescil hallerini kapsıyor olsaydı, aynı maddeye 3 üncü cümle eklenmez ve 2942 sayılı Kanun’un geçici 17 nci maddesi ihdas edilmezdi.

2942 sayılı Kanun’un geçici 15 inci ve geçici 17 nci maddelerinin her ikisinin de özel hüküm olduğu; Geçici Madde 17 nin sonraki hüküm olduğu da nazardan uzak tutulmamalıdır.

Somut olayımızda nazara alınacak hükümlerden;

2942 sayılı Kanun’un geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “…ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak…” ibaresi Anayasa Mahkemesi’nin 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Kararsayılı kararıyla iptal edilmek suretiyle, 2942 sayılı Kanun’un ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin derdest davalarda uygulanamayacağı öngörülmüş ise de;bahse konu iptal kararından etkilenebilecek derdest davalar, mülga 16 ve 17 nci maddelere göre usulünce kamulaştırılıp da bedeli malikleri adına bankaya yatırılmış olduğu halde hak sahiplerine ödenmeyen bedellere ilişkin olanlardır.

Bu yöntemin usulsüz kamulaştırmada bedel tespitine ilişkin derdest davalarda uygulanmasını engelleyecek bir iptal kararı ise söz konusu değildir. Zira “… dava tarihi itibariyle…” ibaresi hariç 2942 sayılı Kanun’un Ek Madde 3 hükmünün kalan kısmı yönünden bir iptal durumu söz konusu olmayıp Ek3 üncü madde hükmü değer tespiti yöntemi yönünden halen yürürlüktedir. 2942 sayılı Kanun’un Geçici Madde 17 hükmü yönünden de herhangi bir iptal durumu söz konusu olmayıp bu madde hükmü de halen yürürlüktedir.

Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya baktığımızda eldeki davanın konusunun usulsüz kamulaştırmada bedel tespitine ilişkin olduğu ve bu davada da 2942 sayılı Kanun’un geçici 17 nci maddesi, aynı Kanun’un ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 3 üncü cümlesi ile bu cümlenin atfıyla aynı fıkranın 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin uygulanması gerektiği,

Uygulama yapılırken de Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest dosyalar yönünden de uygulanmaları gerekeceğinden davaya konu taşınmazın idare adına tescil edildiği tarih,değerlendirme tarihi olarak esas alınmak ve o tarihteki nitelikleri de gözetilmek suretiyle tespit edilecek bedelin TÜİK tarafından açıklanan Endeksi Tablosundaki değişim oranları esas alınmak suretiyle “KARAR TARİHİ” itibarıyla güncellenmesi sonucu ortaya çıkan bedelin hak sahibine ödenmesi gerektiği kanaatinde olduğumdan Sayın çoğunluğun "Onama" karar ve görüşüne katılmıyorum. 11.02.2025