"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/1501 Esas, 2024/907 Karar
DAVALILAR : ... vd. vekili Avukat ...
DAVA TARİHİ : 18.11.2015
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/76 Esas, 2023/425 Karar
Taraflar arasında görülüp kesinleşen 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, Yargıtayca onanarak kesinleşen iş bu karara karşı davalılar tarafından Anayasa Mahkemesine yapılan 2019/20414 numaralı bireysel başvurunun kabulü ile ihlalin sonuçları ortadan kaldırılmak üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, İlk Derece Mahkemesince yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Kocaeli ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 11 (yeni 607 ada 5) parsel sayılı taşınmazın Kamulaştırma bedelinin tespiti ile davacı idare adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmazın gerçek bedelinin tespit edilmesini talep etmiştir.
III İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın vasfının hatalı belirlendiğini, taşınmazın değerinin belirlenmesine esas emsal taşınmaz seçiminin ve dava konusu taşınmazın emsal taşınmazla kıyasının hatalı değerlendirmeler içerdiğini, dava konusu taşınmazın emsal taşınmazla kıyasının hatalı değerlendirmeler içerdiğini, karara dayanak bilirkişi raporunda belirlenen kamulaştırma bedelinin çok yüksek hesaplandığını belirterek, yerel mahkeme kararının müvekkili idare lehine bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle;Anayasa Mahkemesi hak ihlali kararı vermesine rağmen, bilirkişilerin yanlışlarını kabul etmeyip adeta Anayasa Mahkemesi kararını yok sayarak verdikleri raporun mahkeme kararına dayanak yapılması ile hukuka uygun olmayan yeni bir karar verildiğini, taşınmaza belirlenen bedelin düşük olduğunu, emsal seçiminin hatalı olduğunu, dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazın arasında bir benzerlik olmadığını, emsal taşınmazın dava konusu taşınmaza göre daha düşük özelliklere sahip olduğunu, faizin yanlış hesaplandığını, faizin yasal değil, bankalarca mevduatlara uygulanan en yüksek değerden işletilmesi gerektiğini, ...'ın ölmesine ve dosyaya mirasçılık belgesi sunulmasına rağmen kararın gerekçe bölümünde taraf gösterilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının müvekkilleri yararına ve davacı aleyhine bozulmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmaz arsa niteliğinde kabul edildiğine göre; 2942 sayılı Kanun'un kıymet takdir esaslarını belirten 11 nci maddesinin birinci fıkrasının arsalara ilişkin (g) bendi uyarınca arsaların bedelinin değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunlu olduğu,bu itibarla, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tesbiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerektiği, eldeki davada dava konusu taşınmaza somut emsal olarak kabul edilen ... 96 parsel sayılı taşınmazın akit tarihi tarihi olan 08.03.2016 tarihinde kadastro parseli olması nedeniyle düzenleme ortaklık payı yönünden denkleştirme yapılmamasının yerinde olduğu, vergi rayiçlerinin uyumlu olduğu ve bilirkişilerce dava konusu taşınmazın somut emsale nazaran daha değersiz olduğu yönündeki kanaatin yerinde görüldüğü, her iki taşınmazı kıyaslamak suretiyle, (dava konusu taşınmaza yakın konumda bulunan ... İlçesi, ... Mahallesi, 9 parselle ilgili daha evvel Kocaeli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/559 Esas, sayılı dosyasında açılan davada aynı dava tarihi olan 18.11.2015 tarihi itibarıyla taşınmazın m² birim fiyatının 217,00 TL olarak belirlendiği ve Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 2022/4810 Esas, 2022/13646 karar sayılı kararı ile onandığı, yine ... ilçesi, ... Mahallesi 19 parselle ilgili daha evvel Kocaeli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/352 Esas sayılı dosyasında açılan davada aynı dava tarihi olan 18.11.2015 tarihi itibarıyla taşınmazın m² birim fiyatının 217,00TL olarak belirlendiği ve Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 2022/3225 Esas, 2022/10654 Karar sayılı kararı ile onandığı, dikkate alındığında bu taşınmazların konumuna istinaden dava konusu taşınmazın Alsancak Sokağa yakınlığı avantajlı durumu gözönüne alındığında, dava konusu taşınmazın 18.11.2015 tarihi itibarıyla belirlenen 270,00 TL/m² birim fiyatı yerindedir.) dava konusu taşınmazın değerini belirlemesinde isabetsizlik bulunmadığı,her ne kadar, davalılar vekili tarafından 1614 parsel sayılı taşınmazın m² birim fiyatının 385,00 TL olarak kabul edildiği gözetildiğinde, dava konusu taşınmaz için belirlenen 270,00 TL/m² birim fiyatının düşük olduğu savunmasında bulunmuş ise de hükme esas alının bilirkişi raporunda 1614 parselin bölgenin önemli yolu olan Çuhane Caddesine cepheli olduğu, dava konusu taşınmazın ise herhangi bir kadastral yola cephesi bulunmadığından, iki taşınmazın aynı değerde olmayacağı yönündeki değerlendirmeleri dikkate alındığında, davalı vekilinin bedele yönelik bu yöndeki istinaf itirazları yerinde görülmediği, İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve kanuna uygun bulunduğu anlaşıldığından taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... olarak kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu ve 11 inci maddeleri.
3. Anayasa Mahkemesinin 08.02.2023 tarihli ve2019/20414 başvuru numaralı kararı.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'da yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Dava konusu taşınmaz arsa niteliğindedir. 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca arsaların bedelinin değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan ve öncelikle dava konusu taşınmaza yakın yerdeki emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur.Yargıtay denetiminden geçen Mahkeme kararlarında belirlenen metrekare birim fiyatları emsal olarak kabul edilemeyeceği olsa olsa güçlü delil olarak kabul edilebileceği gözetildiğinde hükme esas alının bilirkişi raporunda 1614 (yeni 604 ada 2) parselin bölgenin önemli yolu olan Çuhane Caddesine cepheli olduğu, dava konusu taşınmazın ise herhangi bir kadastral yola cephesi bulunmadığından, iki taşınmazın aynı değerde olmayacağı yönündeki gerekçeli değerlendirmeleri uygun bulunarak emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak dava tarihi olan 18.11.2015 tarihi itibarıyla tespit edilen bedelin de bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması. Mahkemece tespit edilen kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması yerindedir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,
Taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.