"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Van Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/787 Esas, 2024/1156 Karar
DAVA TARİHİ : 17.05.2018
KARAR : Direnme
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın Hazine adına tesciline ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya direnme kararı verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekilince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilerek tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Muş ili Varto ilçesi Kayalıdere köyü, Ada mevkiinde bulunan 267 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmaza ilişkin acele el koyma dosyasında bedelinin hakkaniyete uygun hesaplama yapılmadığını, bu nedenlerle yeniden hesaplama yapılmasını talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 17.05.2018 tarihli ve 2018/179 Esas, 2020/458 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelin davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile baraj göl alanı olarak terkinine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 06.04.2023 tarihli ve 2022/1551 Esas, 2023/824 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca net gelir hesabına göre değer biçilmesi ve tespit edilen bedelin davalı tarafa ödenmesine karar verilmesi doğru görülmüş; ancak hesaplamaya esas alınan münavebe ürünleri yönünden, aynı idare tarafından aynı kamulaştırma kapsamında Dairelerinin denetiminden geçen ve Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 2019/4224 Esas, 2019/19069 Karar ve 2019/4479 Esas, 2019/19073 Karar sayılı ilamları ile onanan dosyalarda aynı kamulaştırma kapsamındaki taşınmazların m² birim fiyatının 17,50 TL olduğu göz önünde bulundurularak taşınmazın 1. sınıf sulu tarım arazisi olması nedeniyle ortalamaya yakın verim ve fiyat tespit edilerek birim fiyatını 17,50 TL/m² olarak tespit eden 20.09.2018 tarihli 2. Ek rapordaki birim fiyat dikkate alınarak hesaplama yapan rapora itibar edilmiş, ayrıca, dava konusu Muş ili Varto ilçesi Kayalıdere köyünde bulunan 267 parsel (eski 140 ada 9 parsel) sayılı taşınmazın UYAP sisteminden alınan güncel tapu kaydından dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) Ek-1 maddesi uyarınca yapılan yenileme çalışmaları sonucu yeni tapu kayıtlarının oluştuğu ve taşınmazın yüzölçümünün değişmiş olduğu, Dairelerince Parsel Sorgulama Sistemi üzerinden yapılan sorguda taşınmazın tamamının baraj suyu altında olduğu ve taşınmazın tamamının kamulaştırıldığı anlaşıldığından fen bilirkişisinden ek rapor alınmaya gerek görülmemiş ve değişen yüzölçümüne göre davacının talep edebileceği kamulaştırma bedeli yeniden hesaplanarak fazla bloke edilen bedelin iadesine karar verilmek suretiyle yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosyada mevcut kamulaştırma belgeleri ve tapu kaydına göre dava konusu taşınmazın 65.375,00 metrekare yüzölçümlü olarak kayıtlı olduğu, taşınmazın tamamının kamulaştırıldığı ve taşınmazın tamamının tapu kaydının iptaline karar verildiği halde 63.293,17 m² alan üzerinden bedel tespit edilerek karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilamına direnilmesine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle, dava konusu taşınmazın 1. sınıf sulu mutlak tarım arazisi olduğunu, Yargıtay içtihatlarında masrafın brüt gelirin 1/3'ü oranında olması gereğine vurgu yapıldığını, kapitalizasyon faiz oranının %3 alınması gerektiğini, objektif değer artış oranının %60 alınması ve faizin en yüksek mevduat faiz olarak tespit edilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ve 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince Dairemizce yeniden yapılan incelemede, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü parsel sorgu uygulaması ile TAKBİS üzerinden yapılan incelemede, dava konusu Kayalıdere 267 parsel sayılı 65.375 m² yüzölçümlü taşınmazın 3402 sayılı Kanun'un Ek 1 inci maddesi gereğince yapılan düzenleme sonucu parsel numarasının 140 ada 9 parsel ve yüzölçümünün de 63.293,17 m² olarak değiştiği anlaşıldığından direnme kararı yerindedir.
3. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci ve 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,Peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,26.12.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
K A R Ş I O Y
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.
Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasına yönelik Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin (Davalılar vekilinin bilâ tarihli temyiz dilekçesindeki; faize ilişkin istemi) de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas - 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar” Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak faize hükmedilmelidir.Hâl böyle iken, eldeki derdest davada Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı, Sayın çoğunluğun "Onanma Kararı"na bu yönüyle (faize ilişkin kısım yönünden) katılmıyoruz. 26.12.2024